07.01.2021 - 14:26 | Son Güncellenme:
'İnşallah bu yeni yıl hepimiz için çok güzel şeyler getirir. Öncelik sağlık. Yeni yılda herkes kendine hedefler koydu. Ben de tabi ki hedefler koydum. Yeni yılda her şeyden önce sağlıklı olmayı hedefliyorum. Her hafta, bazen haftada 2 kere Covid-19 testi oluyoruz. Takım arkadaşlarımız Kovid-19 oldu. Hiç semptom olmadan Kovid-19 olan arkadaşlarımız da var. Bizi gerçekten çok geriyor bu durum.'
Aslında uzun süredir bu konu hakkında konuşmak istiyordum. Doğru bir platform bulamadığım için bu konu hakkında konuşmadım. Size de güvendiğim, yakın bulduğum için bir açıklık getirmek istiyorum. Milli aradan sonra Fenerbahçe maçı vardı. Tek hedefim bütün maçlarda oynamak istiyordum. Devamlılık istiyordum. Ben de yetişeyim diye çok risk aldım. Maalesef o hafta yetişmedi.
Yetişmeyince de ertesi hafta Kasımpaşa maçı vardı. Bazı eleştirilerde bulundular, sosyal medyada. Yakın arkadaşlarım söylemlerde bulundu. Talihsiz birkaç yorum da gördüm. Ağırıma gitti. Beni biraz tanıyan, bilen insanlar benim böyle bir şey yapmayacağımı kesinlikle bilir. Benim maçtan, rakipten kaçmayacağımı bilir. Böyle şeyleri görünce de hırs yaptım.
Hırsıma yenildim. Bir sonraki maç, bir an önce takıma dönmek istedim. Gerçekten sağlık ekibimizin karşı olduğu durumdu. Söyleyenlere yakıştıramadım. Böyle terbiyesizce bir yaklaşıma maruz kalmam da ağır geldi açıkçası. Biraz duygusal davrandım.
Tekrar söylüyorum, sağlık ekibimizin onayı olmadan idmana çıktım. Kendim inisiyatif alarak. Maalesef o idmanda da, birinci derece olan yırtığımı bir daha yırttım. Ve süreç uzadı. Yaklaşık 5-6 maç kaçırdım. Bu tamamen oynamak istediğim, takımıma yardım etmek istediğim, bireysel düşünmediğim için olan bir sakatlık. Bazı oyuncular vardır, en küçük ağrısında oynamaz. İyi ki de ben öyle bir oyuncu değilim. Ben futbolu seviyorum. Futbol oynamayı da seviyorum. Futboldan uzak kaldığım her an benim için çok zor oluyor. Hayatım futbol benim. Beni buralara getiren, bugün sahip olduğum her şey futbol sayesinde oldu. Ondan sonra döndüm.
Maalesef ki tam zorlu virajın içine girdik. Hafta içi, hafta sonu maçlarımız olduğu için idman yapamıyorduk. Zaten idman eksikliğim vardı. Sonra birden maç oynamaya başladım. Hafta içi, hafta sonu tekrar hafta içi oynadım. Bu sefer de uzun bir sakatlık döneminden sonra tekrar bu yoğun tempoya girince, beni yine 10 gün geriye attı. Ama çok şükür artık idmanlara çıkıyorum. Tüm ağrılarım, sızılarım gitti. Çok üzüldüm. Bu süreç mental olarak çok ağır geldi. Bir ara zaten bütün sosyal medya hesaplarımı da kapattım. Kendime, sakatlığıma odaklanmak istiyordum. O yüzden 2020 beni çok ciddi yordu. İnşallah 2021'de sahalara dönebilirim.
