Erol Bulut dün dörtlenen- üçlü galibiyet serisinde, en çok “akılla kazandı” yorumları aldığı Alanyaspor galibiyetinden memnun kalmış olmalı ki, yine “akıl oyunlarıyla” bir takım yapmıştı... Valencia kulübede, solda Sinan Gümüş… Pelkas-Ozan uyumunu feda etmek pahasına Mert Hakan, Thiam’ın arkasına ve savunmada Serdar’ın yerine Sadık. Hepsi de işe yaradı sonuçta. İşin aslı, Fenerbahçe camiası galibiyete garanti gözüyle bakıyor, ana gündem olarak Mesut Özil’in yolunu gözlüyordu. Futbolun zirvesindeki futbolcuyu, zirvede değilse bile ona ortak olarak beklemek en uygunuydu. Lakin soğuk ve yüksek Anadolu topraklarında galibiyet öyle kolay değildi. Neredeyse uzatma dakikalarına kadar şutu, korneri olmadığı ilk yarı hayli zorlandı Fenerbahçe ama hayatın gerçekleri başka: Mesut Bakkal “süper futbol marketi” Fenerbahçe’ye karşı ne yapsın! Üstüne üstlük, bir de kendi berbat zeminleri kendi futbolcularını ikişer ikişer sakatlayınca 50. dakikadan sonra teslim bayrağını çekti Erzurumspor. Öylesine “seri sakatlıklar” yaşadı ki ev sahibi, hakem Mete Kalkavan ilk yarıda uzun topla buluştuğunda son adam olan Mert Hakan’ı indiren Osman’a kırmızı kart göstermedi, sarı ile idare etti. Adeta bir dram yaşayan rakibin özellikle Mayega ve Obertan sakatlanıp orta sahası çöktükten sonra, sadece sorumluluk almak, takımın boyunu kısaltıp enini daraltmak ve en önemlisi ortaya çıkmak kalmıştı Fenerbahçe’nin sahadaki yıldızlarına. Valla ikinci devre ciğerlerini patlattılar! Zaten ilk yarı bitmeden baskıya, gole kavuştu Fenerbahçe. İkinci yarıya ise fırtına gibi girdi. Sahaya sadece akıl değil oyun da koydu. Erol Bulut’un “akıl takımına” gereken bir goldü, geç gelmesi sadece işi uzattı, o kadar. Çünkü Pelkas gibi bir klas vardı takımda. İlk golü atan Mert Hakan özgüven kazanmıştı. Bir devre duran Ozan, azalan rakip baskısı artık ileri çıkmaya başlamıştı. Gustavo’yu söylemeye bile gerek yok; asıl Sinan’ın yükselişi özel ve güzeldi. Caner taşıyıp ortaladığı toplarla buluşacak takım arkadaşlarını rakip ceza alanında görebiliyor ve topu taşırken arkada bıraktığı boşluktan Fenerbahçe kalesini tehdit eden Emrah eskisi kadar rahat oynayamıyordu. Çünkü maçın ilk devresinde kaleyi korurken forması bile kirlenmeyen Erzurumspor kalecisi Fornelle de sakatlanmış kaleyi devralan Kayacan kolay lokmaydı ve beşer beşer dolduruyordu rakip ceza alanını Fenerbahçeliler. İlk golün asistinden sonra Pelkas kendi golünü atmış, 62’de yerini Valencia’ya bırakacak Sinan tabelaya üçüncü Fenerbahçe golünü yazmıştı. Erol Bulut’un deplasmanda üç farkla yetinmediği, daha büyük fark istediği 75’de tükenen Thiam ve Ozan’ın yerine Samatta ile Ferdi’yi almasından belliydi ama savunmaya çekilen Erzurumspor başka gole izin vermedi. Son iki değişiklik ise Erzurum’un yüksek rakımında varını yoğunu ortaya koyan Pelkas ile Mert Hakan’ı Perşembe günkü kupa maçına saklamaktı belki. Artık Kadıköy’de Ankaragücü ile oynarken bir yandan Mesut Özil transferi ile “süper marketi” genişletebilir ve ortak olduğu zirveden Beşiktaş-Galatasaray maçını keyifle izleyebilir Fenerbahçe. Hakkıdır! Artık zemin yüzünden mi maçın saatinden mi bilinmez ama Fenerbahçe 11’inin en az yarısı konsantrasyon seviyesi düşük seviyede başladı. 28’de Sadık’ın çok kritik müdahalesi adeta takımın kalanını uyandırıp kendine getirdi, iyi anlamda soğuk duş efekti yarattı. 35’ten sonra Fenerbahçe ofansif açıdan da üretmeye başladı. 