Şansal Büyüka: "Tam bir skandal"

Sivasspor şampiyon adaylarından dört puan geride... Sivasspor, şampiyonluk yarışında olmasına rağmen bu salgın döneminde teknik direktör Rıza Çalımbay, “Önce sağlık, önce insan” diyerek ligin kalan maçlarının oynanmasına ısrarla karşı çıktı ve bazı çevrelerden çok ciddi destek buldu. Rıza Hoca’nın ısrarla “oynamayalım” demesi, futbolcularını acaba nasıl etkiledi? Takımı buralara getiren oyunculardan ikisi Mert Hakan ile Emre Kılınç’ın sürekli transfer gündeminde olmaları, bu iki oyuncunun motivasyonunu ve hedefini dağıttı mı? Bunlar soru işaretleri... Sivasspor ayrıca şampiyonluk mücadelesi veren dört takım arasında en dar kadroya sahip ekip... 5 oyuncu değişikliğini bile doya doya kullanacağı bir kulübesi yok. Sakatlık ihtimalinin çok yüksek olduğu şu son 8 haftada bu dar kadro Sivasspor için sıkıntı yaratabilir. Sivasspor’un bundan sonrasını getirmesi çok zor... Ama bundan önce yaptıkları alkış ve takdir için yeter de artar bile... Nasıl çalışıyorlar, ne yapıyorlar bilmiyorum. Bu kesinti dönemini çok sessiz geçirdiler. Ancak çok geniş ve kaliteli bir kadroya sahipler. Bundan sonraki maçlarda 5 oyuncu değişiklik hakkı, Başakşehir için çok büyük avantaj olacak. Başakşehir kulübesinde en az sahadakiler kadar kaliteli, yeterli oyuncu var. Kalan sekiz haftadaki fikstür de Başakşehir’e göz kırpıyor. İstanbul’da Galatasaray-Trabzonspor oynuyor, bu her şartta Başakşehir’e artı yazar. Başakşehir bir sonraki hafta kendi sahasında Galatasaray’ı yenebilirse, şampiyonluk yolunda “duble artı” yapar. Tehlike bölgesinde tam 7 takım nefes nefese sıralanıyor. En uzak aralık bir maçlık, bir-iki puanlık... Hatta tehlike bölgesindeki Rize ile hemen üstündeki Malatyaspor’un puanları aynı, gol averajı ile sıralanıyorlar. Böyle bir sıralama Avrupa liglerinde bile yok. Sonuçta tehlike bölgesindeki takımlar için... 1) Sadece kendi sahasındaki maçları kazanmak yetmez, deplasman galibiyeti gerekiyor. Kaldı ki artık seyirci olmadığına göre, deplasman da deplasman olmaktan çıkıyor. 2) Birbirleri ile oynayacakları adeta “6” puanlık maçlar kaderlerini damardan etkiyecek. 3) Lig sonunda ikili-üçlü averajlara bakılacağı unutulmasın. Bu averaj hesaplamaları sonucu hiç hesapta olmayan takımlar küme düşerse, bu sürpriz sayılmasın. Süper Lig kesintiye uğrayana kadar son derece başarılı ve istikrarlı sonuçlar aldı. Çok uzun yıllar sonra şampiyonluğa ilk defa bu kadar yaklaştı. Tam istim üstündeyken ligin kesintiye uğraması Trabzonspor’un şanssızlığı oldu. Bu uzun arada iyi çalıştıklarını düşünüyorum. Ancak UEFA’nın Avrupa kupalarından 1 yıl men kararı, Trabzonspor için yapılabilecek en büyük kötülük oldu. Bir suikast, bir sabotaj gibi... UEFA’nın haklı olduğunu düşünsek bile, kararın tebliğ tarihi tam bir skandal... Bitime 8 hafta kala, üstelik dünya anormal şartlar yaşarken böyle bir karar alınıp tebliğ edilir mi? Hiç olmazsa sezon sonunu beklesenize... Trabzonsporlu futbolcuları