04.09.2012 - 13:01 | Son Güncellenme:
Emre’nin gideceği 4 ay önceden belliydi. Eldeki orta sahaların hiçbirinin oyunun iki yönünü eşit ağırlıklı oynamak, dinamizm-direnç dengesinde enerji katalizörü olmak bağlamında Emre’nin yerini dolduramayacağı daha da belliydi. Tüm bunları bir araya getirince Raul Meireles geç kalınmış bir doğru transfer. 29 yaşındaki Portekizli orta saha, Appiah-Emre arası dönemde de Fenerbahçe orta sahasının zorluk seviyesi yüksek maçlarda en büyük eksiği olan “Alex hariç ileriye top taşırken zorlanma yarası”na pansuman olabilecek potansiyelde.GÜMÜŞ JENERASYONDANİlk olarak 2000’de düzenlenen 16 yaş altı Avrupa Şampiyonası’nda dikkatleri üzerine çeken Meireles, Portekiz finalde Quaresma’nın golleriyle şampiyon olurken o dönemde geçer akçe olmaya başlayan 3’lü orta sahanın her yerinde oynayabilmesiyle göz doldurdu. Figo dönemi Altın Jenerasyon sonrasında Portekiz futbolunun Gümüş Jenerasyonu’nun kilit oyuncularından olmayı başardı.ORTA 3’LÜNÜN HER YERİNDE OYNARBoavista’dan Mourinho sonrası ilk sezonunu yaşayan Porto’ya geldiğinde solbekte de görev aldı. Meireles, Portekiz Milli Takımı’nda da önce hücuma dönük orta saha sonra da Bento döneminde daha defansif merkez orta saha oynayarak taktik esnekliğini bir kez daha kanıtladı.KADER GOLLERİNİN İSMİMilli takımda ilk golünü Euro 2008’de Türkiye’ye atan Portekizli dinamo, 2010 Dünya Kupası eleme maçlarının tamamında forma giyerken Bosna’ya attığı golle Portekiz’in final bileti almasında da kilit rol oynamıştı. 2008’den beri Portekiz kadrosunun banko isimlerinden olan dinamik orta saha 2010 Dünya Kupası’nda 4 maçın tamamında oynayıp 42 kilometre koşan çift yönlü orta saha saatte 26 km’lik hızıyla da dikkat çekti. Kupa sonrasında Barcelona’ya giden Mascherano’nun yerini doldurmak için Liverpool’a transfer edilen Meireles ilk sezonunda taraftarların verdiği oylarla Yılın Futbolcusu seçildi. Premier Lig’de aynı ödülü kazanan bir önceki Portekizli oyuncu Cristiano Ronaldo.BÜYÜK MAÇLARIN YILDIZIO sezon çok kötü bir dönem yaşayan Liverpool’da Roy Hodgson, Meireles’i daha çok kanatlarda kullanınca ilk zamanlarda bocalayan Portekizli, Dalglish’in göreve gelmesiyle adeta coştu. Maç başına %73 isabetli pas ortalamasıyla oynayan ve toplam 58 gol tehlikesi yaratan oyuncu önce Everton derbisi sonrasında da Chelsea ile oynanan kader maçında kritik gollere imza atarken üst üste 6 Premier Lig maçında 5 gol kaydetti. Meireles’in gol patlamasından önce ateş hattında olan Liverpool son haftalarda Şampiyonlar Ligi’ne katılma kontenjanını bile zorlarken Portekizli geçirdiği şanssız sakatlık nedeniyle formunu sürdüremedi.2 SEZONDA 2 BÜYÜK TAKIM2011-12 sezonunda orta sahaya birçok transfer yapan Liverpool’da bir anda kendisini yedek kulübesinde bulan Meireles, takımdan ayrılacağını açıklayınca sezon sonunda Şampiyonlar Ligi’ni kazanacak olan Chelsea onu transfer etti. Chelsea’de Porto ve Liverpool’daki kadar şans bulamasa da oynadığı dakikalarda önemli katkılar yapan oyuncu çifte kupalı sezonda 6 gol, 6 asiste imza attı.DÖVMELİ AİLE BABASIMeireles’inkiler gibi dövmeler