45+2’de Thiam ile gole ilk kez yaklaşırken devrenin uzatmalarının son anında golü buldu. Pelkas’ın altı pasta topla buluştuğunda sergilediği soğukkanlılığını dar alan becerisiyle harmanlaması perdeyi açtı. İkinci yarının başında yine Sinan Gümüş’ün getirdiği pozisyonda bir kez daha kalitesini sergileyen Pelkas perdeyi ardına kadar açtı. Gerisi geldi. Mesut Özil gelince Pelkas ile taktiksel rol paylaşımları nasıl olacak? Erol Bulut bu rol paylaşımını doğru uygularsa, Fenerbahçe'nin hücum kalitesi bambaşka seviyeye çıkabilir. Maçın starı Pelkas bir kez daha klasıyla maçı çözen isim oldu. Nazım da çok iyiydi, Sadık bir kez daha gayet iyi bir performans sergiledi. Emrah Başsan’ın maçın ilk golü öncesi attığı başarılı çalımlardan sonra verebileceği en kötü pası vermesi. O çalımlar Emrah’ı İstanbul’a taşımış, o pas hataları da İstanbul’da tutunamamasının sebebi olmuştu zaten. Kısa mesaj İki ezeli rakibi derbide karşılaşmadan önceki haftanın kapanış gününde Fenerbahçe hava ve zemin nedeniyle kağıt üstünde zor gözüken deplasmandan 3 puanla döndü. Mesut Özil kadroya hızlı bir şekilde ve doğru formasyonda adapte edilirse Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı artar. Fenerbahçe maça o kadar kötü başladı ki... İlk 40 dakika boyunca hücum adına yapabildiği sadece Caner’in uzun topları ile Thiam’ı buluşturabilme gayreti idi. Orta saha top tutmakta zorlanıyor, sanki bir duvara karşı oynuyordu. O kadar aciz durumdaydılar ki, Erzurum kalesine yakın bir taç, kullanılacak bir korner veya frikik atışının dönüp gol olması işten bile değildi. Fenerbahçe rakip kaleye ne kadar yaklaşsa, o kadar çok gol yeme ihtimali fazlaydı sanki! Ve nitekim Erzurum kalecisi Fernolle’nin son beş dakikaya kadar yere yatmadığı maçta ev sahibi öne geçecek pozisyonları da buluyor, ancak kullanamıyordu. Birincisi Mesut Bakkal ile son haftalarda kendini bulan Erzurumspor dersini iyi çalışmıştı... İkincisi Valencia’yı kulübeye çekip son iki maçın parlayan ismi Pelkas’ı 10 numaradan sol kanada kaydıran ve buraya Mert Hakan’ı koyan, Sinan’ı da sağ kanada atan Erol hoca takımın kimyasını bozmuştu... Fenerbahçe adına sonucu hiç de iyiye gitmeyen bir mücadele oynanıyordu... Evet Erzurumspor iyiydi ama onu bu kıvama getiren de Fenerbahçe idi... Ama uzatmaları da katarsanız devrenin son 10 dakikasında rüzgar bir anda tersine döndü. Erzurumspor’da iki kilit isim; Bournal ve Obertan’ın sakatlanarak çıkması ev sahibinde ciddi bir ritim kaybına yol açtı... Önce Thiam’ın şutunu kaleci Fernolle son anda kornere çeldi, ardından uzatmaların son dakikasında Mert Hakan’ın golü geldi. Bu gol Fenerbahçe adına ikramiye gibiydi... Çünkü ortaya koyduğu mücadelenin karşılığı hiç de içeriye önde gitmek değildi... Hele ikinci yarıya sakatlanan kaleci Fornelle ile Hasan Hatipoğlu’nun da çıkmayışı Fenerbahçe için üç puanın erken müjdecisiydi... Skor avantajını ele geçirmek Fenerbahçe’yi hem rahatlatmış, hem de büyük takım kimliğini hatırlatmıştı. İkinci yarı beş dakikada fişi çektiler... Önce Pelkas, ardından Sinan Gümüş’ün hazırlanışları alkışlanacak golleri ev sahibine “pes” dedirtti... Sahanın yıldızı Pelkas’a özel bir paragraf açmak gerekiyor. Kaprisli ve egoist değil. İyi niyetli, çalışkan, enerjik bir takım oyuncusu. Ne isteniyorsa onu yapıyor. Kanatsa peki... Forvet arkası ise hayhay! Golleri mi? Vay vay vay! Erzurum’da kolay gibi