29.11.2021 - 08:19 | Son Güncellenme:
Hafta içinde UEFA Avrupa Ligin'nde Marsilya'yı 4-2 yenen Galatasaray Spor Toto Süper Lig'in 14'üncü hafta müsabakasında Yeni Malatyaspor ile karşı karşıya geldi. Kritik mücadele Yeni Malatya Stadyumu'nda oynandı. Mücadele 0-0'lık beraberlikle tamamlanırken spor yazarları da bu karşılaşmayı değerlendirdi. İşte o yazılar...
Galatasaray’da perşembe akşamı Marsilya karşısında “peri masalı” yazan oyuncular, Malatya karşısında kenarda oturup, “taze kuvvetler” oyuna başlayınca, Galatasaray’ın özellikle son haftalarda alışılan hızlı, tempolu, sprintli, akışkan oyunu “sağlıklı yürüyüş” temposuna döndü. Bu kadar taze kuvvete rağmen...Maçın her dakikası, Kerem’i, Halil’i oyuna çağırdı. Sonra da Cicaldau’yu... Galatasaray on birini değiştirdi diye, oyun şeklini neden bu kadar değiştirdi, neden bu kadar frene basıp hızını kesti, anlamadım...Üstelik Galatasaray’ın karşısında belki de son yılların en ürkek, en çaresiz Malatyaspor’u vardı. Malatya’da sol kenarda Munir Choular iyi şeyler yaptı, kendisine tek arkadaşı katılamadı. Hepsi o kadar... Malatya‘yı aldığı tek puan kandırmasın. Kötüler ve yarım pozisyon bile bulamadan, savunmaları ve kaleci Ertaç’la tek puanı aldılar.
Öyle bir ilk yarı oynandı ki, Malatya durdu, Galatasaray yürüdü. Hani geçmiş yıllarda çocuklar uyusun diye tam da maç saatlerinde “masallar” anlatılırdı. Hani masal yerine Malatya- Galatasaray maçının ilk yarısını oynatsanız, sadece çocuklar değil, büyük-küçük kim varsa uyurdu. O kadar temposuz, heyecansız, pozisyonsuz, futbolsuz bir ilk yarı izledik.İlk yarıda akılda kalan tek şey, Malatya ceza alanı içinde Emre ile Sadık arasındaki “gıcık” pozisyondu. Bir penaltı esintisi yaptı, hakem Atila Karaoğlan oralı bile olmadı. Oysa iki saat önce oynanan Karagümrük-Trabzonspor maçında tam anlamıyla benzer bir pozisyonda penaltı çalındı.İkinci yarı başladı, Galatasaray uykudan uyandı. Diagne‘nin direkten, kaleci Ertaç’ın kucağına dönen topu, Malatya için tam bir şans dakikasıydı. Hani “topun canı var” derler ya, sanki doğru... Bir hafta önce Fenerbahçe maçında bir direkten dönen top, diğer direkten gol oluyor, burada Diagne‘nin şutu, direkten kaleci Ertaç’ın kucağına geliyor.
Galatasaray, uykuda geçirdiği ilk yarıyı telafi etme adına ikinci yarıda çok yüklendi. Özellikle Halil çok vurdu, Kerem vurdu, Cicaldau vurdu, bu şutların çoğu ya duvar ören Malatya savunmasında ya da özellikle son bölümde sıradışı kurtarışlar yapan kaleci Ertaç’ta kaldı.Elbette hakem çok konuşulacak. Galatasaray‘ın iptal edilen golünde, Halil‘in kaleci Ertaç’a faulu yok, topu nizami kurtarıyor, ancak sonrasında Diagne’nin Sadık‘a arkadan yüklenmesi var. Yanlış mı gördüm, dilerim öyledir. Sanki hakem önce golü verdi, sonra iptal etti. Böyleyse skandal... Çok emin olamıyorum, dilerim değildir.
Galatasaray’da iki yıl önce Fatih Hoca 8 maç ceza almış, yokluğunda takım “kaptansız gemi” gibi sağa-sola savrulmuş ve yarıştan kopmuştu. Şimdi Fatih Hoca’nın ilk ceza maçında büyük bir futbol ve puan kaybı olunca, insan ister istemez “tarih tekerrür etmesin” diye düşünüyor.Galatasaray Başkanlığını en sıkıntılı dönemlerde üstlenen ve dün yaşamını yitiren eski Başkan Mustafa Cengiz‘e rahmet dileyelim. Işıklar içinde uyusun... Galatasaray takımı, bir galibiyetle Başkan’ı uğurlayabilirdi, onu da yapamadı...Ayrıca, Galatasaray bu futbolla, bu puan farkıyla bırakın Trabzonzpor’u yakalamayı, arkasından ancak dürbünle bakar. Geçmiş olsun... Şampiyonluk Kaf Dağı’nın ardında bile değil...