ülkemizde halen garip karşılansa da Avrupa’nın üst düzey takımlarında dövmesi olmayan futbolcu sayısı dövmesi olandan az! Saç stilleri de dövmesi kadar ilgi çekici olan Meireles, dış görünüşüyle ideal aile babası Alex’ten çok vatandaşları Cristiano Ronaldo ve Quaresma’yı anımsatsa da daha çok Alex tadında bir aile babası. Vücudundaki Çin dragonları dışındaki yazılı dövmelerin çoğunda eşi Ivon ve kızı Lara’nın isimleri yer alıyor. Diğer dövme delisi futbolcular Agger ve Skrtel gibi heavy metal’dense daha çok The Beatles dinliyor.KESİNLİKLE GEREKLİ BİR TRANSFERÖzel hayatı bir yana saha içinde çalışkanlığı, taktik esnekliği, dinamizmi, enerji katalizörlüğüyle Fenerbahçe’nin sezon başından beri eksikliğini çektiği profilde bir çift yönlü orta saha olan Meireles, Alex kadar teknik deha olmasa da Alex’e göre Emre kadar çalışkan. Aykut Kocaman’ın yıllardır Alex’i bir türlü dönüştüremediği oyuncu profiline yakın. Selçuk’a göre ise Alex kadar teknik kalıyor. Kesinlikle Alex’in alternatifi değil ama Alex’le beraber oynatıldığı zamanlarda Alex’in performansını da arttıracak bir isim. Yabancı kontenjanında Christian’ı kesmesi muhtemel!
Meireles'in Porto ve Liverpool performansları oldukça etkileyici. Ada'da Profesyonel Futbolcular Birliği Taraftar Ödülü'nü 2011 yılında kazanmasının anlattığı ise çok daha büyük.2001’den bu yana bu ödülü alan en gole uzak oyuncu o. Lampard, Gerrard, Henry ve Rooney gibi oyuncuların egemenliğinde olan bu ödülü ondan sonra geçen sene alan oyuncu Van Persie. 5 gol 5 asistle oynadığı bir sezonda bu ödülü alışı oyuna kendini veriş şekliyle alakalı. O bir savaşçı. Yani orta sahadaki Kuyt da denebilir. Liverpool taraftarının onu çok sevdiği Chelsea’ye giderken gösterdikleri tepkiyle de ölçülebilir. O da affetmeyecekleri oyunculardan biri. Chelsea hikayesine gelince. Eğer Villas Boas, Chelsea’de istediğini yapabilse muhtemelen bugün onu almak imkansız olurdu. Di Matteo, onu geçen sene ligde ve Şampiyonlar Ligi’nde kullandı. Ama bu sene yer bulamayabileceği için ayrılıyor. Geçen yıl özellikle Barcelona yarı finallerinde çok iyi oyunlar çıkardığını takip edenler hatırlayacaktır. Finali Cüneyt Çakır’dan bir son dakika sarı kartı görerek kaçırmıştı. Meireles yüzde 40 ofans, yüzde 60 defans orta sahalarından. İki yönlü ama savaşçılığı daha ön planda. Açık söylemek gerekirse son Avrupa Şampiyonası öncesinde Moutinho ve Veloso’yla oluşturdukları orta sahanın hücuma destek vermek konusunda eksik kalacaklarını düşünüyordum. Ama bu yapı beni yanılttı. İşlerini iyi yaptılar. Meireles kendi mevki ve rolünde bu seviyede bulunabilecek iyi oyunculardan. Fenerbahçe’nin orta sahası için uygun olup olmadığına gelince. Açık söylemek gerekirse bu orta sahaya giremeyecek bir oyuncu yok Premier League’de. Hele de bu cv’yle. Fenerbahçe bu bölgede çok eksik. Net katkı yapacaktır. Öte yandan tüm sorunları çözer mi? Hâlâ yaratıcı, driplingli, gole ve asiste yakın oyuncu eksikliği devam ediyor. Portekizli, Melo’vari bir kariyer rekoruna imza atsa bile. Eğer başka bir transfer olmayacaksa Alex ve Baroni’ye mecbur Kocaman...
