09.03.2020 - 07:18 | Son Güncellenme:
Galatasaray’ın sahaya “en iyi“ kadrosuyla çıktığı maça, Sivasspor ligin “en iyi“ başlangıcını yaptı… Daha 7. dakika dolarken, önce Hakan Arslan‘ın, kafası, sonra Mert Hakan‘ın füzesi Galatasaray‘ın “yaşam sigortası” Muslera tarafından “mucize“ gibi kurtarıldı… Muslera duvarı olmasa, 7. dakikada durum 1-0 değil, abartısız 3-0 olurdu, Sivasspor öyle sağlam, öyle etkili bir başlangıç yaptı…Galatasaray bu; baktı ki pabuç pahalı, 10. dakikadan itibaren ceza alanına “Tehlike bölgesi… Girilmez“ tabelasını astı… O dakikadan sonra roller tamamen değişti… Galatasaray maçın boşrolüne geçti… Her dakikada, her saniyede, sahanın her yerinde Galatasaray vardı… Futboluyla, futbola kattığı güzellikleriyle, etkisiyle, bitiriciliğiyle, oturmuş kadrosuyla adeta “bay patron“du…
Galatasaray‘ın bu kadar egemen olduğu dakikalarda Sivasspor köşeye sıkışmış, yumruk üstüne yumruk yiyen boksör gibiydi… Resmen dağıldı, ne dağılması, darmadağın oldu… Galatasaray koptu koptu geldi… Zaten Ömer Bayram dedin mi duracaksın… Adamın önlenemez frikik atışları var… Topu öyle yerlere o kadar etkili indiriyor ki, rakip savunma, rakip kaleci hepsi birden “taca“ çıkıyor…İlk gol böyle geldi… Ömer Bayram nefis kesti, “fırsat nerede, ben oradayım” diyen Falcao affetmedi… Sağdan şiddetini arttırarak gelen Feghouli fırtınası çok tehlikeli, çok iyi iki posizyon yarattı… Bir karşı karşıya, diğeri uzun menzilli füze… Kaleci Samassa ikisini de iyi savuşturdu… Ama “bu ateşe kar dayanmaz“ misali, üçüncü Feghouli buluşmasında teslim oldu ve Galatasaray öne geçti…İlk yarı bittiğinde aklımızda “doyumsuz” bir Galatasaray ve ilk golü atmasına rağmen bu Galatasaray‘a direnmekte gerçekten büyük sıkıntılar çeken ve adeta ne yapacağına şaşıran bir Sivasspor kaldı…
İkinci yarı başladığında gördük ki, devre arası Sivasspor‘un imdadına yetişmiş… Nitekim ikinci yarıya biraz toparlanarak ve Galatasaray‘ın ilk yarıdaki “Kayıtsız şartsız egemenliğine“ kafa tutarak başladı… Erken bir dakikada penaltı ve sonrasında gelen golle hem skora, hem oyuna ortak oldu… Penaltı kararı elbette futbol dünyası ve medya için bulunmaz bir fırsat oldu… Penaltı mı değil mi, penaltıysa ihlali yapan ve sarı kartı bulunan Seri ikinci sarıdan atılır mıydı, atılmaz mıydı, konuşulur da, konuşulur… Hele uzatma dakikalarındaki kritik kararlar, kartlar… Hakem yorumcuları için malzeme bayağı çok...Penaltıda Muslera için üzüldüm… Belki de çok uzun süre sonra aşırı kritik bir penaltı atışını kurtardı… Ama karşıladığı topta, Galatasaray savunma oyuncuları penaltı atışını kaçıran ama dönen topu tamamlayan Emre Kılınç kadar çabuk olamadılar… Muslera daha sonra Emre Kılınç‘ın köşeye giden topunu da müthiş çıkardı…
Beraberlik Sivas‘ı kendine getirdi… Ayrıca ilk yarıyı “sıfır“ geçen Yasin‘in yerini Emre Kılınç‘a bırakması görüntüyü ciddi anlamda değiştirdi... Bu defa şaşırma ve dağılma sırası Galatasaray savunmasındaydı… 2-2 sonrası önemli tehlikeler yaşadı Galatasaray… Ama hiç olmazsa kale “emin ellerdeydi“, hiç olmazsa kale “Muslera duvarı“ ile örülmüştü, yıkılmadı... Bu maça kadar Galatasaray, Onyekuru‘nun hızına uyardı… Hayret, bu maçta Onyekuru Galatasaray takımının hızına uyamadı… İkinci yarıdaki “geri vitese“ rağmen, Onyekuru, Falcao çok önemli fırsatları teptiler… Hele uzatma dakikaları… Galatasaray’ın bu kadar baskın, bu kadar etkili oynadığı ilk yarıdan sonra, bir puanı futbolcularının ayaklarından, kafalarından değil, Muslera’nın “ellerinden” kazanması “futbol şakası” olmalı...
