Ankaragücü kazanmak adına, kendine göre pek ince hesaplarını yaparak gelmişti İstanbul’daki şampiyonluk yarışının kaderini etkilemeye.
Mesut Bakkal Hoca’nın oyun planlarında hızlı hücum harekâtı, defansta sert duruş ve orta alanda Fenerbahçe’yi susturmak adına kasıtlı fauller yapmak dahi serbestti (!) anladığımıza göre... Kontrataklarda hücumcu oyuncuların dahi yaptıkları sertliklere dayalı sinirli hareketlerin Sestak’ın yakışıksız tekmeleri de dikkate alındığında Ankaragücü’nün Fenerbahçe deplasmanında ne pahasına olursa olsun yenmekten öte niyetlerde olduklarını resimliyordu sanki, dün tribün ve ekranlara.
Ancak Mesut Hoca’nın sanırız büyük kabahati Fenerbahçe’nin bu yılki özellikle de ligin ikinci yarısındaki ayaklanmasına iyi bakamamış olmasıdır. Baylar, son 15 haftadır rakip tanımadan devamlı kazanan bir takımı incelerken miyop gözlüklerle değil, büyüteç denen özel camlarla irdelemek gerekir, sarı-lacivertli ekibin artılarına merakla bakarken.
Önce Fenerbahçe’nin ligin ikinci devresinde Türkiye’nin en çağdaş, en tempolu ve en yaratıcı takımı olduğunu sportmence kabul ediniz. Bu devrede Alex adlı kaptanın ve Türkiye’ye gelip giden yabancılar içindeki tartışmasız en büyük futbolcu ve en ahlaklı sporcu olduğunu da kabullenerek kendisini lütfen selamlayınız. Her maçta ikili üçlü markajlı ayakların arasından sıyrılıp sayısız asistleri yanında tam 27 gol sayısına imza atıp gol krallığını perçinliyorsa bu mütevazı ve centilmen adam, o zaman Fenerbahçe’yi kıskanıp, takımın şampiyonluk yolculuğunu tekmeler yağdırarak sindirmeye çalışmak yerine bükemediğiniz ayaklara saygı duymanız gerekmez mi?...
Mutluluk duydum
Dünkü 90 dakikada hepsi birer manga neferi gibi oyunu sahiplenen ve kucaklayan, kaptan Alex’in direksiyonunda enfes pozisyon harekatlarına imzalar atan tüm takımın oyuncuları başta yönetim ve Aykut hocasıyla birlikte farklı sonuç sonrasında Fenerbahçe’nin tarih sayfalarına ölümsüzleşip misafir olmuşlardır...
Kimse bana Sivas maçını hatırlatmasın lütfen. Çünkü zehir zemberek gibi çalışıp müthiş bir lig yarışını nefes nefese sonlara taşıyan bu takımın son haftada yanlışlara kurban olması hiç düşünülebilir mi?
Ayrıca yarım asırlık futbol hayatımın on küsur yılını futbol federasyonlarının en üst görevleriyle yaşadım. Birçok MHK Başkanı ve olağanüstü saygın hakemler ile birlikte çalıştım. Ama Cüneyt Çakır’ın dün geceki tartışılamaz 3 penaltıya tereddüt etmeden verdiği tertemiz kararlar o kadar saygındı ki, mazide bıraktığım yıllardan duyduğum mutluluğu Türk hakemliği adına anlatamam sizlere.