İlk yarısı 5 golle biten bir başka Trabzonspor - Fenerbahçe maçı oynanmış mıdır acaba geçmişteki futbol tarihimizde?
İki takımın da maç başlar başlamaz alan markajı görevlerine koşup, birbirlerine çok yakın oynamaları tarafların pas trafiği kurgularını alt üst ediyor, ne Fenerbahçeli ayaklar ne de Trabzonsporlu oyuncular yerli yerinde ve bilinçli paslar üretme konusunda başarılı olabiliyorlardı bir süre...
Yani bir bakıma 15 dakika tam bir Hababam yarışması oynanıyordu Trabzon’da... İşte tam da bu düşüncelerin seyirci kafalarını tırmaladığı sırada Mehmet Topuz manasız bir kafa vuruşuyla genç kaleci Mert’i avlıyor ve gol panayırı halinde geçen ilk 45 dakikanın perdesi açılıyordu Avni Aker’de... Gol şaşkınlığına düşüp takılan sarı-lacivertliler karşı ataklara çıkış yolları ararken Yattara’nın sağdan gelişi ve yaptığı mükemmel aşırtmayla yarattığı ikinci sayı Fenerbahçe’yi adeta şoka sokuyor ve sarı-lacivertliler kaybedecek ne kaldı silkinişiyle Trabzon kalesine ataklar yapmaya ve açık oynamaya başlıyordu.
Evet Semih’in çizgiden ustaca penaltı noktasına çevirdiği top Lugano’nun kafasıyla Trabzon kalesine iniyordu. Ancak Trabzon’da gol yağmuru dinmek bilmiyordu bir türlü. Fenerbahçe daha yakaladığı gole sevinemezken orta alandan yan top vuruşuna giren Polonyalı transfer Glowacki kafa golünü direğin hemen dibine bırakıyordu... Trabzon’da artık tüm golcüler sayı peşine düşüyor, iki takım da karşılıklı seri ataklarla tribünleri mutlu ediyor ve ligin daha ikinci haftası oynanırken sezonun yıllarca unutulmayacak 90 dakikası yaşanıyordu oyunda.
Mehmet Topuz’un bulduğu ikinci golde kaleci Onur’un kabahati sırıtıyor, ancak sarı-lacivertli takım için de yepyeni kazanma umutları yeşermeye başlıyordu. Semih’in sakatlanıp çıkması, Stoch’un oyuna girişi Fenerbahçe’ye yeni bir soluk getiriyor ve sarı-lacivertli takım puan yakalamak adına, Trabzon ise farkı artırıp üç puanı garantiye alma uğruna müthiş bir yarışma hızını sergiliyorlardı maçı izleyenlere. Kim ne derse desin dünkü müthiş temposuyla Trabzonspor bu sezon dört büyükler içinde lige ve zirve yarışına en hazır ve layık ekiptir. Defans, orta alan ve hücuma çıkışlarda tam bir düşünce ve plancı anlayış hakim bordo-mavili takımda...
Başkan Sadri Şener ve Şenol Güneş hocanın futbol, moral ve fizik güç adına bu takımı daha da zengin hale getireceklerini düşünürsek bu sezon neden TRABZONSPOR YILI olmasın ki!