İlk yarım saati uyutan, son yarım saati coşturan, bazen saç-baş yolduran 7 gollü bir maç izledik. Coşturan taraf Konyaspor’du, saç-baş yolduran Galatasaray... Birinci sınıf bir santrforu bile olmayan Konya, bileğinin gücüyle, anasının ak sütü gibi 4 golle maçı kazanırken, en az 4 çok açık gol pozisyonunu da kullanamadı. Galatasaray perişan bir savunma anlayışıyla başladı, özellikle son yarım saatte sahadan tamamen yok olan bir savunma anlayışı ile maçı bitirdi. Konya’nın sağ kenarında oynayan Skubiç ile Shengelia, Galatasaray sol savunmasını adeta felç ettiler. Öyle ki, Emre Akbaba, Ömer, Saracchi, sonradan oyuna giren Emre Taşdemir, solda kim oynadıysa Skubiç-Shengelia ikilisinin önünde dikiş tutturamadılar. Her Konya atağında savrulup gittiler. Marcao’yu bazen eleştiriyorduk, günahını almışız. Ne büyükmüş Marcao, nasıl bir duvarmış Brezilyalı stoper... Bir maç oynamadı, Galatasaray savunma duvarı yerle bir oldu. Galatasaray için elbette sadece geri dörtlüsü, ya da savunma anlayışı değil, orta sahası da facia... Sanki “yalandan” oynuyorlar. Konu mankeni gibi... Rakip fazla mesai yapıyor, bunlar kaytarıyor. Orta sahanın patronu yok, gol yükünü taşıyacak, paylaşacak oyuncusu yok. Bu takım, orta saha oynayıp 12’şer gol atan Melo’ları, Selçuk İnan’ları gördü. Şimdi nereden nereye... Konyaspor çok akıllı oynadı, en önemlisi çok yürekten oynadı. Belki de Galatasaray’da en fazla hissedilen, o yüreği ortaya koyamayışıydı. Konya her hücuma uzun toplarla çıktı ve hepsinde Galatasaray savunmasının arkasına sarkmayı başardı. Sorarım, bu nasıl büyük takım oyunculuğu? İki hafta önce Karagümrük maçının ikinci yarı başlama vuruşu yapıldı, 15 saniye sonra gol yedin... Konya maçında ikinci yarı başladı, 30 saniye sonra gol yedin... Konya’da penaltıdan beraberliği yakaladın, iki dakika sonra bu kez rakibin penaltısı ile gene yenik duruma düştün. Unutma; bu takım Galatasaray... Alışkanlıklarında, genlerinde böyle gol yemek yok... Konyaspor savunmasının en iyilerinden biri Galatasaray’dan giden stoper Ahmet Çalık’tı. İki gol atan Daci, Galatasaray’ın başına bela oldu. Konya’nın kötüsü, Galatasaray’ın iyisi yoktu. Galatasaray’ın kazandığı penaltı konusunda “doğru mu-yanlış mı?” kararsızım. Ama penaltının tekrarı yüzde yüz doğru... Atış sırasında kaleci Sehiç’in çizgi ihlali var. Galatasaray hızla eriyor. Futbol kalitesi kalmadı, hızı, temposu kalmadı. En önemlisi; sonuca tepkisi, öfkesi kalmadı. Sesi-sedası çıkmayan Levent Hoca’nın bile bir ara saha kenarında, “Oynayın, hareketlenin” diye yırtındığını gördüm ama kimsenin umurunda değildi. Fatih Hoca’ya bir öneri: Hoca, saha kenarında olmadı mı, futbolcular öğretmen gelmediği için derse girmeyen öğrencilere dönüyorlar, boşveriyorlar, kaytarıyorlar... Fatih Hoca, bu ceza alma alışkanlığından kurtulmak ve önce kendini, sonra futbolcuları disipline etmek zorunda... Bu gidiş, gidiş değil... Büyük takımın futbolcusu isen, bir de Fatih Terim gibi bir