7 Şubat günü İslam Çupi üstadın 10. vefat yıl dönümü. 10 yıllarımızı paylaştığımız bir faniyi unutmak onsuz geçen zamanda kendinizi öksüz kalmış gibi hissetmeden yaşamak inanın zor mu zor sevgili dostlar.
İslam ağabeyin kısa pantalonla bezden yaptığımız topları kovalarken Çapa sahasında tanımıştım ben... Şimdilerde Vakıf Guraba’nın bahçesi olan yer Çapa sahası idi. Şehremini - Fatih - Aksaray - Yedikule arasında kalan bütün amatör küme takımları hazırlık maçlarını burada yaparlardı. Fenerbahçeli Hilmi Kiremitçi - İsmail Kurt, Yılmaz Şen, Fuat Saner; Beşiktaşlı Bülent Esel ve Bolusporlu Tatar Rıdvan, Bekir Güre gibi daha nice isimleri İnönü Stadı’ndaki resmi maçları dışında ancak Çapa sahasında izleyebilirdiniz.
Şimdiki Vatan Caddesi’nin adı Dereboyu idi o zamanlar. Arnavut yurttaşların marul tarlaları ve gözleri bantlı dolap beygirlerinin kuyulardan su çekip, kanallara dökmelerinin dışında pek insan görüntüsüne rastlayamazdınız... İşte Çapa sahası bir nevi sayfiye yeriydi o bölgede. Pazar günleri köfteler, börekler, çaylar veya Tekel biralarıyla aileler maç seyretmeye gelirdi sahaya. İnsan sayısı milyonu dahi bulmayan o zamanın İstanbul’unda pazar günleri bayanlı, beyli 4-5 bin kişinin akşam 5’teki Çapa maçını izlemeye koştuğunu söylesem bilmem inanır mısınız bana?
Evet 50’li yılları yeni aştığımız o senelerde İslam Çupi ağabeyimiz 20 yaşlarındaydı ve anlı, şanlı Çapa’nın solhafında oynayan müthiş bir futbolcuydu inanınız. İki dirseğini hafifçe kaldırarak sol ayağındaki topu bir sürüşü ve rakiplerini bir bir geçişi vardı ki işte İslam Çupi’nin o pozisyonlarını görmek, attığı paslardaki zerafeti izlemek için özel seyirciler koşarlardı Çapa sahasına.
Fenerbahçe’nin ünlü Mehmet Ali Has’ı (Şeref Has’ın ağabeyi) vardı o zamanlar. İşte Çupi tam da namı Tarzan’a çıkmış Mehmet Ali üstadın bir kopyasıydı seyredenler için. 4-5 sezon Çapa’da oynayan İslam Baba’nın kalça ağrıları nüksedince futboldan zorunlu olarak uzaklaştı ve sonrası Akşam gazetesinde sporu ve futbolu kalemiyle anlatmaya başladı, aynı beynindeki ve ayak bileklerindeki doyumsuz hünerleriyle bizlere.
Çupi üstadın spor yazarlığında açtığı çığırın onunla birlikte toprağın altına girdiğine inananlardanım. Bugünkü gençliğin onun yazılarından mahrum kalması ne büyük bir kayıptır aslında... İslam ustayı bilenler bilir. Ben sadece onun futbolcu olarak ne denli büyük olduğunun şahitliğini yapmak istedim sizlere. 10 yıl geçse de sanki dünmüş gibi geliyor insana mazideki anılar...
Ne diyelim, rahmet dilemekten başka ne gelebilir ki elimizden.