Yazılan, çizilene üzülmüyorum. Eleştiriye her zaman açığım. Beni kötü bulabilirler, iyi bulabilirler. Bazıları böyle düşünür, bazıları öyle düşünür. Saygı çerçevesi içerisinde olduğu sürece eleştiri, saygı duyarım. Futbolla alakalı olduğu sürece. Çirkin söylemler olduğu zaman; şöyle bir durum var. Sen profesyonel bir sporcusun, örnek bir kişi olman gerekiyor. Genç futbolculara, örnek olman gerekiyor. Bazen öyle mesajlar geliyor ki cevap versen olay olacak, cevap vermediğin zaman da kendine yediremiyorsun. O kadar kötü bir durum ki bazen sokakta bile böyle şeylere maruz kalabiliyoruz. Adama bir şey desen; hemen girecek telefonuna cevap verdi diyecek. Bu spor dünyasında böyle. Kötü bir durum. Yapabileceğimiz bir şey yok. Şöyle bir durum; benim telefonum var, 1 GB internetim var.
İstediğim kadar, istediğim kişiye hakaret edebilirim. Böyle hakaret eden insanı, normal vatandaşlık hakkımı kullanıp şikayet etsem sizce kim suçlu olur? Ben suçlu olurum. Derler ki "sen profesyonelsin, eleştiriye açık olman lazım". Kötü de eleştirebilirsin ama saygısızlık yapmasınlar. Herkes için diyorum bunu. A, B, C takımı değil. Biz kazandığımız zaman; rakip takımın taraftarları yazıyor bize. Kendi taraftarımızla alakası yok. Genel olarak misal veriyorum. Yarın Trabzonspor'la oynayacak takım. Orada galip gelsen, bir gol sevinci yapsan... Maçtan sonra neler neler. Genel bir sorun var. Komik bulduğum bir şey var. Bazıları sahte hesaptan yazıyor. Bazıları da kendi hesaplarından yazıyor ve küfür içerikli şeyler yazıyorlar. Ben unutmuyorum. Hepsini görüyorum, hepsini okuyorum.
Bir, iki kez başıma geldi. Adam bana küfür ediyor. Aradan 1-2 ay geçiyor. Beni sokakta görüyor. Benim unuttuğumu sanıyor. "Abi fotoğraf çekinelim mi? Forma verebilir misin?" bunlar da var. Bunları da yaşadık. İnşallah insanlar bizim yaşadıklarımızı kendileri yaşamaz çünkü altından kalkamazlar. Bizim ülkemizde herkes futbolu biliyor, herkes siyaseti biliyor maalesef.
Bunun takımla ya da camiayla alakası yok. Ben mesela sıkı bir NBA takipçisiyim. Mesela geçenlerde Love, takım arkadaşının mental yorgunluğundan bahsetti. Bence kesinlikle futbolun içinde de vardır. Biz de "bu adam futbolcu, mekanik" gözüyle bakılıyor. Belki ben adamın şevkini kırıyorum. Düşünmek lazım. Bu adam sana lazım.
Gerçekten eskiden sadece futbola odaklanıyorduk. Sadece özel hayatımız ve futbol vardı. Bizim işimiz sabah 9, akşam 5 değil. Öyle olsa, yarın yapacağını yarın düşünürsün. Biz sabah futbolla kalkıyoruz, akşam futbolla yatıyoruz. Bunun üstüne pandemi girdi. Hiç semptomu olmayan arkadaşlarımız birden 10 gün futboldan uzak kalıyor. Şu anda takımı da, futbolcuyu da eleştirmek çok zor. Eskiden maskeli görseydik, "hastalıklı galiba" derdik. Şimdi maskesiz görünce "aman uzak duralım" diyoruz. Gerçekten zor durum. Eleştirmek çok zor. Takım performansını eleştirmek çok zor. Çok saçma sapan bir sürecin içerisindeyiz, performans göstermesi çok zor bir süreçteyiz.
Bu yüzden sakatlıklar oluyor. Geçen sene sezon başı yaşadık. Devre arası yaşadık, sonra 2-3 ay hiç futbol oynamadık. Sonra bir daha hazırlandık. Sezon bitti, 2 hafta ara verdik. Sonra tekrar sezon başı yaptık. Alışık değiliz bu işe. Normalde biz 10 ay sezondur. 10 ayın 1 ayı tatil. 11 aya tamamlar. 1 ayda da yeni sezona başlarsın. Hazırlık kampı geçirdik, dinlenmedi vücut. Sakatlıklar arttı. Hafta içi, hafta sonu maçları, Türkiye Kupası, Avrupa maçları... Futbolcuların sakat olması gayet doğal. Bana her gün maç verseniz, şu an oynarım. Daraldım artık. Allah'a şükürler olsun hiç uzun sakatlığım olmadı. Allah göstermesin, bu dönemde bir de Covid olursam, selamı okurlar.