gözüken ancak kalite isteyen bir gol atarken, maçın kilidini açan ilk goldeki soğukkanlılığı, fırsatı varken kaleye vurmak yerine topu Mert Hakan’a çıkarışı birinci sınıftı... Yine Nazım Sangare... Ne kadar isabetli bir transfer olduğunu her geçen gün biraz daha kanıtlıyor... Bir defa savunmada çok dikkatli, diri ve garantici... Hücuma çıkarken topun kıymetini iyi biliyor, akıllı kullanıyor. Kısacası Gökhan Gönül’ü neredeyse hiç aratmıyor... Mert Hakan Yandaş, Gustavo ve Caner de dün Fenerbahçe’nin sivrilen isimleriydi... Enerjileri ve çalışkanlıkları ile takıma önderlik ettiler. Gol bulamasa da Thiam da ileri uçta gayretliydi... Samatta’nın bu haliyle ilk 11’e girmesi şimdilik zor gibi... Fenerbahçe’nin üst üste aldığı dört galibiyet ve bu sezonki deplasman karnesi göz kamaştırıcı. Evet bu takım şampiyonluk için çok kararlı... Bu arada uzun yıllardır Fenerbahçe’ye küsen futbol meleklerinin yavaş yavaş geri döndüğü de unutulmamalı... Erzurum'un 4 zorunlu değişimiyle Kanarya farkı yakaladı. Bu fark açılabilirdi ancak Fenerbahçe bunu kovalamadı. Galibiyete rağmen Sarı-Lacivertliler potansiyelinin altında kaldı, bir de potansiyelinin yarısını sergilese kim bilir neler olacak! Fenerbahçe, Alanya maçını organize akın yapmadan kapatmıştı. Yani 10 pas üstü bir pas dizisiyle ceza sahası içine girmemişti. Ancak yüzde 29’luk topa sahip olma oranı gibi bu da bir seçimdi. Bunun sebebi rakibin organize alan oyunuydu. Dünkü ise sanki daha çok zemin kaynaklı. Top çevirmek değil direkt kaleye gitmek istediler. Rakipten çok zemin onlara daha çok engel oldu. Özellikle 2. yarıda. Öte yandan orta sahadaki oyuncuların bireysel özellikleri ve sahada ezbere paslaşabilecek bir ikili ya da üçlü bulmayışları da bunda etkiliydi. Yine de Mert Hakan’ın, Pelkas’ın soğukkanlı pasıyla gelen son saniye golü onları rahatlattı. Kaleci Farnolle ve özellikle Obertan’ın da dahil olduğu 4 sakatlıkla gelen zorunlu değişiklikler Erzurum’un 2. yarıya defansif anlamda iyice dağınık girmesine neden oldu. 2. golde Sinan ve Pelkas’ın rakibi 2’ye 1 yakalayışı az rastlanır bir açıktı. 52’de gelen 3. golden sonra Erzurum’un tamamen dağılması ve farkın büyümesi beklenebilirdi. Fenerbahçe bunu kovalamadı. Erol Bulut’un yaptığı 3 değişiklik sonrası bu durum yavaş yavaş değişti ancak geriden oyunu yönlendirecek oyuncu (özelikle sol stoper) eksikliği ve Erzurum ceza sahasının özellikle sahanın geri kalanından da kötü durumda oluşu farkın açılmasına engel oldu. Tabii Samatta’nın sezon başından çok geride oluşu da bunda etken. 17. haftada zirvede olabilen Fenerbahçe kadroları arasında oyun olarak potansiyelinin bu kadar altında kalan yoktur. Bir de potansiyelinin yarısını sergileyebilse kim bilir ne olacak? Erol Bulut artık ilk 11 üzerinde fazla oynamıyor, minik dokunuşlar yapıyor. Erzurum karşısındada orta saha daha dirençli olsun diye Mert Hakan’ı sahaya sürmüş, formda Valencia’yı kulübeye çekmişti. İlk 45'te rakip kale önünde sadece 2 defa gözüktüler. Birinde Thiam boş kaleyi göremedi, diğerinde Pelkas’ın akıl dolu asistini Mert Hakan gole çevirdi. Futbol mu? Onu görmek zordu. Sinan sağda, Pelkas solda istediği topları alamıyor, Ozan Tufan zorlanıyor, Mert Hakan iyi niyeti ve isteğine rağmen eski günlerini aratıyordu. Etkisiz rakibi karşısında Fenerbahçe’nin ilk bölümde pozisyon fakiri oluşunun en önemli sebeplerinden biri de kanatların çalışmaması idi. İlk