Fenerbahçe'nin kadro planlamasının yanlış olduğunu lig başlamadan önce yazmıştım. Türkiye’de teknik direktörler 4-2-3-1’i yanlış yorumluyor. Dörtlü savunmanın hemen önündeki 2 oyuncuyu da defansif orta saha olarak seçiyorlar. Halbuki dünya futbolunda bunu uygulayan takımlara baktığımız zaman bir oyun kurucu bir de koşucu, çok yönlü 2 oyuncu tiplemesi kullanılıyor. Hücuma katılmayan Selçuk Şahin ve Mehmet Topal’ın oyun kurucu özellikleri de sınırlı. Onlar rakibi karşılayan güçlü defansif orta saha oyuncuları.SİSTEM DEĞİŞMELİMEIRELES orta sahanın her bölgesinde oynayabilen, temposu çok yüksek bir futbolcu. Her şeyi yeterince yapıyor ama hiçbir şeyi çok fazla yapmıyor. Sanıldığı kadar ofansif bir futbolcu değil. Desteğe gidip en fazla şut atar. Ancak üst düzey diye adlandığımız takımlarda istikrarlı şekilde oynuyor olması lig standartlarımızın üstünde olduğu gerçeğini de ortaya koyuyor.Ağırlıklı olarak defansif bir orta saha oyuncusu olduğunu söyleyebiliriz. 4-2-3-1’in 2’lisinden biri olarak oynayacaktır. 3’lünün ortasında Alex’in pozisyonunda verimli olamaz. Selçuk ve Mehmet Topal’dan hücum anlamında daha iyi ama bence temposu daha yüksek olmasına rağmen daha ofansif değil. İyi bir orta saha oyuncusu, birçok siteme uyan bir futbolcu ancak 4-2-3-1 sistemi değişmeyecekse faydası az olur. Eğer amaç Emre’nin açığını kapatmaksa Meireles, benzer tipte bir oyuncu. Ancak Alex‘i kesip onun yerine oynatılacaksa bu işi yapamaz.Fenerbahçe'de Şampiyonlar Ligi’nden elenip üstüne 50 milyon TL maliyetli bir oyuncuyu getirmenin zamanlaması yanlış oldu. Planlama böyle yapılmaz. Bir oyuncunuz sakatlanır, planlarınız alt üst olur o zaman anlarım. Aykut Kocaman kadro planlaması yaparken Alex’i, Emre’nin gidişini, kendi oyun sistemini, alternatif oyuncuları, Şampiyonlar Ligi ön elemesini hiç planlayamamış. Devler Ligi’nden eleniş eksi 15 milyon Euro, panik halde transfer edilen Raul Meireles’in gelişi de eksi 15 milyon Euro. Yani toplam 30 milyon Euro’luk planlama hatasından doğan bir fatura var.