Önce iki takımı da kutlamak lazım. Son senelerde bu kadar kaliteli, her iki takımın da bir çok gol pozisyonuna girdiği maç seyretmedim. Galatasaray ilk 10 dakikadaki Sivasspor’un müthiş baskısını kırarken, kalesinde bir de gol gördü. İlk yarının sonuna kadar 35 dakika gerçekten oyunu istedikleri gibi hızlandırdılar, yavaşlattılar, çok net dört gol pozisyonuna girdiler. Bunun yanında gecenin iyilerinden Sivasspor kalecisi Samassa’nın da kurtardığı toplar var. Bu pozisyonları değerlendiremeyince ikinci yarı bilhassa maçın sonuna doğru, Galatasaray çok sıkıntı yaşadı.
Fizik olarak çok iyi durumda olan ve kendi sahasındaki avantajı kullanmak isteyen kırmızı-beyazlı ekibin karşısında bir tek engel vardı, o da Muslera. Dün gece yine kalesinde devleşti. Esasında karşılaşmayı özetlerken, maçın adamları kimdi diye sorulsa rahatlıkla sarı-kırmızılılardan Muslera, Sivas’tan kaleci Samassa derim. Bu kadar gol pozisyonu olan, kaliteli bir maç berabere bittiyse her iki takım için de söylüyorum; bunun tek sebebi iki file bekçisinin de iyi kurtarışlar yapmasıydı. İkinci yarı Sivasspor kadar Galatasaray da gol pozisyonuna girdi. Onyekuru rakip kaleciyle karşı karşıya kaldı. Ömer’in çok isabetli şutunu gene kaleci Samassa çıkardı. Aynı şekilde Emre Kılınç’ın, Mert Hakan’ın vuruşlarını aynı güzellikte Muslera kurtardı. Bu deplasman bütün takımlar için gerçekten en zor dış sahalardan bir tanesi. Rıza Çalımbay elindeki bu mütevazı kadroya gerçekten iyi futbol oynatıyor.
Her şeyden önemlisi fizik güçleri en üst seviyede. Yatabare, Emre Kılınç, Mert Hakan ve Hakan Arslan devamlı gol koklayan oyuncular. Bu maçta en azından yenilmeyerek şampiyonluk yarışını devam ettirdiler. Hatta son bölümde galip gelip üç puanı da alabilirlerdi.Galatasaray yüksek rakımdan mıdır nedir bilemiyorum, son 20 dakikalık bölümde fizik olarak oyundan epey düştü ve orta sahanın kontrolünü tamamen rakibe bıraktı. Bu yüzden de çok sıkıntı yaşadılar. Onyekuru bu maça ağırlığını koyamadı.
Seri şanssız bir penaltı yaptırdı. VAR’ın da devreye girdiği bu pozisyonda bana göre karar çok ağırdı. Appindangoye 18 içinde Onyekuru’yu itti, düşürdü. Madem Seri’nin pozisyonuna penaltı verildi buna da penaltı çalınmalıydı. Sonuçta dün gece Sivasspor tribünlerine hayran kaldım. Bize duygulu anlar yaşattılar. Futbol olarak da çok kaliteli, güzel bir maç seyrettik. Şampiyonluk yarışı ilk dört takım için kıran kırana devam ediyor.
