26.08.2013 - 09:57 | Son Güncellenme:
Önceki gün 70-71 sezonuna ait bir Bursa-Galatasaray maçını yakaladım televizyonda. Hatta peşinden 80’lere ve 90’lara ait birkaç müsabakayı da peş peşe izledim. Bugünlerde futbol oynamak kolaylaştı mı zorlaştı mı tartışılır; ama kesin olan bir şey var ki, hakemlik her geçen yıl zorlaşıyor. Futbolcuların tamamı artık atlet... Yüz metreyi her biri 12-13 saniyenin altında koşuyorlar, her biri dakikada 100 metreden fazla mesafe kat ediyorlar. Hakem de 40’larına geldiyse zaten bu kadar atletle baş etmesi bir derece zor. Ama bu ülkede Batı Avrupa liglerinden farklı olarak bir ekstra zorluk daha var ki, inanın bana, utanç veriyor: Herkes herkesi kandırmaya çalışıyor bu ülkede! Dün maçta öyle fauller var ki (defans oyuncusunun müdahalesi olduğu için) hem düdüğü çalıp, hem de (forvet oyuncusu her şeyi abarttığı için) sarı kart göstermeniz gerek! Yerlisi/yabancısı fark etmiyor, bu ülkenin havasını 6 ay teneffüs eden, ligin koşullarına adapte oluyor! “Zaten futbol sahası, hayatın küçük bir demonstrasyonu! Bu ülkenin sokakları-trafiği de böyle değil mi, dünkü röportajında Meryem’in yaşadığı travmayı okumadın mı?” derseniz de haklısınız aslında. Burası “hakkı yenen Meryemler ülkesi” galiba. Lig de “Meryemler Ligi” maalesef...Kimsenin adalet istemediği, herkesin “kendine menfaat, başkalarına adalet” istediği sahadaki futbola odaklanmaya çalışırsak, ön plana bir adamı, yürekli Arjantinli Belluschi’yi çıkarmak gerek sanırım. Şamil’in Hamit’in bileğine bastığı pozisyonda herkes itiraz ederken, dürüst Belluschi, takım arkadaşına neden faul yaptığını soruyordu dün gece... Sadece dürüst değil son derece de çalışkan, azimli ve etkili bir top oynadı dün. Onsuz Bursa’nın Vojvodina ve Eskişehir karşısındaki hallerini gördükten sonra onunla bu takımın bir sınıf yükseldiğini söyleyebiliriz rahatlıkla.Belluschi’yle bir gömlek daha iyi Bursa’da Civelli’nin de yavaş yavaş oturduğunun, hatta hücumdaki hava etkinliğinin etkisini göstermeye başladığının altını çizmek gerek sanırım. Aynen Civelli gibi Türkiye kariyeri şanssız başlayan Chedjou da oturuyor yavaş yavaş. Dün takımın diğer iki iyisi Melo’yla Sneijder’a, orta sahada Selçuk’un ayak uyduramamasında da Bursa’nın Murat ve Şamil’le yaptığı “nöbetleşe Selçuk savunması”nın da rolü vardı doğrusu.Dünün bir başka dikkat çeken detayı da, hocaların “skor yönetimi” idi: Galatasaray 66’da skoru korumak için tek santrfora, Bursa 70’te gol bulmak için çift santrfora döndü. Skor dengelenince bu kez 80’de G.Saray çift, Bursa tek santrfora geri döndüler. İnsan galiba böyle üst düzey hocalardan “skoru korumak için tek, skor bulmak için çift santrfora dönüş”ten daha derin hamleler bekliyor ister istemez...(milliyet)