Fatih Terim derbi ve üstüne Marsilya maçının ağır fiziki tahribatını düşünerek bana göre haklı olarak az bir rotasyon yaptı. G.Saray maça hırslı, presli bir başlangıç yaptı. İlk yarıda oyunun kontrolü daha çok kendilerindeydi. Ancak Malatyaspor'un taktik planı bu yarıda G.Saray'a hücumda devamlılık ve pozisyon bulma şansı vermedi. Ev sahibi kalabalık şekilde geride iyi yerleşiyor, üçlü defansı Diagne'yi pasifize ediyor, Van Aanholt'un kulvarını iyi kapatıyor, zaman zaman da ayağa paslarla tempoyu ayarlıyordu.
2. yarıya ise beklendiği gibi Fatih Terim ideal 11'deki Cicaldau ve Kerem'i sahaya sürerek başladı. Müthiş bir tempo ile yoğun baskı ve pozisyonlar gündeme geldi. Ama bir türlü golü bulamıyorlardı. Sonra hamleler devam etti ama gol gelmedi. Herkes Diagne'yi oyatmıyor diye Terim'i eleştiriyordu. Ama dün Diagne hiçbir şey yapmadı. Bana göre takımın en iyisi Taylan'dı... G.Saray'ın savunmada pozisyon vermemesinin tek nedeni rakibin tek hücum silahının bireysel oynayan dribblingci Mounir olmasıydı. İlk yarıda hiç pozisyonları yoktu, 2. yarı girdiler ama bu sefer de atamadılar. G.Saray bu iki puan kaybıyla bana göre lige erken havlu attı. Malatyaspor'un sınırlı bir kadrosu var. Sakatlıklardan dolayı ilk 11'in 4 oyuncusu yoktu. Kulübeden sahaya sürülecek ancak bir kişi vardı. Özveri ile mücadele edip çok önemli 1 puan aldılar. Üçlü defans mükemmel oynadı. Kaleci Sertaç sahanın yıldızıydı.Sayın Mustafa Cengiz'e Allah'tan rahmet, ailesine de başsağlığı diliyorum.
Galatasaray, Yeni Malatyaspor maçı başlarken kulübün 37. başkanı Mustafa Cengiz’i kaybettiğimizin acı haberi geldi. Gerçekten çok etkilendim. Benim gibi futbolcuların birçoğu da etkilenmiştir. Nur içinde yatsın, herkesin başı sağ olsun.Bu üzüntülü atmosferde maça başlayan Galatasaray, ilk yarı gerçekten o kadar yavaş, ağır, pozisyonsuz bir ilk yarı oynadı ki bunun sebebi nedir bilmiyorum.Sadece şunu söyleyebilirim; Avrupa’da farklı Galatasaray, Türkiye’de Süper Lig’de farklı Galatasaray... Bu yakışıyor mu? Kesinlikle yakışmıyor.Marsilya maçındaki futbola, futbolcuların performansına, oyun sistemine hayran olmamak mümkün mü... Ama Yeni Malatyaspor karşısındaki Galatasaray saygı uyandırmıyor. Maçı kazansaydı bile fikrim değişmezdi.
İkinci anlamadığım konu; bu takım genç futbolculardan kurulu. İki maç üst üste oynayamazlar mı? Morutan, yarım devre oynadı Marsilya önünde. Dün gece hiç oynamadı. Cicaldau, Kerem gibi oyuncular sonradan oyuna girdikleri zaman maça ısınamıyorlar, verimleri düşük oluyor. Marsilya maçında Berkan ve Taylan, ikisi de 6 numara gibi oynadılar. Çok başarılı oldular. Önlerinde de Cicaldau harikalar yarattı. Sadece o hücumu düşündü. Yeni Malatyaspor karşısında bakıyorum rakibin zaten bir sürü problemi var. Emre Kılınç defansına yardım ediyor, hücuma daha az çıkıyor. Diagne bile kendi 18’i içinde. Yeni Malatyaspor, Marsilya’dan daha mı güçlü? Neden bu denge kurulamıyor? Süper Lig’deki maçlarda futbolcular herhalde rakibi küçük görüyorlar ya da önemsemiyorlar. Aklıma başka bir şey gelmiyor.
