25.05.2015 - 08:20 | Son Güncellenme:
BİLİÇ ve İsmail Kartal, kafa kafaya verecek şapkalarını önlerine koyacak ve bu G.Saray’a nasıl şampiyonluk verdiklerini sorgulayacak.KAZANAN her zaman haklıdır, doğru. İnanın bu köşede G.Saray’a övgüler yağdırmayı çok isterdim. Çünkü artık şampiyon gibiler. Şampiyon olan da her zaman alkışı hak eder. Ancak bu takımın Muslera ve Sneijder dışında övülecek, beğenilecek tek bir şeyi bile yoktu dün. Hiçbir iddiası olmayan eksik Beşiktaş karşısında futbol adına varlık gösteremeyen bir G.Saray vardı.BEŞİKTAŞ 11. dakikadan sonra sahanın tek hakimiydi. Savunmayı geçti, direği geçemedi, pozisyonlar buldu, Fernando Muslera’yı bir türlü aşamadı.Beşiktaş, oyunu kontrol etti, G.Saray’ı hapsetti ve çıkartmadı. 2 takım arasında Beşiktaş lehine dün çok fark vardı. Sahanın en iyileri ise Sosa ve Muslera’ydı.OLGUN atak yapmakta zorlanan G.Saray karşısında bir diğer usta Wesley Sneijder sahneye çıktı ve G.Saray’ı rahatlatan ikinci golü kaydetti.SLAVEN BİLİÇ 8’DE 0 YAPTI!G.Saray şampiyon ise Muslera ve Sneijder’in yüksek kaliteleri sayesinde. Diğer oyuncular ise yüksek bir mücadele gücü ortaya koydular. Ancak futbol kalitesi olarak sarı-kırmızılılar dün beklentilerin çok altındaydı. Yine de kazanmayı bildiler. Çünkü karşılarında kazanmayı hiç bilmeyen hayatında derbi galibiyeti yaşamamış Biliç vardı.TARAFLI tarafsız dün karşılaşmayı izleyen herkes ‘Yazık bu Beşiktaş’a’ dedi. Ve işin ilginci bu Beşiktaş, bu G.Saray’dan 10 puan fark yedi.BİLİÇ, Beşiktaş serüveninde 8 derbide 1 kez bile kazanamadı. Bu sezon 4 derbinin 4’ünü de kaybetti. 12 puan üzerinden 0 puan aldığı yetmezmiş gibi, derbilerde bu sezon gol bile atamadı. Hep yazıyorum, yazdım. Biliç’in ekipleri iyi bir takım görüntüsü verir lakin asla kazanamaz. Dün olduğu gibi... Çünkü bazıları ‘Winner’ olamaz.TEBRİKLER HAMZAOĞLUZOR bir sezonda, ekonomik sorunlar ile boğuşan, Şampiyonlar Ligi’nde averaj takımı konumuna düşmüş, kısıtlı bir kadro ile oynayan herkesin umudunu kestiği G.Saray’ı şampiyon yapan centilmen Hamza Hamzaoğlu’na ve 7 ay boyunca Türk sporunda önemli izler bırakan Duygun Yarsuvat başkan yürekten tebrikler.(Vatan)Sneijder'in golü GS TV'yi yıktı!