Şampiyonlar Ligi’nden şanssız bir şekilde elenen, Krasic ve Kuyt gibi isimlerin transferiyle birlikte, bireysel yeteneklerin ön planda olmadığı, hem takım oyunu, hem de hücum mantalitesinin hakim olduğu bir oyun düzenine geçmeye çalışan Fenerbahçe’de orta sahaya son derece yetenekli ve etkili dünya çapında bir isim geldi: JOSE MEİRELES.Aykut Kocaman’ın son 2 lig maçında F.Bahçe’yi büründürmeye çalıştırdığı yeni sistem, her ne kadar Alex sorunlarına ve skorlara bakıldığında sancılı bir döneme denk gelmiş gibi gözükse de sabır gösterilmesi gereken bir dönem olduğu aşikar. Çünkü, özellikle Alex’siz oynanan Gaziantepspor maçının büyük bölümü bizlere gösterdi ki, hem 4-4-2 düzenini ileri uçta Kuyt ve Sow’un yer almasıyla; hem de Krasic ve Kuyt’ın kanatlarda yer alıp ortada Sow’un olabileceği ve uygulanabilirlik yüzdesi oldukça yüksek 4-3-3 düzeninde F.Bahçe’nin adından söz ettirecek ve çok gol bulabileceği bir kurguyu oynayabileceği mesajını vermesi fenerbahçe’nin ileriki günleri adına olumlu sonuçlar olarak sahaya yansıdı. Pek çok varyasyonu, oyuncu çeşitliliği sayesinde saha içinde rakibe ve skora göre değiştirebilecek bir yapıda olabilmek, herhalde her kulübün en güzel hayallerinden birisidir.Tabii ki, “Alex’siz bir oyun düzeni olmalı” şeklinde bir tezi savunmak gibi futbolun doğasına ve Alex’in Fenerbahçe’ye bunca yıldır kattıklarına ihanet edecek bir karşı düzeni savunarak bunları yorumladığımız düşünülmesin. Ancak, hem yeri geldiğinde Alex’li oynayabilen ve onun müthiş yeteneğinden faydalanabilen, hem de herhangi bir sebeple Alex oynamadığında ona göbek bağıyla bağlı olmayan yeni bir Fenerbahçe oyun mantalitesine geçişi normal karşılamak gerekir.İşte bu yeni yapılanmanın tam da göbeğine gelen ve yukarıda belirttiğimiz hayallere ulaşmada kritik bir öneme sahip son dakika transferi Meireles, transferin son gününde Fenerbahçe’ye geldi.İşin özünde de Mehmet Topal-Selçuk Şahin-Mehmet Topuz üçlüsünün hem defansif, hem de hücuma ve oyun kurmaya yönelik verimliliği Meireles gibi bir maestro eşliğinde daha iyi bir şekillenecek.Fenerbahçe’deki sıkıntılara çare olması beklenen Portekizli’nin futbol hikayesi ve karnesi ise önemli başarılarla dolu.Adı : Raul Jose Trindade MeirelesUyruğu:PortekizDoğum Tarihi:17/03/1983Boy:179 cmKilo: 65.0 kgÖnceki Kulüpleri:Chelsea, Liverpool, Porto, BoavistaMevki: Hücuma yönelik orta saha oyuncusu17 Mart 1983’te Aves şehrindee doğan Portekizli oyuncu, 2001 yılında Boavista'da futbola başladı.Aynı yıl Liga de Honra takımlarından Desportivo das Aves'e kiralandı ve 2 sezon mücadele etti. 2003 yılından itibaren ise Boavista formasıyla Primeira Liga'da forma giymeye başladı. Boavista’da müthiş bir sezon geçirdi ve başarılı performansıyla da Porto’ya transfer oldu.7 Temmuz 2004 tarihinde Porto ile 5 yıllık sözleşme imzaladı. 