Yeni Malatyaspor’un hücumcusu çok yok, şut dahi çekemiyorlar, iyi hücum edemiyorlar. Teknik direktörleri Sumudica’nın dediği gibi ‘Bizim 5-6 futbolcumuz, Süper Lig futbolcusu değil.’ Buna rağmen böyle zayıf bir rakip karşısında bile Diagne, Halil veya Mustafa Muhammed çift forvet çıkılamıyor. Söylüyorum ya bir dengesizlik var. Bu sıkıntıyı herhalde hoca tedavi edecek. Dün gece hesapta olmayan bir puan kaybı oldu. Trabzonspor ile aradaki fark 14’e çıktı. Bu fark artık kapanır mı? Demekki artık bundan sonraki hedef lig ikinciliği ya da lig üçüncülüğü.. Şu anki kadro 2000 senesindeki kadro değil. Ne kadar pişerse pişsin o kadronun kalitesinin yanından bile geçemez. Süper Lig’de liderin kaç puan gerisinde olunursa olunsun, bu yarışa havlu atılmaması lazım.
Terim, dün, perşembe akşamı kadrosundan santrfor arkasındaki 3’lüyü değiştirdi. Bu ekibin aynı kalitede bir hücum hareketliliği sağlayamadığını söylemek lazım. Emre, Babel, Barış’la 4-3-3’den 4-1-4-1’e daha yakın bir oyuna döndüler. Ama santrfor arkası 4’lünün bir pas otomatiği, ezberlenmiş, sindirilmiş hücum şablonları yoktu. Baskıdan sonuç aldılar ama üretemediler. Bireysel çabaların önüne geçemediler.
Bu da Malatya’nın maçın başından itibaren sadece 6’lı bir blokla ceza sahası çizgisinde durarak kurduğu savunmayı iyice sertleştirdi. Güvenleri ve konsantrasyonları arttı. Terim’in rotasyona gitmesi, maçın sonunda muhtemel bir yorgunluk bekliyor olması doğal. Ama bu uyumsuzluk, perşembeden farklı olarak olgun akın kurma niyeti olmayan, salt savunma düşünen rakip karşısında çok bocaladı. Sanırım bu kadarını beklemiyordu. Devrede Cicaldau ve Kerem’in, 65’te Feghouli ve Halil’in oyuna girmesiyle temel plana dönüldü.
Merkezi daha hızlı, uyumlu kullandılar ama bu kez de Ertaç, ‘dev’ performanslarından birini gösterdi. Galibiyete yetecek kadar şans buldular. Malatya çok amatörce nerdeyse doğaçlama çıkmaya çalışınca da baskıyı artırdılar. Ancak yetmedi. Terim, rakiplere göre özellikle Avrupa’ya uygun dizayn ettiği oyunu, ülke dinamiklerine de uydurabilmeli. Avrupa başarısı ve İstanbullu rakiplerinin yaşadığı sıkıntı ona bu şansı veriyor.
Zakkum grubunun güzel bir şarkısı var: 'Her geçen yıl birer birer masadan eksiliyor dostlar…' Bu kısmı biz bu sene Süper Lig için rahatlıkla söyleriz.Büyükler daha yarı sezon olmadan ufak ufak masadan ayrılıyor, yani şampiyonluktan. G.Saray, 'Takımı gençleştiriyorum' diyor. Marsilya'ya karşı iyi de oynuyor. Fatih Terim'in yerinde olsaydım o kadroyla çıkardım. Ne oldu, ilk yarı kötü bir G.Saray, bu sefer ikinci yarı o kadroya mecbur oldu. Bu daha riskli. İkinci yarı tempo artınca haliyle rakip de artıracak ve sakatlıklar fazla olacak. Çıkarsın alışkın olduğun takım ile neticeyi alırsın, sonra rotasyon yaparsın. Bence tabii… Rezalet bir ilk yarı, iki takım da çok kötü. Bir pozisyon var uzaktan vurulan, Muslera çıkarttı. İkinci yarı G.Saray baskı artırdı, ceza alanına girmeye başladı. Malatya'nın da direnci arttı.