Ünal Aysal, G.Saray'a başkan olduğunda "Çilek getireceğim" demişti. Biz Türkiye'de yıllarca hormonlu çilekler yedik! Zamanın Tarım Bakanları bile bu hormonlu çileklere sahip çıktı. Ben ziraatte yönetici olduğum için bu işlerden biraz anlarım. Nelerde hormon vardır, nerelerde Antalya'dan İstanbul'a gelirken uzayan hıyarlar vardır, bilirim! Diyeceksiniz ki "Yahu Erman kardeşim şampiyonluk maçını yazdırıyorsun hormondan bahsediyorsun!" Sevgili okuyucular yıllarca yaş sebze meyvede de hormonlu gıdaları yedirdiler, futbol sahalarında da hormonlu futbolcuları seyrettirerek bizim bozuk olan yapımızı daha da bozdular. 32 yaşında, 35 yaşında, son kullanma tarihleri geçmiş futbolcuları bize taze meyve diye yedirdiler! Biz de onlarla bu günlere geldik. Ama bakın Ünal Aysal, Sneijder diye bir çileği transfer etti. Peki bu Sneijder hormonlu mu? Kesinlikle hayır! Bir tane de kalede çilek var, Muslera diye. Bu iki oyuncuya diğerleri de yardım edince ortaya şampiyonluk çıkıyor. Tabi bunları teknik olarak takımda iyi organize etmek lazım. Eğer iki hormonsuz çilek, Türkiye'de bir takımı şampiyon yapıyorsa bize yıllarca çilek diye yutturulanlar pudralı şekere bandırılarak yenilen çilek değil de çilek adında yoğurda doğranıp cacık yapılacak futbolculardı. Aslında Türk futbolunun büyük yarası bu! Dünkü maçta teknik olarak birşeyler yazmaya kalksak herhalde benim yazım gazetenin tamamını kapsar. Dün, "Galatasaray şampiyonluğa merhaba" demişse bunda Yarsuvat yönetiminin büyük payı vardır. Doğru seçimler yapmışlardır ve doğru yolda yürümüşlerdir. Bu kadar basit! Yarsuvat, "Ben futboldan anlarım ve ceza hukukundan anlarım" diyor. Ama ne teknik direktörlük yapmaya kalkıyor ne de koridorlara inip hakemlere ceza hukuku öğretmeye!MUSLERA'NIN VÜCUDU İNCELENMELİGalatasaray maç boyunca defansta Beşiktaş'tan fazla kalmaya çalıştı. "Hücumda nasıl olsa bir iki gol kıstırırız ama önce gol yemeyelim" dediler. İlk 45 dakika Beşiktaş baskılı gözükmesine rağmen G.Saray ceza alanı civarına girip orada eriyorlardı. İkinci yarı başladı ilk 15 dakika Beşiktaş, "Ne var ne yok bu işi bitireyim" dedi. Pozisyonlar da yakaladılar ama son vuruşu yapacak oyuncuları yoktu. Yani bir Sneijder'leri! Peki bu kadar baskı yiyen Galatasaray'da ne yoktu? Selçuk, Hamit gibi oyuncuların ortaya çıkıp topa basıp, oyunu yavaşlatmaları gerekirdi. Onlar yoktu! Bütün bunlara karşılık kim vardı? Tabii ki Muslera... Bu Muslera'nın vücut yapısının incelenmesi lazım. Büyük ihtimalle kaslarında ya lastik ya da plastik malzemeler var! Eğer Federasyon bu bulguları yakalarsa zaten Galatasaray'ın şampiyonluğu elinden alınır. Kalede hormonlu bir kaleci var diye (!) Peki şimdi gelelim biraz da ukalalık kısmına! Hamza'nın yerinde olsam Burak'ı alır mıydım? Hayır! Peki dönüp Bilic'i düşünüyorum ilk defa sahaya doğru bir 11 yolluyor. Beşiktaş yönetimine diyorum ki, "Bilic için sonraki maça bakacağız" demişlerdi. Eğer hakikaten böyle bir söz sarfettilerse pes onlara. İki yıldır Bilic'i iki maça bağlıyorsanız bu Bilic değil piliç olur. Merkez Hakem Kurulu Başkanı Yusuf Namoğlu'na da bir çift sözüm var: Hüseyin Göçek'i maça tayin ettikten sonra saçma sapan açıklamalar yapmışsın. Dedin ki "Hüseyin Göçek'in basketbolda G.Saray forması var ama öbür taraftan Beşiktaş'ta da formalı resmi var!" Sevgili Yusuf Namoğlu ben Hüseyin Göçek'i tayin etmişsem ne G.Saray forması ne de Beşiktaş formalı resimlerini konuşurdum. "Tayin ettim, güveniyorum" derdim.(Sabah)
