Futbol, fado ve fiesta

Portekiz, ünlü diktatör Salazar tarafından yıllarca 3 F'nin büyüsü altında uyutularak yönetildi. Bunlar futbol, fado ve fiestaydı.
1960'da Türkiye'deki 27 Mayıs ihtilalinden sonra Portekiz ordusunda bir uyanma başladı. Türkeş'in önderliğini yaptığı 14'lerin Milli Birlik Komitesi'nden sürülmesinden sonucu Lizbon'a askeri temsilci olarak gönderilen sevgili dostum Mustafa Kaplan ile ilişki kuran Portekizli subaylar, ondan 27 Mayıs ihtilali hakkında bir hayli bilgi aldılar. Portekiz kaynamaya başladı. Sömürgelerden gelen gelirler suyunu çekerken, sömürge ağlarının servetlerinde de düşme görüldü. Artık Eusebio'lu, Simoes'li, Coluna'lı Benfica ve Portekiz Milli Takımı ekonomik sıkıntıları unutturamıyordu. Lirik sesli şarkıcıların fadoları Portekiz'in devrim düşüncelerinin sözlü çıkışları oluyordu. Fiesta için ise fakirlikten halkta ardık ne para, ne de şevk vardı. Son kurtuluş olan Fatima'dan beklenen mucize de gerçekleşmeyince, Salazar'ın sonu geldi.
Ancak Portekiz'in sağlam temellerde yereşen futbolu bugünlere kadar büyük başarılar elde etmeye devam etti. Hele son zamanlarda Figo'lu, Rui Costa'lı, Joao Pinto, Nuno Gomes, Sa Pinto, Secretario ve Conceiçao'lu kadrosu Avrupa'da büyük başarılar elde etti. Top kontrolünü çok iyi bilen, kısa mesafede çabuk adamlarını verkaç ile ustaca kaçıran, Figo'nun ve Rui Costa'nın yüksek teknik kapasitelerini akıllıca kurtaran Portekiz, EURO 2000'deki ilk maçında gururlu İngilizler'i 3 - 2 yenerek, gerçek gücünü ispatladı.
Bugün böyle bir rakiple karşılaşacağız. Portekiz'in en büyük dezavantajı futbollarının istikrarlı olmaması. Yıldızlar zaman zaman müthiş bir form düşüklüğü içerisine giriyorlar. Defansları ağır ve markajda inanılmaz hatalar yapıyorlar. Rui Costa ve Figo yakın markajı seviyor ve presten rahatsız oluyorlar. Türkiye'nin liberolu oynaması, onların gol şansını yarı yarıya etkileyecek. Bizim teknik kapasitemizin en az Portekiz kadar güçlü bir grafik çizmesi halinde en az onlar kadar şansımız var. Savunmada adam kaçırmazsak, hücumda Arif ve Hakan'ı isabetli toplarla buluşturabilirsek, hele hele pas hatası yüzdemizi düşürürsek, yarı final şansımız mutlaka olacaktır. Uzun sözün kısası bu çeyrek final maçı ortada. Kim daha futbolu çağdaş biçimde oynarsa yarı finali bulur. Son sözümüz ise HAYDİ TÜRKİYE olsun.