Kasımpaşalı futbolcular, Yılmaz Vural’ın taktiklerini bir bir yerine getirirken, Fenerbahçe’de Daum’un sözlerinin kıymeti harbiyesi kalmadı mı yani
Fenerbahçe’nin seyircisiz sahada ortaya koyduğu futbolla, sezon başından beri oynadığı göz alıcı maçları kıyaslamanın hiçbir manası olmayan bir gece yaşanmaktaydı Kadıköy’de.
Sarı-lacivertli takımdaki savunma organizasyonunun bu kadar kolayca açıklar verdiği bir başka Fenerbahçe yarışması hatırlamıyoruz şu son yıllarda... Orta alandaki inanılmaz dağınıklığın yanı sıra tempodaki erimeler gözle görülür biçimde ortadaydı. Alex’in, Cristian’ın, Mehmet Topuz’un, Selçuk’un, Önder’in, Lugano’nun adeta angarya bir anlayış körlenmesinin içine sıkışıp kalmaları Fenerbahçe cephesindeki inanılması zor fotoğraflar dizisi halindeydi sanki.
Semih’in, Güiza’nın ilerideki çaresizlikleri ve tanınmaz futbol kıyafetleri ise ayrı bir sorun yumağı olarak gözlere batmaktaydı gelecek yarışmalar adına.
Fenerbahçe niçin bu denli yavaş ve isteksiz bir havadaydı kendi evinde? Kasımpaşa’nın genç ve diri ayakları Yılmaz Vural’ın taktik ve öğütlerini bir bir yerine getirip sahanın her bölgesini mantıklı koşularla deparlarken, Fenerbahçe de Daum’un sözlerinin bir kıymeti harbiyesi kalmadı mı yani?
Cenk ikinci Kasımpaşa golüne depar atarken sağ kulvar tribünler kadar boş ve önü açık bir koridordu. Peki ama Gökhan Gönül nerelerde ve ne ile meşguldü, Cenk göstere göstere Fenerbahçe’yi deviren ikinci golü Volkan’ın ağlarına bırakırken... Bora - Moritz - Gökhan - Yekta - Sedat - Murat Erdoğan ve Keller gibi Kasımpaşalı ayaklar sahanın orta alanında ellerini, kollarını sallayarak beyin ve ayaklarını kullanırlarken paslaşma saltanatı kurdular. Fenerbahçeli isimler ise pres yapma ciddiyetine hiç itibar etmeyerek adeta Kasımpaşalı oyuncuların gösterilerini seyretme adapsızlığını tercih ediyorlardı...
Kim ne derse desin, aylardır forma dışında yaşamış Semih ve Selçuk’u, çıkın maçı kurtarın kaderciliğine sığınarak sahaya sürmek Daum’un büyük ayıbı olarak unutulmayacaktır maçın hatıralarında.
Seyircisiz oynatma cezası kanımızca çağdışı bir karardır. Öyle ya seyirciyi futboldan, futbolcuyu ise meslek sevgisinden uzaklara çeken bu uygulama ayrıca büyük ekonomik kayıplara da neden oluyor işin aslında. Yani bu meseleyi ağır para cezasına çevirip, federasyon bütçesine veya onlarca muhtaç derneklerin kasalarına yönlendirmek en azından daha akılcı olmaz mı sayın federasyon yöneticileri.