Bursa Atatürk Stadı’nda 2 takımın kadro kalitesine baktığımızda Cim-Bom’un bariz şekilde üstün olduğunu görmek zor olmasa gerek. Bursa adına bu tip bir maçın kazanılması ancak rakipten daha fazla koşarak, bütün halinde hareket ederek gerçekleşebilirdi. Bu da Timsah için takım içi kuvvet dağılımının dengeli olmadığından dolayı çok zordu.Çünkü Bursa’da sağ önde ve ön liberoda ciddi sıkıntı yaşandığı gibi, solda Tuncay’dan ve santrfor Pinto’dan bir türlü istediği verim alınamıyor. Bir takım için en önemli bölgenin savunma bloğu olduğunu düşündüğümüzde, bu yılın başında bu bölgenin tamamen değişmesi, Bursa adına büyük zaafiyetti.Bu bölgeye yapılan transfer 3 yabancı oyuncu, kaleci Frey, stoper Civelli ve sol bek Taiwo’nun ortaya koydukları performansın da tam bir hayal kırıklığı olduğunu söylemeliyim. Bir de yeşil-beyazlıların en önemli değeri olan Serdar Aziz’in oynadığı bölgeye Civelli’nin transferi adeta yönetim zaafiyetidir. Eğer Timsah’ta merkezde oynayan Batalla ve Belluschi olmasa, inanın Bursa takımı düşmemeye oynayan sıra takımı olur. Bursaspor’un 70. dakikaya kadar en önemli atağını Belluschi’nin direkten dönen topuyla elde etmesi, benim görüşümü doğrulayan bir örnekti.Timsah adına kötü giden oyunda ben bir Daum hamlesi beklerken, 70’te Alman hocanın Ferhat ve Enes hamlesi Timsah’ın takım hızını artırdığı gibi, oyuncuların rakibin 1. bölgesine daha cesur gitmesini sağladı. işte bu pozisyonlardan birinde Batalla‘nın boş durumda Enes’e bıraktığı topu 16 yaşındaki oyuncu 35 yaş olgunluğunda ağlara gönderdi. Galatasaray’ın oyunun son bölümünde fizik olarak düşmesi bence aşırı rahatlığın göstergesiydi. Sonuçta bu beraberlik Bursaspor’da hem moral hem de toparlanma adına ümidin oluşmasını sağladı. (milliyet)
Galatasaray’ın, Bursa’da çok zorlanacağını biliyorduk. Daum’un, Bursa’da ikinci maçı. Geçen hafta Eskişehir’e kaybettiler için, Galatasaray karşısında kazanmak için her türlü varyasyonu deneyecekti.İlk yarı sahada Galatasaray’ın hakimiyeti vardı. Sneijder ve Selçuk teknik becerilerini ortaya koyarlarken, Burak ile Drogba da gol kaçırma yarışına girdiler. Burak ve Drogba çok net iki gol pozisyonunu ağlara yollayamadı. Ancak Hamit’in harika pasını ilk yarının son dakikasında Burak gol yaptı ve tabelayı değiştirdi.İkinci yarıda daha çok koşan, gol atmak isteyen takım Bursaspor’du. Bunda da başarılı oldular.Selçuk ve Hamit yorulup, oyundan düşünce orta saha hakimiyeti tamamen yeşil-beyazlılara geçti. Belluschi’nin füzesinde ve direk gole müsaade etmedi. Ama Bursaspor’un, Galatasaray karşısında golü bulacağı her geçen dakika daha çok hissedildi. Sonuçta Batalla, genç Enes’e öyle bir pas verdi ki, Muslera’nın yapacağı hiçbir şey yoktu.Galatasaray geçen hafta Gaziantep karşısında da maçın ikinci yarısında oyundan düştü. Dün gece de sahada aynı Cim-Bom vardı.Kanatlardan Drogba ve Burak’a tek top gelmedi. Hele Eboue öyle hatalar yapıyor ki... Hakan Balta her şeyini sahaya koyuyor. Riera bu hafta takımdan ayrılacak. Sol bekte görev yapacak tek futbolcu da Hakan. İlerleyen haftalarda bu bölgede sorunlar yaşanabilir.Sneijder; Şamil ve Belluschi’nin markajıdan kurtulup bir türlü istediği hamleleri yapamadı. Maç boyunca tek pas verdi, onda da günün başarılı ismi kaleci Frey, Burak’a engel oldu.Chedjou takıma alışıyor. Dün gece de çok iyi hamleler yaparak Bursa ataklarını kesti. Gökhan ise Semih’in boşluğunu dolduramadı. Sonuçta maçın hakkı beraberlikti. Galatasaray rakibini yenecek kadar iyi değildi.(milliyet)
