Fevzi Aksoy

Fevzi Aksoy

faksoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir zamanlar futbolun endüstri haline geleceğini kim bilebilirdi. Top peşinde koşanlara idealist diye bakılırdı. Daha sonra kulüpler kurulmuştu. Birileri futbolculara iş verir, destekler, onlar da kulüpleri için ter dökerlerdi.
Takımları kazanırsa zafer çığlıkları yükselirdi. Ama o zamanlar kimsenin aklına bugünkü havada uçuşan milyonlar gelmezdi. Çamur sahalarda birkaç yüz seyirci için koşulur, para kazanmak kimsenin aklından geçmezdi.
Kimisine çengel, kimisine kova adı takılırdı. Sonra da unutulur giderlerdi. Kimsenin aklına paralı askerler gibi satılmak gelmezdi. Kulüp değiştirmek ayıp, utanılacak bir şeydi. Ne zamanki gazetelerde spor sayfaları haberlerle doldu ve okunur oldu, televizyonlar gelişince delikli tüfek anlamında profesyonellik ortaya çıktı. Ve en önemlisi futbol devletlerin şeref ile onuru oldu.
Dev statlar yapıldı ve Cumhurbaşkanları seyirci oldular. İşte o zaman bir şeyler değişti. Futbolcularda ve kulüplerde doyumsuzluk başladı. Renkler para ile satılır oldu. Futbol şöhretleri hudutları aşıp başka ülkelere milyonlar için gittiler. Maalesef maça gitmek için para arayan taraftarlar futbol milyoneri olan futbol ilahlarına aşık oldular.
Ne tuhaftır ki para hırsı ile oradan oraya savrulan ve renklerini satan bu ilahlara rağmen taraflardaki kulüp aşkı inanılmaz bir şekilde gittikçe arttı. Taraftarın bu aşkı arttıkça ilahların da fiyatları tavan yaptı. Ve işte bu moral kargaşası içinde inanılmaz tuhaf bir şeyler oldu. Ben ilahlaştım artık, bana kimse dokunmaz diyen kulüp idarecileri ve futbolcular vergi kaçırır oldular.
Ne yazık ki globalleşme bir yönden bu kötü gelişimi fitilledi. Bakalım önümüzdeki yıllarda nasıl bir taraftar türü ortaya çıkacak, onlar nasıl davranacak göreceğiz.