Çoğundan haberim yoktu. Takip etmiyordum. Transfer söylentileri; her zaman, her futbolcuya oluyor. Performans gösteren futbolcuya oluyor. Bu sezon sonu sözleşmem bitiyor. Şunu söylemek istiyorum benim için Mehmet Sepil, sayın başkanımız her şeyden farklıdır. Benimle Mehmet Başkan'ın arasındaki muhabbet her şeyden büyük. Ona kulak veririm. Profesyonel bir hayattayız. Anlaşırız, anlaşmayız ama kesinlikle sayın başkanıma öncelik verir, sayın başkanımı dinlerim. Çünkü bir çok yardımı dokundu. Hala dokunuyordur muhtemelen.
Çok zor bir süreçten geçtikten sonra beni Elazığspor'dan transfer edip, bana bir şans verdi. Bunu unutmayan bir insanım. Yapılan iyiliği unutmam. Yapılan kötülüğü kesinlikle unutmam. O yüzden başkanımın öncelik hakkı vardır. Benim de bir ailem var. Sonuç olarak onlar da mutlu olursa, öncelik hakkı her zaman Göztepe'nindir. Olur da farklı bir yola girersek, anlaşamazsak hayırlısı neyse onu dilerim. Artık tek benlik bir karar değil. Eşim var, çocuklarım var. Onların mutlu olması her şeyden önce, her şeyden önemli.
Bana hiçbir şekilde, hiçbir resmi teklif yapılmadı. Kulüp tarafından. Sayın Başkan, yakın zamanda benimle görüşeceğini söylemişti. Şu ana kadar benimle konuşan ya da menajerime ulaşan resmi bir teklif yok. Mehmet Sepil'le benim aramdaki muhabbet, futboldan daha büyük. Sakatlık döneminde, özel olarak arayıp motivasyon veren başkanıma saygım çok büyük. Her şeyden önce Mehmet Sepil derim. Bu nasip kısmet işleri. Hakkımızda hayırlısı neyse o olsun.
Dün Belçika'dan aradılar. Onlar da aynı soruyu sordular bana. Aynı şekilde yanıtlayayım. Daha genç olsam, daha fantastik hayaller verebilirdim. Yaş kemale erdikçe, daha realistik oluyorsun ve sadece mutlu olmak istiyorsun. Benim tek hedefim mutlu olmak. Ailemle birlikte mutlu olmak. Nerede, kiminle, nasıl, hangi takımla... Çok bir önemi yok artık benim için. İngilizler'in dediği gibi "Prime" dönemime giriyorum. Bedensel olarak da zihinsel olarak da kendimi çok iyi hissediyorum. O yüzden kariyerimin en verimli yıllarını, doğru bir seçimle geçirmek istiyorum. Martin Skrtel'e geçmiş olsun. Ligimizin en efendi futbolcularından biri. Saha dışında, saha içinde demeyeyim de... Saha içinde bazen agresif olabiliyor.