ÖNCELİKLE MHK Başkanı Yusuf Namoğlu’nun maçın hakemi Hüseyin Göçek için yaptığı, “Geçmişte hem G.Saray hem Beşiktaş forması giydi. Sadece G.Saray forması giymiş olsaydı bu maça vermezdik” sözleri aslında futbolumuzun ne kadar da acınacak bir durumda olduğunu göstermiyor mu? Namoğlu’nun böyle saçma açıklaması dünyanın başka hangi ülkesinde olabilir ki? Nitekim bu sözler Hüseyin Göçek’in kimyasını bozmuş olacak ki, iyi maç yönetemedi. Kartlarını adil kullanamadı.MELO kesin atılmalıydı, bu defa hiç değilse sarı kart gördü. Her pozisyonda kendini yere atan Burak, Sneijder ve Selçuk’a kart gösteremedi. Topa vurduğu için Demba Ba sarı gördü, aynısını, üstelik Necip’i formasından da çeken Selçuk bırakın kart görmeyi uyarı bile almadı. 51’de Kerim’in şutunda sol eli açık olan Hakan Balta’nın aleyhine penaltı çalınabilirdi. Umut, Sivok tarafından yaka paça çekildi yine penaltıyı çalamadı Hüseyin Hoca. Sosa tekme atıyor Yasin’e kırmızı yok. Kısacası çok da kabiliyetli bir hakem olmayan Göçek’i aslında Namoğlu yerle bir etti.MUSLERA’SIZ 3. OLURDU!BURAK oyundan alınırken tepkiliydi, alaycı bir şekilde gülüyordu. Halbuki sahanın en kötüsüydü. Hiç top tutamadı, sıfır katkı yaptı. Ben bu kadar kendini sebepli-sebepsiz atan oyuncu çok az gördüm.G.SARAY kötü oynayarak kazandı. Neden? Çünkü her maçta rakiplerinden 1-0 önde başladığı harika bir kalecisi var. Muslera olmasa G.Saray ancak 3. olurdu. Ama o sakatlanmadığı ve Volkan gibi sorumsuzca ağzından küfür ve hakaret çıkmadığı için 33 maçın 32’sinde oynadı ve G.Saray şampiyon oldu. Bu kadar basit. Elbette Burak, Sneijder ve özellikle ligin 2. yarısında Yasin müthiş katkı yaptı ve G.Saray iyi oynayarak değil akıllı oynayarak ve hak ederek şampiyon oldu. Yasin dünkü golü İspanya, İngiltere veya Almanya’daki sıradan bir takımda da atsa transferi yapardı. İstedi, inandı ve becerisiyle harika bir gol attı. Sneijder’in golü de müthiş bir tecrübe işiydi.G.SARAY’DA Muslera ve biraz da Yasin dışında iyi oynayan yoktu ama tüm takım olağanüstü konsantre ve dikkatliydi. Evet bu sezon çok eleştirdim, bazen de kantarın topuzunu kaçırdım ama Hamza Hamzaoğlu bu işi kıvırdı ve final bölümünde takımını harika yönetti. Bu şampiyonluk Hamzaoğlu gibi olağanüstü beyefendi bir şahsiyete çok yakıştı...(Vatan)
Önce Galatasaray’ı kutlayarak başlayalım... Sezon boyunca çalkantılı, kargaşalı günler geçirdiler. Hoca değiştirdiler, başkan değiştirdiler. Ama yollarından asla dönmediler. Spor tarihimize geçecek örnek bir geçici başkanla, emaneti devralan karizmasız, kibirsiz, açık sözlü, sakin bir antrenörün elinde hedefe koşup hak ettikleri tacı giymek, dördüncü yıldızı formaya işlemek adına kendi egolarını aştılar, çalıştılar, kaynaştılar... Ve hayal ettikleri kıyıya ulaştılar.Ayağa kalkıp alkışlamalıyız. Bu sezon hiç de kolay değildi aradan sıyrılmak... Birer puan aralıkla her hafta değişen lig zirvesinde önce hakemlerin pek de adil olmayan düdük ve kararları, sonra da kulüplerin - yöneticilerin, antrenörlerin ve takımların - hataları belirleyici oldu.En çok hata yapan Beşiktaş’tı. En çabuk dağılan onlardı. Dağılmayan, en az hata yapan, en güvenilir adamlarla (Muslera, Melo, Selçuk, Sneijder, Yasin) birlikte koşan, hep beraber coşan da Galatasaray oldu!Beşiktaş’a dönersek... Şampiyonluğu