G.Saray arkada boşluk bıraktı ama Malatya'da faydalanacak oyuncu yoktu. Düşünün 14. hafta liderin 36 puanı var, G.Saray 22 oldu. Çıkart 36'dan 22'yi 14 puan yapıyor. Kapanır mı? 3 puanlı sistemde olur ama zor olur.Malatya'nın da ligde kalması için önce forvet transferi lazım. Bu kadroyla işleri zor. 12 atıp 23 yemişler, yedikleri attıklarının iki katı. Her sene federasyon kıyak yapmaz. Düştüğün halde ligde bırakarak… 1 puan Malatya için bu maçta kazanç. G.Saray için de 2 puan kayıp.Hakemin G.Saray golündeki iptal kararı bence doğru. Düşünün 90 dakika maç oynanıyor ve maç yazısı için zorlanıyorsunuz. Sumudica her zamanki gibi atıldı. Fatih Terim yine tribünlerde…
Ama dünün en önemli olayı Mustafa Cengiz'in vefatıydı. Düzgün bir insandı, G.Saray için çok şey yaptı. Devletle iyi geçinip çok şeyi halletti. UEFA'yla münasebeti iyi kurdu ama maalesef bazı G.Saraylı isimlere yaranamadı. Adamı Ali Sami Yen'in mezarında omzundan ittiler. Saçma sapan işler yaptı kongre. Mali ibradan geçti, idariden geçemedi.Bence G.Saray'da iki başkan var ki… Biri Özhan Canaydın diğeri Mustafa Cengiz... Futbol takımı yüzünden vefat ettiler. Çeşitli sebepleri tabii ki vardı. Fakat bu iki başkan da rakiplerden değil G.Saray'ın kendi içinden vurula vurula vefat etti.İkisi de nur içinde yatsınlar. Yani bu iki başkan karşıdan değil arkadan vuruldular. Camiadaki bazıları tarafından.
Galatasaray başkanlığı zor makam... Ünal Aysal, 40 yıl üye olmadığı kulübe üye olduktan 10 yıl sonra başkan seçildiğinde 90 milyon Euro takım bütçesi ile kendini alkışlatmaya çalışırken bir taraftan da aldığı rehin hisseleri Galatasaray'a geri satıyordu. Dursun Özbek döneminde bir garip sportif direktör maharetiyle ağır kontratların altına girilirken Özbek elini cebine atmış, Galatasaray'a döviz hesabından borç vermişti. UEFA ile kavgayı veren Galatasaray'ı men cezasından kurtaran, borçları TL'ye çeviren, iki şampiyonluk kazanan Mustafa Cengiz çok doğrusu, az yanlışıyla Galatasaray'ı düzlüğe çıkaran başkan oldu. Bu makamın yükü onun sağlığını aldı götürdü. Dün de aramızdan ayrıldı. Bir eş, bir baba, bir dede ve mert bir Anadolu insanı uğurlayacağız şimdi.
Galatasaray, Kayseri'de olduğu gibi dün yine anlamsız bir rotasyon ile Malatya'da sahaya çıktı. Trabzonspor maçını kazanmış, puan farkı 15'e çıkmış ve Galatasaray'ın mutlak kazanması gereken karşılaşmada orta saha 3 Türk oyuncudan kurulmuş. Mesele pasaport değil, yetenek... Fatih Terim'in bu kadrosu Avrupa Ligi'nde gruptan çıkmak için kurulmadı. 14 haftada 14 puan geriye düştüğünüzde "8 de kapanır 18 de kapanır" söylemlerinizi doğrulayacak futbolu ortaya koymanız gerekiyor. Dün ikinci yarıda topuyla tüfeğiyle saldıran Galatasaray, rakibin üç direğine sadece 2 isabetli şut atabildi. Bu kafayla ligde fark 24 de olur.
Dün akşam oynan maçta hakem açısından iki kritik pozisyon vardı. Maçın 34. dakikasında Sadık ceza sahası içinde risk alarak, kayarak topa doğru bir hamle yapıyor ve topa dokunmayı başarıyor. Sadık’ın temasından sonra Galatasaraylı oyuncudan seken top önüne doğru sekiyor. Galatasaraylı oyuncunun topa doğru hamle yapma şansı varken, dikkatsiz şekilde kayan Sadık, rakibinin hamle şansını bitiriyor. Bu pozisyonda ben penaltı verilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. 88. dakikada ise Galatasaray’ın golü faul gerekçesiyle iptal edildi. Bence de Diagne’nin Sadık’a müdahalesi faulü gerektiriyordu. İtmemiş olsa bile, uzaktan koşarak gelip, sabit şekilde bekleyen Sadık’a çarparak düşmesine sebep olmuştu.
EN YÜKSEK ORANLARIN ADRESİ MİSLİ.COM Hemen oynamak için buraya tıklayın!