Adeta sırat köprüsünden geçermiş gibi stres ve heyecan yüklü bir yarışmanın içinden yürüyerek yoluna devam etmek adına yoğun bir çaba harcıyordu Fenerbahçe.
Çünkü Kasımpaşa evinde oynamanın avantajıyla sahada mevzilenmiş, Fenerbahçe’nin bırakınız oyun tarzını yarışta adeta nefes alışlarını dahi denetler bir titizlik ve dikkatle takip etmekteydi bu ilginç mücadeleyi... Defansif düzenini önce orta alanda hareket halinde tutan Kasımpaşa kaptığı toplarla hemen baskın hücumlara çıkıyor, Fenerbahçe’nin topa hakim olması durumunda ise derhal kendi kalesi çevresinde kalabalık bir savunma ordusu oluşturuyordu. Yani iki takım da futbolun çeşitli pozisyon örneklerinden göz alıcı gösteriler sergilerken, Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nın mütevazı varlığından çok daha görkemli bir futbol ve kazanma yarışı sarıp sarmalıyordu maçın gündemini.
İkinci yarıda Fenerbahçe’nin defans hattını daha ileri alıp, Kasımpaşa’nın oynama alanını daraltmaya çalıştığı görülmekteydi. Daum’un golsüz bitecek bir sonucun şampiyonluk yarışında bir işe yaramayacağının telaşında olduğunun açık fotoğrafıydı bu durum...
Gerçekten de ilk yarıda Fenerbahçe oyun alanında kolayca top koşturan Cenk - Şahin - Sancak - Murat Erdoğan - Merthan gibi isimler oyunun ikinci perdesinde sarı-lacivertli takımın kurduğu ağır hücum baskınları karşısında kendi alanlarından top çıkarmaya uğraşır durumda kalıyorlardı zorunlu olarak. Fenerbahçe’nin onlarca atağında birçok pozisyon Emre - Alex - Özer - Selçuk - Topuz ve de Güiza’nın ayaklarında eriyip yok oluyurdu ağır gol baskısının dayanılmaz heyecanından doğan telaş ve pres yoğunluğunda.
Neyse dün Bilica’nın yerine 90 dakika forma giyen Bekir, gelecekte Fenerbahçe’nin önemli aslarından biri olacağını, hem oynadığı kaliteli ve kendinden emin futbolla hem de son derece kritik bir anda öne çıkarak attığı hayati golle kanıtladı.
Özetle önce Kasımpaşa’yı ve Yılmaz Vural hocayı oynadıkları, oynattıkları şık ve erkekçe futbolları için alkışlamak gerekir. Fenerbahçe için ise gayet stratejik iki ayrı 45 dakika oynayıp, kazandığına göre sadece kendine yakışanı başardı demeliyiz.