kaybetmesi, yarışın gerisinde kalıp üçüncülüğe çakılıp kalması sanki kaçınılmaz bir sonuçtu... Zaman zaman yakaladıkları liderliği sürdüremediler. Ne takımda gerçek bir lider vardı, ne kulübede, maçı ve sezonu yöneten kurt bir hoca! Onca eksiklik, noksanlık, kendi evindeki maçları bile bozan deplasman yorgunlukları ile işte bu kadarını yaptılar. Hayır, onları kınamıyorum. Sadece şu endüstriyel futbol çağında böylesine endüstriyel eksiklerle zaten daha fazlasının da olamayacağını söylüyorum.Dünkü maçın topla en çok oynayan, daha çok başarılı pas yapan, daha çok pozisyona giren takımı Beşiktaş. Ama iki golü atan istediğini alan da Galatasaray. Beşiktaşlı futbolcular, topa sahip oldular, ama maça sahip olamadılar. Kornerlerin hepsi heba oldu. Çok atak yaptılar, şakadan şutlarla sadece oyalandılar. Muslera yemedi tabii!Hüseyin Göçek’i de kutlamak gerekiyor: Sivok’un Umut’a müdahalesinde penaltıyı vermedi ama, dokunulmazlık sahibi olarak algılanan Melo’ya nihayet kart gösteren bir hakem çıktı. Darısı başka maçlarda başka dokunulmazların başına!Duygun Başkanım, Hamza Hocam...Size kocaman bir selam!(Milliyet)
Birbirine çok benzeyen iki teknik adamın birbirine çok benzeyen yönetimlerini izledik bu yıl. Hamzaoğlu’nun da Bilic’in de teknik adamlık stilleri bir tür “öpücük yönetimi”... Sevgi, dostluk, abilik-kardeşlik üstüne kurulmuş bir düzen. Bilic Necip’i, Hamzaoğlu Umut’u öpüp gönderiyorlar sahaya. Sevgilerine karşılık bulurlarsa oyuncudan iyi cevap alıyorlar. Ama teknik adamlığın sevgiden fazlasını istediği anlarda eksik kalıyorlar.Dünkü gazetelerde okumuştum, Hamzaoğlu tarihi bir maç konuşması yapmış oyuncularına. Gerçekten de çok yüksek enerjiyle başladı sarı-kırmızılılar oyuna. Beklenenin aksine 4-3-3 dizilmişlerdi, orta üçlü Hamit-Melo-Selçuk da, ileri üçlünün sağında oynayan Yasin de öyle enerjik, öyle çalışkan bir ilk yarı geçirdiler ki, rakiplerine nefes aldırmadılar. Özellikle Hamit için şunu söyleyebilirim, gurbetçi oyuncunun ilk 45’teki defansif performans düzeyini en son herhalde 7 sene önce Basel’de görmüştüm. Sonrası yoktu.Böyle bir presle oynanan ilk yarının sonunda bazı oyuncuların pilinin biteceği, vitesinin düşeceği açıktı. Düştü de. Ama Galatasaray’ın kalesinde bir uluslararası yıldız Muslera olunca, kazanmak için bu kadarı yetti ev sahibi ekibe. Sarı-kırmızılılar, son 6 maçın dördünü 1-0, ikisini 2-0 kazanarak dördüncü yıldızı alabilirlerse, o yıldızın yarısını, bu 6 maçta kalesine duvar ören Muslera’ya borçlu olacaklar.Hamzaoğlu’nun karşısında da oyun okuma konusunda felaket bir meslektaşı vardı doğrusu. Galatasaray’ın pilinin tükendiği 45-80 arası Beşiktaş çılgınca saldırıyor ama Bilic sahaya ikinci santrfor Cenk’i sürmeyi düşünmüyor. Çünkü alarmını kurmuş, 75’te Tolgay’ı çıkaracak, en sevdiği evladı Pektemek’i sokacak! Beşiktaş 45-80 arasında Galatasaray kalesini ablukaya almış ama çerçeveden topu içeri dürtemiyor. Bilic Cenk’i 83’te sokuyor ancak. O da Demba Ba’nın yerine.Bazen bir sezonun kapanışı, diğer sezonun ön açılışıdır. Beşiktaş kaybetti ama bence dün 2015-16’nın açılışını yaptı TT Arena’da. Bilic’in bu Atınç’ı görmezden gelip aylarca Necip’i stoper oynattığı, kendini Messi sanan Gökhan’a iki ay sabrettiği bir sezon bıraktı geride Beşiktaş. Siyah-beyazlılar, gelecek sezonu planlarken eminim bu yılın sonundaki verilerden faydalanacaklardır.(Milliyet)