bu saatten sonra lige nasıl motive edersiniz bilmiyorum. Bu işin kötü tarafı... İyi tarafı şu: Trabzonspor kalan 8 haftaya arka arkaya iki deplasman maçı ile başlayacak. İlki Göztepe... İzmir’de meşhur seyircisinden yoksun Göztepe ile oynamak büyük avantaj... Sonra Alanya... Aynı olmasa bile benzer durum orada da var. Trabzonspor’un deplasmandaki Galatasaray maçına gelirsek... Şampiyonluk için en azından kaybetmemesi gerekiyor. Süper Lig’in kesintisinden en fazla zarara uğrayan takım... Galatasaray futbol olarak tam da zirveyi yakalamışken, temposu, oyun anlayışı, kadro kalitesi ve futbolcuların kişisel gelişimiyle saha sonuçlarına ve lige ağırlığını koymuşken bu kesintiden adeta darbe yedi. Galatasaray bıraktığı yerden başlayabilir mi, hiç sanmam. O noktaya gelmek kolay iş değil... Üstelik Fatih Terim’le başlayan, iki başkan yardımcısı Abdurrahim Albayrak ve Yusuf Günay ile devam eden, başkan Mustafa Cengiz’in çok ağır iki ameliyatı ile tavan yapan “hastalık travması”, Galatasaray’ın motivasyonunu ve hedefe kilitlenmesini çok ciddi ve olumsuz anlamda etkilemiş olabilir. Üstelik savunmanın bel kemiği Marcao’nun sakatlığı final haftaları için sıra dışı bir şanssızlık ve eksiklik... Galatasaray için bu sıkıntılı dönemde tek avantaj, Fatih Terim gibi usta bir hocaya sahip olması... Fatih Hoca, yeni düzendeki 5 oyuncu değişikliğini çok iyi kullanarak, bu sıkıntılı sürece çözüm getirebilir, çare olabilir. Bir de Galatasaray önündeki iki takım Trabzonspor ve Başakşehir ile oynayacak. Yani kendi göbeğini kendisi kesecek. Galatasaray’da yol haritası belli: Trabzonspor ile Başakşehir’i yenebilirse şampiyon olur. Beşiktaş ile Fenerbahçe’ye, “Ligi oynamayalım” deseniz, derhal “olur” derlerdi. Sonuçta ununu elemiş, eleğini asmış iki takım... Ancak Trabzonspor’un Avrupa’dan 1 yıl men kararı almış olması, Beşiktaş ile Fenerbahçe’nin Avrupa’ya gitme isteğini ve iştahını kabartmış olabilir. Beşiktaş kalan 8 haftayı büyük ihtimalle, alternatif kadrolarla, yarına umutla bakan gençlerle oynayacak. Karius sonrasında kalede iki genci Utku ile Ersin’i izleyeceğiz. Alın size bulunmaz bir fırsat... Bu fırsatı kullanın, eldivenleri kalıcı olarak alın. Fenerbahçe için zaten lig bitmişti. Şu anda teknik direktörü bile yok, yardımcı hoca ile çalışıyorlar. Avrupa kupası ihtimali Fenerbahçe’yi biraz olsun ayağa kaldırır mı derseniz, zor ihtimal... Zaten Fenerbahçe için bu sezon iki maç kaldı. Kupa yarı finalinde iki Trabzonspor maçı... O maçlarda da kadro kalitesi, kadro derinliği Trabzonspor’u elemeye yeter mi, futbolda her şey olur ama o da zor... Yeri gelmişken; tam zamanı, oynatın artık şu Ömer Faruk’u... TFF Başkanı Nihat Özdemir kontrollü insandır. Ne söyleyeceğini hesaplar-kitaplar, laf ağzından öyle çıkar. Buna rağmen, kulüp adı vermemesine rağmen “Dokuz yıldır şike olmuyor“ ifadesi, Fenerbahçe camiasını ayağa kaldırdı. Fenerbahçe üç gündür Nihat Başkan’a adeta ateş ediyor. Köprüler resmen yıkılmış