Bu gece Cenevre’de ÇILGIN TÜRKLER çıkışının yeni bir farklı versiyonu mu yaşanacak yoksa doksan dakikanın sonrasında merhaba hüzün filminin kahırlı kareleri mi yerleşecek hafızalarımıza ?
Tabii kazanmak ve gruptaki yerimizi sağlama almak için tüm gücümüzle savaşacağız Portekiz’le... Futbolda başlamamış oyunun adını önceden koyamazsınız. Terim ve ay-yıldızlı çocuklarımızın kazanmak adına en ince teknik hesapları yaparak hazırlandıklarını çok da iyi bilmekteyiz. Ancak korkumuz odur ki, futbolumuzdan bir türlü söküp atamadığımız hızlı düşünme ve çabuk oynama yetersizliğimiz bir umacı gibi ayaklanıp bizi yine yakalamasın, büyük umutlarla hazırlandığımız açılış gecesinde...
Rakibi karşılarken ağır kalmak, topu kaptığımız an, oyuna sokma konusundaki kararsızlığımız yıllardır değişemiyor bir türlü... Defansif kavramda, özellikle de göbekte hiç hatasız oynamaya mecburuz ilk gecede... Kanatlardan çıkıştaki maharetleri iyi bilinen Portekiz’in özellikle Cristiano Ronaldo’nun kulvarını akıllıca kontrol etmek, bu genç ayakların sprinter ataklarını daha başlamadan kontrol altına almak çok önemlidir geceyi mutlu sonuçla bitirmemiz adına... Bu bölgede Sabri ve Hamit’in önlü arkalı oynayacaklarını sanmaktayız. Sabri’nin, Ronaldo üstüne yoğunlaşacak oyun anlayışından çok da ümitliyim doğrusu... Çünkü Sabri, hem genç, hem de ümit milli iken karşılıklı oynadığı Ronaldo’nun kıvrak futbol düşüncelerini iyi bilmektedir. Ayrıca Hamit’in Avrupalı anlayışını da dikkate alırsak, Portekiz’in ve Dünya’nın yeni starı Cristiano’nun işi çok zorlaşır Cenevre’de...
Göbekte Servet-Gökhan ikilisinin, sol kanatta Hakan Balta’nın yaratacakları uyum, maçın kaderini çizecek etken olacak bizler için... Eğer bu görev paylaşımları hiç aksamadan, hatta daha da üst noktalara çıkarak mükemmel çizgiye taşınabilirse, işte o zaman işler düzene girer...
Tabii orta sahadaki marka isimlerimizin özel bir gece yaratabilmeleri de Çılgın Türkler öyküsünde satır başları olarak okunabilir maç sonrası... Emre, Aurelio, Arda veya Tuncay’ın top servisleri, kazanmamız adına olmazsa-olmazlarımızın önde gelen kuralıdır... Nihat ve Mevlüt’ün koşu yollarına atılacak çabuk ara pasları veya kontr ataklardaki can alıcı derin toplar, millilerimizi bir anda gecenin kahramanı ilan edebilir.
Yalnız Nihat’ın büyük golcülüğü yanında özürlü bir tarafına laf atmadan edemeyeceğiz. Nihat’ın inanılmaz bir saflıkla geriye dönüşlerde yavaş kalıp ani deparlarında ise rakip defansın ofsayt çizgisine bakmadan yaptığı çıkışlar ve yan hakemlerin kalkan ofsayt bayrakları bu müthiş oyuncudaki tesbit ettiğimiz önemli eksikliktir. Eğer pozisyonlar da yardımcı olur ve Nihat şampiyonada bu zayıf tarafına dikkat edebilirse Türkiye, yarışmalardaki gol bulma arayışlarında çok daha önemli fırsatlar yakalayabilir.
İşin özeti, Volkan’ın kalesindeki her olumlu hareketin, millilerimiz için bir işaret fişeği ve de moral dopingi olacağını iyi bilmeliyiz. Bütün bunlara dikkatle bakan bir Türkiye, ters düşünenlerin aksine bu maçı kazanabilir. Gözler ve kulaklar ZOR GECEDE Cenevre’ye çevrilmiştir. Portekiz’in birçok maharetini Dünya alem bilmektedir. Bizce bilinmeyen tek gerçek, Türkiye’nin bazen de olsa zorlu gecelerden ne denli zaferlerle çıktığı doğrusudur. Ayrıca bu gece kazanır veya berabere kalırsak Türkiye’nin gruptan çıkma inancına öylesine yürekten sarılacağız ki...