Böyle maça az rastlanır... Baskılı oynayanın değil, zekasını kullananın kazandığı ve sonuçları kendisinden önemli bir derbiydi.Neydi o sonuçlar?Galatasaray’da bayram... Şampiyonluğu kazandı gibi.Beşiktaş’ta hüzün. Şampiyonlar Ligi ihtimalini bile yitirdi. Fenerbahçe ise şaşkın her halde! Hesap kitap; işin içinden çıkamıyorlardır. Bitmedi sonuçlar...8’de 8 yapan Bilic’i “derbi engelli” diye gönderenler haklı çıktı.Hamza Hamzaoğlu ise Terim’in kravatını taktı.Fenerbahçe’nin de kârı var; hoca aramak için bir hafta kazandı!..Bir maçtan bu kadar çok sonuç çıkar mı?Sakatlıktan dönen Hamit’i defansın önüne koyan, Selçuk’a da eski görevini veren Galatasaray 48 bin seyircinin itmesiyle fırtına gibi girdi maça. Futbolun tüm pozitif kurallarıyla... Top ayaktayken tempo, topu kaybedince müthiş bir pres ve alan daraltma...Sert ve amansızdı futbol. Beşiktaş hiçbir ikinci topu alamıyordu. Baskıdan ikinci pası yapamıyordu. Galatasaray maç boyu aynı tempoyu sürdürse Beşiktaş’ın havlu atması işten bile değildi. Ancak 11 dakika sürdü ve golü attı durdu. Daha doğrusu oyunu Beşiktaş’ın kontrolüne bırakıp geriye yaslandı.Bu kendi tercihiydi, çünkü Beşiktaş’ın farklı yaptığı bir şey yoktu. Hele Demba Ba’nın direkten dönen topundan sonra ilk yarı sonuna kadar oyunda sadece nadir kontrataklarla gözüken bir Galatasaray vardı.Nedenlerden bir başkası ise Sneijder’in Burak’ın sırtı yerine sol açıkta oynamasıydı... 45 dakikayı bir tek uzak şutla tamamladı Sneijder. Doğru yerinde durduğunda 80. dakikada ikinci Galatasaray golünü atacaktı.Beşiktaş bu süreci avantaja çeviremediyse çalışmayan kanatları yüzündendi. Doğal olarak ortaya sıkıştı oyun ve baskın oynadığı dakikalarda doğru dürüst pozisyon bile bulamadı Beşiktaş.İkinci yarıya Serdar’ın yerine Oğuzhan’ı alarak, Atiba’yı bek yaparak başladı Bilic. Çünkü Demba Ba’nın işe yarayabilmesi ve gol bulabilmek için hücumda düzgün paslara ihtiyaç vardı.Hemen fark etti. Beşiktaş ilk yarıdaki gibi hakim başladı ikinci yarıya. Sosa, Necip ve Tolgay’ın iyi oyunu Beşiktaş üstünlüğünde önemli faktörlerdi. Pozisyonlar arttı Beşiktaş adına. Lakin Demba Ba’nın şutları bu kez Muslera’ya takıldı. Galatasaray şampiyon olursa Muslera’ya çifte madalya takılmalı.Hamzaoğlu savunması ve orta sahası iyice geriye yaslanan orta sahayı Beşiktaş’a bırakan Galatasaray’ı biraz olsun öne taşımak için Burak’ı çıkarıp ileride top tutabilen Umut’u aldı. İşe de yaradı.Maçın ilk on dakikası dışında baskı yiyen Galatasaray, usta Hamit’in ısrarı ve aklıyla hazırladığı pozisyonda, bir başka usta Sneijder ile ikinci golü de atıp şampiyonluğun eşiğine geldiyse, ilk sebep Beşiktaş’ı bugünlere taşıyan “genç takım” olmanın negatif yönü, ikincisi ise Demba Ba’nın derbi golcüsü olmamasıdır.(Milliyet)
Bilic’in ne çok seveni varmış da, haberimiz yok! Maşallah, meslektaşlarımız gider-ayak Hırvat hocaya methiyeler yağdırıyorlar! Müzisyenliğine, avukatlığına, sevecenliğine, samimiyetine ve de kişiliğine iki yıllık süreçte tek laf etmedik. Bizim eleştirilerimiz tamamen teknik adamlığına endeksliydi. Yani, rotamız hep rakamsal gerçekler üzerine kuruluydu. Yanlış kadro tercihleri ve de garip rotasyonları bizleri irite etmiştir, hepsi o kadar... Dünkü on bire bakın, ey dostlar! Örnek Franco... Takımın gediklisiydi, haftalardır yok! Kaleci Günay, kumaşı iyi, ancak Konya maçında kornerden gol yiyen bir kalecinin, zorluk