Maçın en kritik anı Sivasspor lehine verilen penaltıydı. Fernando topu rakibinden çaldı ve dikkatsiz davranan Seri, gecikmiş bir müdahaleyle rakibini düşürdü. Hakem bu pozisyonu gözünden kaçırdı ama VAR yerinde bir müdahale ile penaltının verilmesini sağladı. Bu pozisyon sırasında Seri’nin sarı kartı vardı. Bu pozisyon sadece dikkatsiz bir müdahaleydi. İkinci sarı kartı gerektirecek bir sertlik yoktu. Maç tam bitmek üzereyken, Saracchi’nin Emre ile bir mücadelesi oldu. Emre Saracchi’ye net bir faul yapıyor. Buna sinirlenen Saracchi, top için mücadele etmezken, Emre’nin göğsüne doğru kramponunun ön vidalarıyla bir müdahalede bulunuyor. Benim şahsi fikrim bu pozisyonda sarı kart yerine kırmızı kart göstermenin daha doğru olduğu yönünde. Bu müdahale acımasız ve yaralayabilecek bir müdahaleydi. 90+4’de Fernando rakibine tehlikeli hareket yaptı diye Kalkavan önemli bir Sivasspor atağını kesti. Pozisyonda tehlikeli hareket yoktu.
Sivasspor’un, Galatasaray’a karşı başlangıcını bu sene belki sadece PSG ve Real evlerinde yaptılar. 6 dakikada 3 net pozisyon ve gol. Bunu yaratan, oyunun kaynağına, savunma merkezine yapılan baskı ve sonrasındaki direkt oyundu. Mükemmele yakındı. 1-0 sonrası Sivasspor baskıyı orta sahadan başlatmak isteyince Galatasaray Donk, Marcao, Lemina, Seri, Marcao ve Feghouli’yle 6 pas istasyonlu, baskı kurulması çok zor bir yapıyı çalıştırdı. Ve alan boşaltarak enine genişleyerek baskılanamaz bir ekip oldular. Nihayet Fenerbahçe maçının da üzerine çıkıp mükemmel oynadılar. Ligin iyi sağ beklerinden Goiano’nun üzerine atılan yüksek 2 topla öne geçtiler. İkinci yarıda Onyekuru ve Falcao’yu merkez alan bir oyuna geçtiler. Hızlı çıkmak istediler. Görevini tam yapamayan sol kanattı. Onyekuru bitirici olamadı, Saracchi de arkasına adam kaçırdı. Buna rağmen galibiyete yakın olan tarafın Galatasaray olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Mükemmel 6 dakika ve gol. Peki seyirci bunun keyfini çıkarmak yerine neden ıslıkla rakip boğmaya çalışır. Bunun ev sahibini panikletmediğine emin miyiz?Maçın starı: Eğer Falcao 88’deki harika pasına kafayı vurabilse olacaktı. Yine de Feghouli’yi biraz önde görüyorum. Donk’un 2 gol arasında takımın baskıdan çıkması için yaptığı becerili işleri unutmamak lazım. Sivas’ın 2 Hakan’ını da listeye almak doğru olur.
Galatasaray bu sezon her şeyi yaşadı. Şampiyonalar Ligi’nde döküldü. Terim’in en formsuz dönemlerinden birini yaşadı. Hoca yönetim kavgası zirveye vurdu. 10 numara ıslıklandı. Nzonzi, Emre Mor yollandı. 20 yıl sonra Fenerbahçe’yi yendi. Şu artık açık: Onlar da en az en güçlü aday kadar aday.Kısa mesaj: İki takım da daha iyi bir zemini hak ediyor. Şu maç düzgün bir zeminde oynansa alacağımız keyif en az 2 katı olurdu. Oyuncular enerji ve konsantrasyonlarının yarısından fazlasını top kontrolüne harcadılar.
CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!