2004-2010 yılları arasında 138 lig maçına çıkan Raul Meireles 15 gol attı. Gollerinin yanı sıra 21 asistiyle ve sergilediği futbolla da ön plana çıkan yıldız oyuncu 2005-2006, 2006-2007, 2007-2008 ve 2008-2009 sezonlarında Porto ile lig şampiyonlukları,2006, 2009 ve 2010 yıllarında da Portekiz Kupası ve Portekiz Süper Kupası’nı da kazanan yıldız futbolcu, Porto’nun harika sezon geçirdiği ve 3 kupa aldığı sezonda ise formunun zirvesindeydi.Chelsea karşısında da grup elemesinde gol buldu.Porto’nun yeni teknik direktörü Villas Boas, 2008 ve 2009’daki şampiyonlukların ardından yıldız oyuncunun Liverpool’a satılmasına onay verdi ve 2010 yılının ağustos ayında İngiltere Premier Lig ekiplerinden Liverpool’a transfer oldu. 6 yıl boyunca Porto formasını giyen oyuncunun yolu Anfield Road’a doğru yöneliyordu.Meireles, Felipe Scolari’nin teknik direktörlüğünde Portekiz Milli Takımı’nda EURO 2008’de forma şansı buldu ve ilk golünü de o zaman attı. 2010 Dünya Kupası elemelerinde tüm maçlarda da görev aldı. Liverpool’a transferinde bu performans önemli rol oynadı.2010 yılında 10.7 milyon Pound’luk ücretle Liverpool’a gelen oyuncu Roy Hodgson tarafından orta sahada ama defansa dönük oynatılması nedeniyle yerini pek sevmedi. 2010 yılında Liverpool’daki ilk sezonunda "Premier League'de Taraftarlarca Yılın Futbolcusu" ödülünü kazandı.Hodgson’un ayrılmasının ardından Kenny Dalglish ile kendini buldu ve en önemli fırsatı da Gerrard’ın yokluğundan faydalanarak yakaladı. Aslında en iyi performansını ise Gerrard tekrar sahaya dönünce yakaladı desek yanlış olmaz. Çünkü Meireles, Gerrrard’ın dönüşüyle orta sahada serbest oynamaya başladı ve bu sayede de forvet arkasında hücuma dönük yer alarak en sevdiği yerde top koşturmaya başladı.Torres’in formunun zirvesinde olduğu dönemlerde birlikte çok iyi maçlar çıkarttılar. Daha da önemlisi asistleriyle dikkat çekti. Hatta geldiği dönemde 6 maçta attığı 5 golle birden bire dikkatleri üzerine çekti. Bu performans da aslında Stamford Bridge yolunu açacak olan yeni bir kapıydı. 28 yaşındaki oyuncu, Chelsea’ye gelmeden önceki sezon Liverpool’da 44 kez forma giymişti.Chelsea’ye gelişindeki önemli etken ise Michael Essien’in sakatlanması oldu çünkü Chelsea’nin arayışları ile ismi gündeme geldi. 31 Ağustos 2011’de 12 milyon pound karşılığında 4 yıllığına atılan imza ile Chelsea’ye transfer gerçekleşti. Tabii onun adına daha hoş olanı ise Porto’da beraber oldukları hocası Andres Villas Boas ile tekrar beraber olmaları idi.Chelsea’deki ilk dönemlerinde ilk onbirde çok şans buldu ve özellikle isabetli pasları ve hücumda oyunu yönlendiren girişimleri ile dikkat çekti. İlk olarak da 10 Eylül’de Daniel Sturridge’ın golündeki etkili pasıyla Chelsea’ye merhaba demişti.Portekizli milli oyuncu Ekim ortalarında Chelsea’nin Şampiyonlar Ligi’ndeki 5-0’lık Genk galibiyetiyle açılışı yapmış olup, gerek Andres Villas Boas, gerek Roberto Di Matteo döneminde Aralık’tan Şubat ortalarına kadar 50’nin üzerinde maçta görev almıştı. Manchester City maçında beraberliği getiren golü atmış, FA Cup’ta da 2 golle takımın turu geçmesinde önemli rol üstlenmişti.Villas Boas’ın gidişi, otomatik olarak Meireles’i de etkiledi çünkü Roberto di Matteo, Portekizli oyuncuyu 4-2-3-1 düzeninde defansa yönelik oynatmak istedi. Ancak bu Meireles’in ne sevdiği, ne de performans gösterebileceği bir mevki idi.Mikel ve Lampard’ın formu, ardından Juan Mata’nın yükselen grafiği Meireles için forma şansını zorlaştırdı.Onun için en üzücü anlardan birisi ise geçen sezon Şampiyonlar Ligi’nde Barcelona ile oynanan yarı final maçında sarı kart görüp, finalde oynama şansını kaybetmesiydi.Portekiz milli takımında da EURO 2012’de yer alan oyuncu toplamda 62 kez milli formayı giydi ve 8 gol attı.