durumda... Nihat Başkan bu ülkenin en ünlü müteahhitlerinden biri olmasına rağmen, ne yaparsa yapsın, hangi hünerini kullanırsa kullansın, yıkılan bu köprüyü bir daha onaramaz. Bir yaz masalı başlıyor. Tarihin en uzun kesintisinden sonra bu hafta futbolla buluşuyoruz. İçimizde umut, heves, heyecan da var. Korkularımız, kuşkularımız, duygularımız da... Kalan 8 hafta, elbette geride kalan 26 haftaya benzemeyecek. Takımlar ne kadar hazırlanabildi, ne kadar ciddi çalışma imkanı bulabildi, psikolojileri ve motivasyonları hangi noktaya geldi, belli değil... Ancak çok uzun süren karantina döneminin ardından, sıcak yaz akşamları devam edecek lig maçları, bunalan, sıkılan, morali bozulan toplum için yeni ve temiz bir hava olacak. Toplumsal morale çok ciddi katkı sağlayacak. Yeni bir meşguliyet alanı yaratacak. Elbette boş tribünler nedeniyle eski heyecanlar asla olmayacak. Seyircisiz maçlar özellikle deplasman takımlarına büyük avantaj sağlayacak. İyi olanın, fark yaratanın kazanacağı maçlar izleyeceğiz. Seyircisiz maçlarda, çok daha gerçekçi hakem kararlarına tanıklık edeceğiz. Hakemler ev sahibinin etkisi altında kalmayacak. Boş tribünlerde daha rahat olacak ve en önemlisi kafalarında tilki dolaşmayacak. Tarafsız ve doğru kararlar göreceğimizi umuyorum, hatta bekliyorum. En önemlisi kimin nasıl başlayacağı belli olmayan 8 hafta izleyeceğiz. Çok iyi bırakanların çok kötü başladığını, çok kötü bırakanların kendilerini toparladığını görebiliriz. Bu şartlarda ve böyle bir ortamda şampiyon adayları ne yapabilir, tehlike bölgesinde ne olur, onları kendimce yan sütunlarda yazacağım. Ancak şunu unutmayalım, Avrupa’da 4 takımı nefes nefese şampiyonluk mücadelesi yapan, 7 takımı can pazarında arka arkaya dizilen bir başka lig yok. Bu ligin değerini bilelim. “Bazılarının varlığı, yokluğunda daha iyi belli olurmuş” misali, futbolsuz günlerde futbolun değerini daha iyi anlamış olduğumuzu düşünmek istiyorum. Bugüne kadar her hafta sonu futbola işkence çektirdik. Rekabeti kavgaya çevirdik, futbolculara, hakemlere adeta işkence ettik. İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş da, bu kadarı fazla... Şu ara milat olsun, hiç olmazsa bundan sonra işkenceyi bırakalım sevgimizle futbolu yaşatmaya bakalım. Sakarya’daki köy evimden tam 80 gün sonra çıktım ve bir iş için İstanbul’a geldim. Şimdi Bağdat Caddesi’ndeki iki saatlik maske gözlemimi aktarıyorum. - Maskeyi kusursuz takanlar: % 60 -Maskeyi aksesuar gibi boynuna indirenler: % 20 - Maskeyi hiç takmayanlar: % 20 - Sosyal mesafe: SIFIR... Burası, okumuşların, görmüş geçirmişlerin, donanımlı insanların egemen olduğu Bağdat Caddesi... Gerisini siz düşünün... Sağlık Bakanı Fahrettin Koca toplu taşımada maske kullanmayan bir gencin fotoğrafını paylaştı ve altına “Bu gidişle sıfır vaka rüya mı?” diye yazdı. Sayın Bakan hiç kuşkunuz olmasın; bu gidişle sıfır vaka rüya... ŞANS OYUNLARI, Misli.com'da başladı! Hemen oynamak için buraya tıklayın!