bölümü önde kapatınca Fenerbahçe rahatladı. Erzurum ikinci yarı açılınca, Fenerbahçe hem oyun hemde skor olarak rahatladı. Kanatlar çalıştı, rakip gollerle dağıldı, maçtan koptu ve Fenerbahçe güle oynaya idman havasında maçı tamamladı. Arka arkaya oynadığı 4 maçı kazanan bu takım koşar adım zirveye gidiyor. Takımda stoperler için papatya falı açılmaya devam. Sezon başı banko oynar diye alınan Lemos, kulübeye mahkum oldu. Merak ediyorum o da mı gözden çıkartıldı ? Maçın starı Tartışmasız Pelkas. Hocası nerede görev verirse problem çıkarmıyor, canla başla oynuyor. Şu anda takımın en istikrarlı oyuncusu. Maçın olayı Sinan Gümüş golünü atmış, iyi de oynuyor. Oyundan çıkarken hocasına tepki koyuyor. Kesinlikle haklı. 3 farkı yakalamışsın, rakip teslim bayrağı çekmiş. Valencia’yı oyuna alırken defanstan oyuncu çıkmaz diye kural mı var? Kısa mesaj Kulübede 3 genç var. Maç erken kopmuş. Böyle maçlarda bu gençlere biraz daha fazla şans verilemez mi? (Fatih 86. dakikada oyuna girdi) Gençleri kazanalım muhabbetini boşuna yapmayalım. 34'te Erzurumlu Gomes topu ağlara gönderdi ancak golden hemen önce top Gomes’in eline çarptığı için gol iptal edildi. Mete Kalkavan’ın iptal kararı doğruydu. 44'te Osman, Sinan Gümüş’ü düşürdü. Hakem sarı kartını çıkarttı. Pozisyon kaleye hayli uzaktı ve solda da kademeye girme ihtimali olan bir Erzurumlu oyuncu vardı. Dolayısıyla sarı kart doğruydu. 64'te Caner’in eli Emrah’ın yüzüne isabet etti. Kalkavan 'devam' dedi. Her ne kadar Caner istemeden bu hamleyi yapmış olsa bile bu tür müdahaleler sarı kartı gerektiriyor. Caner’in daha önceden de sarı kartı olduğu için burada kırmızı kart görmesi gerekirdi. Dün Erzurum'da futbol kalitesi vasatın altında bir doksan dakika izledik. Erzurum ligin en zayıf kadrosuna sahip takımı. 90 dakika koşuyorlar, iyi niyetli mücadele ediyorlar. Dün de devre sonunda golü yiyene kadar ellerinden geleni yaptılar. Ama nereye kadar! F.Bahçe, böyle bir rakip karşısında devre sonuna kadar yarım pozisyon bile bulamadı. Organize tek atak bile geliştiremedi. En doğru taktik anlayış savunma güvencesini ihmal etmeyişleriydi. F.Bahçe kaleye ilk şutu 45 dakikada Thiam ile attı, kaleci kurtardı. Sonrasında da devre biterken golü buldu. İkinci yarı başlar başlamaz ikinci gol de gelince maç orada bitti. F.Bahçe önemli 3 puanı alarak averajla ikinciliğe yerleşti. Dünkü maçtan sonra iki gözlemimi belirtmek istiyorum. İlk gözlemim; birinci gol Pelkas, Mert Hakan iş birliğiyle geldi. Ama Mert Hakan ile Pelkas'ın ikisine de uymayan kanat forveti rolünde görev almaları saha içi düzeninde kargaşaya neden oldu. Zaten ilk yarı boyunca hiç organize olamayışlarının bir nedeni de burada yatıyor. İkinci gözlemim ise; Sinan Gümüş mecburiyetler yüzünden forma şansı buldu. Çok kritik Alanya maçında önemli galibiyeti getiren erken golün yaratıcısıydı. Dün de hem asistini yaptı hem de golünü attı. Tam moral bulmuş ve maç eksikliğini giderecek süre varken oyundan alınması çok yanlıştı. Üstelik de Erol Bulut'un en büyük sıkıntısı takımdaki kanat forveti eksikliği varken.. Ligde kalma mücadelesi veren Erzurumspor, kısıtlı kadrosu içinde ilk yarıda bir de arka arkaya sakatlıklar yaşadı. Son paragrafı da Emrah Başsan için açmak istiyorum. Senelerdir top oynuyor. Özel yetenekleri de var. Ama çok yetersiz oyun görüşünde. En ufak bir gelişme olmadığı gibi, bir de geriye gidiş var. Yedikleri