derecesi yüksek maçta oynatılması ne derece doğru bir tercihtir! Üç puana gereksinimi olan maçlarda sürekli Demba Ba’ya umut bağlandı, yalnızlığa mahkum edildi hep! Peki, Cenk ve Mustafa bostan korkuluğu muydu?Daha çok var da, ne yazacak zamanımız ne de, yerimiz var!Mazeretler üretmek, bunlara sığınmak kolaycılıktır, bunu bilir, bunu söyleriz!Tamam sahası yok... Kartal, göçebe kuşlar gibi... Bu faktörler ne kötü oyuna, ne de sürpriz (!) yenilgilere asla mazeret olamaz. Koca Beşiktaş, iki sezonda bir derbi kazanamaz mı arkadaş? Yani, sekizde sıfır çekmiş bir Kartal ve hocadan söz ediyoruz.Neyse, Bilic faslını bitirip, dünkü derbiye dönelim. Yasin’in golüne gölge düşürmek istemiyoruz. Ancak Günay tokatlıyor, önündeki savunmacılardan tık yok! Kaldı ki, Yasin’in ligde attığı dört gol öyle yabana atılacak cinsten değil. Galatasaray zirvede müthiş avantaj sağladıysa ki öyle, bu goller altın değerindedir bizce... Tabii ki Sneijder’i unutursak, ayıp ederiz. Attığı dünkü gol, Sneijder klasiğidir. Artı Hollandalı o golle olası bir puan kaybına set çekmiştir. Aslan dördüncü yıldıza emin adımlarla yürüyor, önünde bir doksan dakika kaldı.Efendim Kartal, son derbide asla kötü oynamadı, müthiş bir baskı yaptı, pozisyonlar üretti. Ancak bu üretimi skor tabelasına yansıtamıyorsanız neye yarar? İyi oynasan ne olur, oynamasan ne olur! Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş, taraftar bir kez daha hüsrana uğramış, Bilic’in umurunda mı?Efendim, günün en büyük sürprizi, yönetimin aldığı olağanüstü kongre kararıdır. Valla, hayırlısı olsun, bu kararın adresi neresidir, kimlerdir, bilmiyoruz!(Milliyet)
TT Arena’da dün gece 50 bin taraftar, bu sezonun seyirci rekorunu kırarken, tarihi bir gece yaşandı. Maçtan önce tribünlerdeki koreografiler, uğultu, taraftarın bütünleşmesi tek kelimeyle muhteşem bir şölendi. Sarı-kırmızılı taraftar şampiyonluğa inanmış ve takımına olağanüstü destek vermişti. Ama Galatasaray maçı 2-0 kazanmasına rağmen heyecandan, stresten o tribünü tatmin edecek bir futbol oynayamadı. Sadece galibiyet ve Yasin ile Sneijder’in beceri dolu iki golüyle mutlu oldu.Bu sezon şampiyonluk yarışı hakikaten çok zor geçiyor. Rakip kim olursa olsun maç kazanmak, kendi taraftarının önünde de olsa, zor ötesi birşey. Eminim Bilic bu maçtan sonra çok eleştirilecek. ‘Neden genç bir takım sahaya sürdü’ diye. Ama oynanan futbola baktığınız zaman, Beşiktaş da farklı galip gelebilir, maç berabere de bitebilirdi. Ev sahibi ekibin kalesinde dev bir kaleci var. Bu takım bu sezon şampiyon olursa en büyük pay kuşkusuz Muslera’nın. Karşılaşmanın büyük bir bölümünde siyah-beyazlılar daha atak oynadı. Melo’nun şımarıklığından, kaptırdığı topla Demba Ba vurdu, Muslera çıkardı... Kerim vurdu yine Uruguaylı çıkardı... Başka bir topta Demba yine vurdu yine Muslera çıkardı... Son olarak Necip’in 18 içinde gol yapacağı topun önüne Semih yatarak, takımının gol yemesini önledi.Melo’yu zaman zaman övüyoruz. Zaman zaman da hakikaten bu futbolcunun sorunlu olduğunu, her an takımını yakabileceğini de söylemeliyiz. Maç Galatasaray açısından iyi giderken Beşiktaş’ı hırslandıran, tribünleri alevlendiren hep Felipe Melo oldu. Selçuk sakat sakat oynadı, çok top kaybı yaptı. Hamit ilk yarı takımın en iyisiydi. Ama 2. yarı o da yorulunca Galatasaray’ın orta sahası oyundan düştü ve Beşiktaş çok pozisyon buldu.Sneijder çok büyük yıldız. 