Bursa her takım için zor deplasmandır ama bu G.Saray için artık klasik haline gelmeye başladı. Maçın tamamını düşündüğümüzde G.Saray kaybetmedi ama galibiyeti kaçıran evsahibi ekipti.İKİ takımın geçen haftaki görüntüsünün aksine müthiş bir tempo ile başladı maç. İki takım da kazanma hırsı ile sahada idi. Açık alanda yüksek tempoda sert bir maç başladı. Bir süre Premier Lig standardında gitti maç. İki takım adına yüksek temponun tek eksiği gol pozisyonu idi.G.SARAY adına bu yüksek tempoda pas akışının olumlu olduğunu söyleyebiliriz ama rakibin de kolayca sarı-kırmızılı cezalanına gelebildiğine dikkat çekelim. Ancak Bursa’da ilk yarıda pozisyon açısından üretken değildi. G.Saray’da Burak, final paslarına yönelik daha dikkatli olabilseydi skoru tabelasına katkısı da fazla olacaktı.İLK yarı golsüz sona erecek iken, Bursa’nın gollük atağı tartışmalı bir ofsayt kararı ile kesildi ve devamında Hamit bu sezon kendisini ilk kez hissettirdi ve Kral’a mükemmel bir assist yaptı. Burak bir kez daha ‘Ben Kralım’ dedi ama ne yapalım, onun kaderi bu. Kariyeri hep tartışmalara açık kaldı ve hala tartışılıyor.İLK yarının son dakikasında gelen gol hangi takım adına olsa biraz da şans golü olacaktı. Ama G.Saray şansını tepmeye niyetliydi bir kere. Önce oyunu ağırlaştırmayı düşündüler. Bursa her geçen dakika kontrolü yitirip gelecekti ve boşluklar bırakacaktı. G.Saray bunu hiç deneyemedi bile. İkinci yarıda Drogba’nın kaptırdığı topun Muslera’nın kalesinin direğini dövünce, kulübeden ‘Şansı tepen’ hamleler geldi. Drogba çıkmamalıydı.SIRADANLAŞTI!EMRE Çolak belli ki orta sahadada topun daha fazla tutulması için oyuna sokuldu. Drogba’nın çıkarılışı ile G.Saray 2. golü hiç düşünmediğini rakibine ilan etti. Orta alanda Selçuk ve Hamit istenilen tempoda değil. Eboue ve Hakan Balta’nın ofansif katkıları sıfır. Ardından Selçuk’un kenara alınışı G.Saray’ı sıradanlaştırdı. Bu iki değişiklik sonrası, G.Saray’ın bırakın pozisyonu tek olgun atağı yok.BURSA’NIN beklenen golü geldi. 16 yaşından birkaç gün alan Enes’in gol atması maça tarihi anlam katmış oldu. Enes’in golünün ardından Bursa maç boyunca elde edemediği sayıda pozisyon buldu ve galibiyeti kaçıran taraf oldu.KABUL edelim Daum, Bursa’yı toparlamış. Ancak Hikmet Karaman fizik güç açısından Daum’a hazır takım bırakmış. Bursa’nın puanında tüm katkı Daum’un değil, bunu da farkedin derim. (vatan)
Ligin şu ana kadar en tempolu, mücadeleci dinamik ilk 45 dakikasını izledik. Daum anlaşılan Türkiye’deki uyuşuk futbolu unutmuş! Agresif önde baskı yapan ve hücumda hareketli oynamaya çalışan bir Bursaspor vardı. G.Saray da bu mücadeleye aynı şekilde cevap verdi ancak sarı-kırmızılıların bir çok atağı orta alanda başlamadan kesildi. Devrenin sonlarına doğru yüksek tempo oynamaya çalışan Bursaspor’da baskının seviyesi azalınca G.Saray yavaş yavaş etkili olmaya başladı. 44’te gelen gol bitiriş bakımından bir Burak Yılmaz klasiği oldu. Ancak Hamit ‘nihayet’ kendisinden bekleneni yaptı ve golü hazırlayan isim oldu. Felipe Melo orta alanda bir kale gibi.. Defansif olarak o kadar önemli işler yapıyor ki, doğru pozisyon alarak top kazanıyor ve iyi kullanıyor. Brezilyalı hiç tartışmasız ligde mevkisinin en iyi oyuncusu. Chedjou da geldiği günden bu yana en olumlu performansını ortaya koydu.