gollerde en büyük neden Emrah'ın ezdiği toplar oldu. Fenerbahçe rahat kazandı. Hak etti mi? Tabii ki sonuna kadar. Gecenin yıldızı kim? Pek tabii ki Pelkas ve Mert Hakan. Fenerbahçe iyi mi oynadı? Asla kötü oynamadı ama kazanması gereken bir maçtı, Türkiye liginde puan olarak can çekişen bir takıma karşı oynuyordu ve 3 puanı almasını bildi. İlk yarıya baktığımızda devrenin son dakikasında gelen gole kadar maç ortadaydı. Fazla pozisyon yok ama mücadele yönünden yüksek bir maç oynandı. İlk devrenin son dakikaları hatta +5'in son anlarında kim ne derse desin golün sahibi Pelkas'tır. Sağdan, yerden ortalandı. Pelkas kaleye vurabilirdi ama zeki ve kaliteli futbolcu kaleye vurmazdı. Pelkas ne yaptı, döndü, Mert Hakan'ın önüne bıraktı, o da golü yaptı. Bu tür maçlarda ilk golü atıyorsanız maç büyük oranda rahatlıyor. İkinci yarıda da yine Pelkas'ın golü ve ardından da Sinan'ın kafası çok rahat bir galibiyeti getirdi. Bu tür maçlar kaybedilmemeli. Çünkü bu tür maçlarda olası puan kaybı yıl sonu gelen veya kaybedilen şampiyonluklarda çok göze batar. F.Bahçe de kendine yakışanı yaptı, olması gereken oldu ve İstanbul'a kayıpsız dönüyorlar. Bu maç gece oynansaydı ne olurdu? Yine hiçbir şey değişmezdi. Her iki takım arasında ciddi bir kalite farkı var. Hakem Mete Kalkavan, Türk hakemliğindeki en güvendiğim ve en sevdiğim isimlerin başında gelir. Sözde MHK Başkanı Serdar Tatlı, bu çocuğu FIFA listesinden uzaklaştırdı ama o, kim ne derse desin dün kusursuzdu. Erzurumspor'un attığı goldeki eli iyi fark etti, 1-2 faul yanlışı dışında da çok başarılı bir yönetim gösterdi. FENERBAHÇE SOL ŞERİDE GEÇER - BÜLENT TİMURLENK (SABAH) Garip bir futbol iklimimiz var. Sezon başından beri B planı olmadığı için haklı olarak eleştirilen Erol Bulut'un, Alanyaspor maçında bir başka oyunu denemesi de Büyük takım böyle oynar mı? eleştirileriyle karşılaştı. Günümüz futbolunda gerçek olan şu; iyi kadrolar birden fazla oyunu oynar ve oynamalı... Oynamadığında cezayı keserler. Fenerbahçe tüm bu eleştiriler ve 3 maçlık galibiyet serisinin öz güveniyle yüksek rakımlı Erzurum'a gitti. Erol Bulut, Valencia ve Ferdi'yi kulübede tutmuş, Pelkas varsa yok bilinen Mert Hakan'a forma vermişti. Erzurum'da görevdeki 3. teknik adam olan Mesut Bakkal, yıllardır takım takım dolaşıyor, burada da bugün var yarın yok. Elindeki kadro belli. Obertan ve Novikovas üzerinden oynayacaklar, hızlı çıkacaklar ve ilk golü atacaklar. Geriye düştüğünde geri dönebilecek bir kadro yoktu Erzurum'da. Fenerbahçe devrenin artı dakikalarında bulduğu gole, ikinci yarının başında 3 dakikada iki gol ekleyince, Obertan ve kalecisi Farnolle çıkmış ev sahibi için kalan dakikalar eziyete dönüştü. Lig 34 hafta olsa Fenerbahçe bu kadar fazla transfer yapmazdı. İkinciliğin, 5 ya da 6. olmakla bir farkının olmadığı sezonda Erol Bulut geniş kadronun getirdiği ekstra oksijenle rahat nefes aldı yüksek Erzurum'da. Bir artısı, güçsüz oyunculara yer vermemesi. Kaliteden önce ayağı yere sağlam basan futbolcularına güveniyor Erol Bulut. Lemos, Cisse, Ferdi ve Samatta bu yüzden 11 başlamıyor. Sezonun ilk bölümündeki 4 maçlık galibiyet serisinin bir tekrarının yakalandığı haftada Fenerbahçe'nin önündeki fikstür, seriyi uzatmak için müsait görünüyor. Kalite ve güç bir arada dengelendiğinde Erol Bulut sol şeride geçebilir, yolu düz, trafiği az... 250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!