Tek bir isim söylemem burada yanlış olur. Ama benim yapmaya çalıştığım, bana yapılmayanı yapmak istiyorum. Benim hedefim gerçek abilik yapmak. Herkesin içinde değil de yalnızken ya da odaya çağırıp abilik yapmak benim hedefim. Herkesin içinde eleştirip, şevkini ve gururunu kırmak çok kolay. Sen istediğini söyle, genç futbolcu "o benim abim, ben ona bir şey diyemem" düşüncesinde zaten. Sen kendini bir şey zannediyorsun. Aslında o futbolcuyu kaybediyorsun sen. Ben daha çok teke tek görüşmeden yanayım. Bir nevi abilik yapmak istiyorum. Onların yaşında yaptığım hatalardan bahsediyorum. Bazıları anlıyor, dinliyor. Bazı kendi hatalar yapıyor ve yaşıyor bunları. Genç futbolcu olmak çok zor. Burada sadece futbolcuda sorun aramamak lazım. Bu kulübün sorumluluğudur. Ben gençlerin oynamasına seviniyorum. Kesinlikle yerli kaliteli futbolcunun ön plana çıkmasını isterim. Bizim gençlerimiz genel anlamda özgüvenden taviz vermiyor. Onlar da kendilerini görebiliyor. Ligin bu hali çok daha iyi. Bilinmedik kulüplerden, bilinmedik oyuncular getirdikten sonra göndermek için uğraşmaktansa genç oyuncularımızı kazanırız, onlarla devam ederiz.
Sergio Ramos takıntılıyım. Ne yapıyorsa adım adım izliyorum. Boyun egzersizleri, kalça egzersizleri ne yapıyorsa birebir aynısını yapıyorum. Instagram'da bir şey paylaştığında hemen bizim hocalara gönderiyorum. "Yarın bunu yapalım" diyorum. Dün okudum Instagram'da... 10 sene üst üste FIFA yılın 11'ine girmiş. Tarih yazmış adam yani. 2010'dan 2020'ye kadar FIFA yılın 11'inde bu adam. Sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. İnşallah Göztepe'ye gelir. Ben söyleyeyim bizim sosyal medyayı kullananlara, bir mesaj atsınlar. Artık yeni moda o.
Rakibinsem benden nefret edersin. Takım arkadaşımsan bana bayılırsan. Ben kazanmak için her şeyi yaparım. Seni mental olarak da yorarım, fiziki olarak da yorarım. Çenemle de yorarım. Her türlü yorarım. Çoğu zaman çenemle futbolcuları demoralize ediyorum. Gol pozisyonu kaçırıyor, "çok kötü futbolcusun" diyorum. Alınıyor. Kafayı bana takıyor. Kafayı bana takınca da benim işim kolaylaşıyor. Saha içinde her şey mübah. Senin takımındaysam Alpaslan her maç %100'ünü verir.
Açık söylemek gerekirse; nefret ettiğim iki isim var. Biri Adem Büyük. Nefret ediyorum ama aile dostumdur bu arada. Ailecek görüşürüz ve çok severim. Ona karşı oynamaktan nefret ediyorum. Ona dokunduğun an yerde. Yanından bir sıçrar, bir 1.50-1.60 boyu var. Benden yükseğe sıçrayabiliyor. Bir de Umut Bulut'a karşı oynamaktan nefret ediyorum. Çünkü rahat bırakmıyor. Umut Abi 1'de 90+3'e kadar peşinde. Sürekli arkanda bir nefes var. Umut Bulut arkanda peşinde koşuyor. Sinir bozucu bir olay. Adem Abi kaliteli bir futbolcu. Beklenmedik anda kafa, rövaşata, vole golü atar. Ona dokunduğun an faul. Umut Abi sürekli basar. İnanılmaz bir enerjisi var maşallah. Şimdi ikisi de aynı takımda, işin kötü tarafı da o.
Anneleri sosyal medya fenomeni olduğu için çocuklar herkesin gözünün önünde büyüyor. Çok şükür iyiler. Kafamız rahat. Kürşat'ım da doğdu. Kızlarımı hiç kimseye değişmem. Her şeyden önce gelirler. Çok enteresan bir duygu. Kız evladı her şeyden öte.
Allah razı olsun PUBG'yi bulandan. En azından 1-2 saat stres atabiliyoruz. Ama artık onu bıraktım Call Of Duty'e başladım. Oyuncu koltuğu da aldım. Dışarıya çıkamıyoruz. Bir yere gidiyorsun, sürekli ellerini yıkıyorsun. Buna rağmen bir tedirginlik var... En mantıklısını ben yaptım. Bütün sistemi odama kurdum. Bu sefer artık beni dışarı çıkaramıyorlar. Risk altına girmiyorum. Kafam rahat ediyor.
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!