İlk yarıdaki yüksek tempolu, rakibi tehdit eden Bursaspor olmamasına rağmen Fatih Terim, 1-0’ı sağlama alma düşüncesi ile Drogba’yı çıkarıp tek forvete indi ve orta alanı 5’ledi. Halbuki çıkması gereken oyuncu Sneijder idi. Çünkü G.Saray, Drogba çıktıktan sonra ileride topu hiç tutamadı ve Bursaspor hücumlarına davetiye çıkardı. Fatih Terim öne çıkacak Bursa savunmasının arkasına Burak’ı sarkıtma düşüncesiyle onu besleme ihtimalini göz önünde tutarak Hollandalıyı oyunda tuttu ama bu plan işe yaramadı.1 PUAN İYİG.Saray sahaya iyi yayılıyor ancak hücumda çoğalma sıkıntıları yaşıyor. Sarı-kırmızılıların 78 dakika tek korner bile atmaması da ofansif eksikliğin bir göstergesi. Hücumdaki üretkenliğin bu kadar az olduğu bir maçta alınan 1 puan G.Saray için iyi. Öne doğru tempolu oynamak isteyen Bursaspor ise gelecek için ışık verdi.(vatan)
İlk yarıda sahanın en kötü iki ismi Burak Yılmaz ve Hamit Altıntop. Ve ilk yarıda atılan tek golün kahramanları da bu iki isim. İşte futbol böyle enteresan bir spor. Bir gün öncede futbol adına tüm güzellikler Eskişehirspor’dan geldi, maçı F.Bahçe kazandı. Maçı beraber izlediğim Erman Toroğlu’na göre Burak’ın attığı gol de kılpayı da olsa “ofsayt” var, bana göre yardımcının oynatması doğru. Öyle ya da böyle Hamit ama isteyerek ama istemeyerek nefis çalımlarla Burak’ı gördü ve o da topu mükemmel kontrol edip ‘Tanjuvari’ bir vuruşla topu ve kaleciyi ayrı ayrı köşelere gönderdi. Şimdi Fatih Terim çıkıp, “Ne konuşuyorsunuz kardeşim, ben Hamit’ten memnunum. Bakın golü nasıl attırdı” dese kim ne diyebilir ki? Gol de attırsa, çok da koşsa 30 yaşındaki Hamit’e 16 milyon Euro verip transfer etmezdim. Ben 1.5 yıldır Hamit ne oynuyor anlamış değilim.DROGBA HATASIBursaspor ilk 35 dakika o kadar güzel ve arzulu oynadı ki, G.Saraylı oyuncular şaşkınlıklarını gizleyemedi. Final paslarında hatalı tercihler yapmasa Daum’un Bursaspor’u soyunma odasına önde girebilirdi. Ama büyük takım olmak işte böyle birşey. Kötü oynarken bile gol atıp kazanabiliyorsan sorun yok.Bazı gözüme batan noktaları aktarmak istiyorum. Öncelikle G.Saray’ın siyah forması kötü değil berbat. Ara ki sarı ve kırmızı renkleri bul? Nerede? Forma numaralarını ayıp olmasın diye sarıdan yapmışlar.Bir diğer konuda Terim-G.Saray ve Milli Takım üçgeninin her maç sonra sorgulanacak olması. Bence Terim hem G.Saray’ı, hem millileri çok rahat götürür. Süper Lig’de doğru dürüst kim var ki? İki haftadır izliyoruz ve takımların hepsi formsuz, istikrarsız. Milli Takım zaten havlu atmış durumda. Bu nedenle 4 maçı kazanamasak Terim’den kim hesap soracak ki? Bu nedenle Terim her işi rahatlıkla yapar. Hatta Ersun Yanal’ın yerine F.Bahçe’de görev yapmasında bile sakınca yok. Terim, F.Bahçe’de olsa takım hem hava yakalar, hem de bu kadar kötü oynamaz.Sonuç olarak Bursa’da ilk yarısı zevkli, ikinci yarısı durgun bir maç oldu ve sonuçta G.Saray çok kötü oynamasına rağmen kaybetmedi. Drogba oyundan alınırken çok içerlemişti. Maç sonu Drogba, Hasan Şaş ve Ümit Davala’yı bir hayli yıpratmış olabilir. Drogba’nın oyundan alınması hataydı.(vatan)