Skorer ‘Ertuğrul’un hakkıydı’

‘Ertuğrul’un hakkıydı’

05.06.2010 - 00:46 | Son Güncellenme:

Hastalığı nedeniyle sezonun son bölümünde kontrolü yardımcısı Ertuğrul Erdoğan’a bırakan Tanjevic, “Aslında final serisinde sahaya çıkacak gücüm vardı ama Ertuğrul öyle güzel bir sinerji yaratmıştı ki, onu bozamazdım” dedi

‘Ertuğrul’un hakkıydı’

Efes Pilsen’i 4-2’lik seri ile geçerek şampiyonluğa ulaşan Fenerbahçe Ülker’de, kupa töreni öncesinde yaşanan jest akıllara kazınmıştı. Coach Tanjeviç, sezonun son 6 haftasında ve play-off boyunca takımı yöneten Ertuğrul Erdoğan’ı kendisinden önce kürsüye çıkarmak istemiş ancak genç çalıştırıcı, önceliğin bu takımı kuran Tanjeviç’te olduğunu belirterek, bu jesti kabul etmemişti. Ancak bu saygı ve güven, şampiyonluğun nasıl geldiğini de gösteren etkendi.
Hastalığı nedeniyle son dönemde takımını yönetemeyen Tanjeviç, kendisine sadece mükemmel bir takım değil, mükemmel bir ekip ve iş arkadaşları bıraktığı için Aydın Örs’e teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “İçimde kalmasın diye söyleyeyim. Aydın Örs belki beli anlamamış olabilir ama Fenerbahçe’den bana teklif geldiğinde kendisinin yönetim kurulu üyesi olacağı söylenmişti” dedi.
Ertuğrul Erdoğan’ın eğitimi, bilgisi ve ailesinden gelen özellikleri ile bir grubu rahatlıkla idare edebilecek kapasitede olduğunu vurgulayan Tanjeviç, “Oyuncular her şeyi değerlendirir. Kimin arkasından gidip gitmeyeceğini bilir. Teknik kapasitesinden zaten hiçbir şekilde bahsetmem, herkes takımı ne kadar güzel yönettiğini gördü. Zaten saydığım özellikler olmasaydı, oyuncular onu yerdi...” ifadesini kullandı.

KARAKAŞ:
Sorunları aştık

Şube direktörü Nedim Karakaş çok şanssız bir sezon geçirmelerine rağmen iki kupa birden kazanmalarının mutluluğunu yaşadığını söyledi. Şanssızlıklarının, 5 maç seyircisiz oynama cezalarıyla başladığını söyleyen ve “Mirsad’ın sakatlığı nedeniyle aylarca oynamayışı, Solomon’un verdiği sözleri unutup, takıma zarar vermeye başladığı için gönderilişi, Asvel karşılaşmasını yüzme şampiyonası nedeniyle Ayhan Şahenk’te oynamaları, o maç içinde ellerindeki tek oyun kurucu Greer’in sakatlanması, Oğuz’un kritik bir dönemde uzun bir ceza alması ve son olarak da coachun hastalığı” olarak sıralayan Karakaş, “Ancak biz Fenerbahçe’yiz ve burda şampiyonluk dışında bir hedef olmaz. Bunu başardık, çok mutluyuz” dedi.


ERDOĞAN:
Bandırma’da adımı sordular

Çok kritik bir dönemde sorumluluk almasına rağmen, hem duruşuyla, hem maç içindeki yönetimiyle hem de verdiği demeçlerle tüm Türkiye’nin takdirini kazanan Ertuğrul Erdoğan ise, ilk başlarda tedirgin olduğunu kabul ederek, “Fenerbahçe gibi bir camiada son 5 maç takımın başına geçmek kolay değil. Evet çok iyi oyunculara sahibiz ama hiçbirisinin kolay oyuncular olmadığı da bir gerçek. Benim 22 yıllık bir antrenörlük geçmişim var. Bu oyuncuların bir çoğuyla alt yapı milli takımlarında çalışmıştım.

Haberin Devamı

En kritik an 4. maçtı
Son 10 yıl da Fenerbahçe’de asistan coach olarak görev yapıyorum. Bunun 3 senesini Türkiye’nin gelmiş geçmiş en önemli antrenörü Aydın Örs’le, üç senesini de Sayın Tanjevic’le geçirdim. Yani önemli tecrübe kazandım. Bazı kritik kararlar verdik; Vidmar’ı yeniden getirmek, Giricek’in rotasyondan çıkarmak gibi... Muhakkak benim bu şampiyonlukta payım var. Ama bu öyle bir ekip işi ki, birisini öne çıkarmak diğerine haksızlık olur.
Coach, hastalığına rağmen bizi yalnız bırakmadı. Oyuncular bana head coach olarak saygı duydu. Herkes zorluklardan kendisine pay çıkartıp, birlikteliği yukarıya taşıdı. Bu serideki en kritik an da 17 sayıdan gelip kazandığımız 4. maçtı. O gün, şampiyonluğu kimin daha çok istediği ortaya çıktı” dedi.

Haberin Devamı

En büyük kazanç saygı
Head coachluk döneminde ilginç olaylarla da karşılaştığını söyleyen Erdoğan, “Bandırma’da yarı final serisi oynadıktan sonra basın toplantısına gelen bir gazeteci, ‘Hocam adınız neydi’ diye sordu. Aslında ben uzun yıllardır milli takımlarda ve birinci ligde görev alıyorum. Yani insanların sanki ben buraya yeni gelmişim yeni bir karakter ortaya koyuyormuşum gibi görmesine şaşırdım ama çok olumlu tepkiler geldi, bundan da mutluluk duydum. Ben bir antenör olarak o saygınlığı kazanabildiysem, bu bütün kazançlardan daha önemli” diyerek sözlerini noktaladı.

Dünya Şampiyonası’nda takımın başındayım’
Tanjevic, sağlık durumuyla ilgili olarak “Kanser tedavisine devam ediyorum. 8 kemoterapinin üçüncüsündeyim. Dünya şampiyonası sonrası bitmiş olacak. Son kemoterapi programını kaydırıp, dünya şampiyonasının arkasına atacağız. Dünya Şampiyonası’ndaki yükü omuzlarıma almam gerekiyor ve bunu yapacağım. Şu anda buna hazırım. Aslında play-off finalinde benche çıkma gücüm vardı ama Ertuğrul’la takımda ciddi bir bütünlük vardı, sinerji oluşmuştu, onu bozmak istemedim. Hatta son maçtan önce soyunma odasına bile girmedim” dedi.