50 metrelik adrese teslim pas atabiliyor. Ve topa vuruş tekniği ise apayrı... Bu bir sanat, bir beceri. Attığı golü seyredin. Bu büyük yıldız Galatasaray’a çok büyük katkı sağlıyor. Yasin de her hafta kendini geliştiriyor. Çok iyi niyetli ve efendi futbolcu. Son sözüm de maçın hakemi Hüseyin Göçek’e... MHK, Federasyon, hakemler kendilerini geliştirsin diye çok büyük yatırım yapıyor. Göçek dün geceki derbinin yükünü kaldıramadı, silik kaldı. Kart göstereceği yerde es geçti. Galatasaray’ın Umutla kazanması gereken penaltıyı vermedi. O kadar çok düdük çalıp maçı kesti ki, sahanın en kötüsü Göçek’ti diyebilirim.(Milliyet)
4. yıldıza yaklaşan G.Saray’dan önce, taraftarları kutlayalım. Günlerdir hazırlandıkları koreografiyi kusursuz sergilediler.G.SARAY beklendiği gibi maça baskıyla başladı. Yasin’in bireysel çabasıyla, Beşiktaş savunmasının tel tel dökülmesiyle golü buldular. Ancak ne olduysa golden sonra oldu. G.Saray oyunun kontrolünü rakibine bıraktı. Topa sahip olan, pas yapan Beşiktaş yüklendikçe yüklendi. Ancak bu tür maçlarda kaderinizi detaylar belirliyor. Derbiyi G.Saray’ın oyunu değil, kalitesi kazandı. İstatistiklere bakıyoruz; Beşiktaş rakibinden daha iyi ama skor tam tersini gösteriyor.HAMZA Hoca “bitti” denilen takımı ayağa kaldırdı ve sezonu belki de çifte kupayla tamamlayacak. Hoca, ligimizde son zamanların en önemli başarısına imza atmak üzere.İLK SIRA HAMİT’İNDİĞER tarafta ise Biliç! Bu sezon derbi puanı alamadan tarihe geçti. Gelecekte ona yeni takımında başarı dilemekten başka sözümüz olamaz.DERBİDE skoru belirleyen Yasin ve Sneijder kadar, iyi futbollarıyla öne çıkan isimler vardı. G.Saray’da Hamit’i 1. sıraya yazarım. Beşiktaş’ta Atınç, Kerim ve Oğuzhan, ‘Dün akşama kadar nerelerdeydiniz?’ dedirtti.HÜSEYİN Göçek bence kötüydü. Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus ile diğer isimler arasında bu kadar fark olması MHK için çok büyük sorun.(Vatan)
MAÇ 5 bölümden oluştu. O beş bölümün en az 2.5’unda da Beşiktaş üstündü. İlk 15’te G.Saray baskıyla başladı. Yasin’in ürettiği gol sonrası Aslan, oyunu rakibine verdi. Beşiktaş, 15-35 arasını teslim aldı. Top göstermedi G.Saray’a! (Ba’nın direkten dönen topu da vardı) İlk yarının son 10 dakikası dengede gitti. Orta sahaların rahat geçildiği değil, çeyrek saat dilimlerinde rakip oynasın diye ikram edildiği bir 45 dakika izledik.2. yarıya Serdar/Oğuzhan değişikliğiyle başlayan Beşiktaş, 15-30 arasında yaptığı gibi G.Saray’ı yine abandone etti. Bu kez ilk yarıda bulamadığı pozisyonları da buluyordu. Bilhassa rakibin Tellesli sol tarafını Kerim ile otobana çevirdi. Melo, yine defans dengesini yerle yeksan etti. Bir iki pozisyon dışında defans yerleşmelerini hep bozdu!İMDAT ÇEKİCİ MUSLERABEŞİKTAŞ ise 46-70 arası bir takımın 90 dakikada iyi oynayabileceği kadar iyiydi. Bunda Selçuk, Hamit ve Wesley gibi baskı esnasında topu alacak, al-ver’i güçlü, ekibin nefes almasını sağlayacak oyuncuların etkisizliği de söz konusuydu. Ancak ‘imdat çekici’ Muslera sahnedeydi. En sıcak dakikalar olan 57 ve 58’de öyle iki kurtarış yaptı ki.70’TEN sonra nefes alan G.Saray, oyunu dengeledi. Bunda sahanın iyilerinden Tolgay’ın oyundan alınmasının da büyük etkisi vardı. Baskıdan kurtulan G.Saray girdiği bir-iki pozisyon sonrası büyük kalitesi Sneijder’in harika golüyle maçı bitirdi.MAÇIN iyisi kuşkusuz Beşiktaş’tı. Oyun, Beşiktaş’ın maç G.Saray’ındı. Oyuna puan verilse maçı Kartal almıştı! Ancak hiçbir derbide gol atamazsan nasıl puan alacaksın? Atanı ve tutanıyla Aslan şampiyonluğa koşuyor. Taraftar dün resmen şampiyonluğu kutlayamadı ama finişe çok çok yakın. Küçük bir tahmin yapayım! G.Saray, bu akşam şampiyonluğunu resmen ilan eder! Şimdiden emeği geçenlerin eline sağlık, kutlu olsun.(Vatan)
Beşiktaş 7 puan kaybettiği Gaziantep (1-1), Akhisar (1-1) ve Konya (0-1) maçlarından birini bile kazansaydı, TT Arena'da Galatasaray'ın karşısına matematiksel olarak şampiyonluk şansını yitirmeden çıkacaktı ama olmadı, yorgun ve göçebe Kartal'ın kanatları 10 günde oynanan 3 zorlu karşılaşmayı kaldıramadı. Galatasaray ise Beşiktaş gibi Fenerbahçe'nin de tökezlediği ligin finalinde 5'te 5 yaptı, derbiye 4. yıldızı cebine koymak için çıktı...Derbi hem ismine ve hem de tribünlerdeki atmosfere yakışır biçimde başladı. Üzerinde kazanma baskısı olmayan Beşiktaş sert ataklarla kolay lokma olmayacağının sinyallerin verirken, Demba Ba, Sosa ve Atiba'nın çabaları dikkat çekiciydi. Ancak ligde ikinci yarının tartışmasız en iyisi olan Yasin'in gol perdesini açması fazla uzun sürmedi. Yasin hem topu taşırken hem takip ederken hem de gol vuruşunu yaparken yeteneklerini bir kez daha gözler önüne serdi...Demba Ba'nın direkte patlayan kafası mı? Beşiktaşlılardan çok Fenerbahçelileri ayağa kaldırdı. Hakem Hüseyin Göçek'in, Demba Ba'ya gösterdiği sarı kart ise meslektaşlarının haftalardır Melo'ya çıkarmadığı kartların yanında çok komik kaçtı!Beşiktaş dakikalar ilerledikçe oyuna tutunurken, Galatasaray'ın uyguladığı baskının dozu azaldı. Necip, Atiba ve Tolgay'ın; Selçuk, Melo ve Sneijder'e yaptıkları pres, sarı-kırmızılı takımın hızını kesen en önemli faktör olarak göze çarptı. Ancak Burak ve Yasin'in orta sahaya verdikleri destek sayesinde Galatasaray ilk yarıda oyunun kontrolünü genelde elinde tuttu...*****Slaven Bilic'in ilk yarı sonunda Serdar'ın yerine Oğuzhan'ı sahaya sürerek, Atiba'yı sağ beke çekmesi hiç de beklenen bir hamle değildi. Benim gibi, Hırvat hocanın, Pektemek veya Tosun'u, Demba Ba'nın yanına monte etmesini bekleyenler ters köşe oldu. Bilic ilk yarıda sol kanatta etkisiz kalan Kerim'i de sağ kanada yolladı...Selçuk ikinci yarının başında tıpkı Demba Ba gibi düdükten sonra tamamen protesto amaçlı topu ileriye doğru vurdu fakat Hüseyin Göçek kart çıkarmadı. Akıl alır gibi değil ama Göçek çifte standart nedir, nasıl pervasızca uygulanır, hak nasıl yenir belgeli, görüntülü kanıtladı. Melo'ya çıkardığı sarı kartta istemeden yedeğini de gösterdi. Kartlardan biri sanırım Demba Ba'yı gol vuruşu yapmak üzereyken indirdiği pozisyon içindi...Onur mücadelesi yapan Beşiktaş ikinci yarıda bütün riskleri aldı, var gücüyle saldırdı. Ancak siyah-beyazlılar, sürekli mükemmel kaleci Muslera'ya takıldı. Bilic'in, Demba Ba sakat sakat oynamasına rağmen Pektemek veya Tosun'u 75'e kadar oyuna almaması ciddi bir teknik adam hatası olarak kayıtlara geçti. 2-0'dan sonra Tosun'u sahaya sürmesi ise şaka gibiydi. İsmail Kartal'ın, Meireles-Hasan Ali değişikliğini bile gölgede bıraktı!Zor maçların, finallerin adamı Wesley Sneijder'in attığı gol ise tam bir ustalık eseriydi. Hollandalı 2,5 yıldır olduğu gibi en zor anda sahneye çıktı, şapka çıkarılacak bir gol attı, 4. yıldızı resmen olmasa da formaya astı...(Milliyet)