teknik direktörün varsa, daha mücadeleci, istekli futbol oynaman lazım. Maçın başlama düdüğüyle beraber Galatasaray’ın sahaya koyduğu futbol inanın şaşkınlık yarattı. Birinci bölgeye bakıyorsun, Donk ile Luyindama bir tek top çıkaramıyorlar. Donk, Luyindama’ya, o da kaleciye veriyor. Sonra kaleci Donk’a veriyor, o da yine kaleciye dönüyor. Böyle bir oyun şekli olabilir mi? İkili mücadelelere bakıyorum, Ryan Donk ve Luyindama o kadar ağırlaşmışlar ki, rakipleri çok rahat yanlarından geçebiliyor. Konyaspor’un ikinci golünde Daci 5 metre geriden bu iki futbolcunun arasından topa vuruyor ve takımı adına bir gol daha kaydediyor. Bilemiyorum bu şekilde zirve yarışının ne kadar içinde olabilir sarı-kırmızılılar? İkinci bölgeye geçiyorsun, Taylan orada tek başına... Bir sağa koşuyor, bir sola koşuyor ve çok yalnız kalıyor. Ömer yardım etmiyor, Belhanda yardım etmiyor, Emre Akbaba yardım etmiyor. O zaman ne oluyor? Rakibin her atağı Galatasaray kalesinde gol pozisyonu haline geliyor. Belhanda, tamam, kötü futbolcu değil ama, giydiği 10 numaralı sarı-kırmızı formayla hangi maça ağırlığını koyabiliyor? İnşallah bu oyuncunun mukavelesini uzatmazlar! Ömer Bayram geçen sezon takımın orta sahada tüm yükünü çeken isimdi. Ama maalesef bu sene kopuk kopuk... İstikrarsız bir futbol sergiliyor. Hatta biraz daha ileri gideyim; hocası onu mutlaka çaresizlikten oynatıyor. Emre Akbaba, tribünlerin çocuğu, taraftar seviyor da peki oynadığı futbol? Takımına ne katkı veriyor? Demek ki kaptan Arda Turan ve Feghouli, Cim Bom’un jokeriymişler. Diagne’ye kızamıyorum. Dün gece iki tane gol attı, iki tane de net gol kaçırdı. Ancak oynadığı zaman, topla buluştuğu an devamlı gol kokluyor. Rakip stoperlere baskı yapıyor. Şu an için bu takımın olmazsa olmazı... Aynı şekilde Oğulcan... Bilhassa sağ tarafta oynadığı zaman çok etkili oluyor. Rakiple mücadele ediyor, golü kokluyor. İlk golde olduğu gibi gol pası verip gol ortası yapıyor. Taylan ve Oğulcan ile Diagne, şu an Galatasaray’ın vazgeçilmezleri... Konyaspor’a baktığın zaman, oynadığı futbola saygı duymamız gerekir. İsmail Kartal kesinlikle takımını defansa çekmedi, hatta galibiyet için takımına hücum ağırlıklı bir oyun oynattı. Galatasaray’dan giden Ahmet Çalık ve iki gol atan Daci, Skubic, Guilherme ve Oğuz Kağan gerçekten çok iyi mücadele ettiler. Yeşil-beyazlıların aldığı galibiyet kesinlikle tesadüf değil; maçı daha çok kazanmak isteyen taraf onlardı. İsmail Kartal’ın ön alan baskısıyla ve hücum alanını genişleterek planladığı oyun çok başarılı oldu. Galatasaray orta sahasını geniş alanda oynamak zorunda bıraktı. Bununla da kalmadı. Boşluğu gördükleri an özellikle Saracchi’nin arkasına Skubiç’le çok etkin sarktılar. Galatasaray’ın kötü maçları oldu ama defans olarak bu kadar dağınık olduğu azdır. Kuşkusuz idealinden çok uzak bir orta sahayla ve Marcao’suz olmalarının payı büyüktü. Emre Kılınç, Arda ve Feghouli olmayınca katmanlı bir eksiklik oluşuyor. Kullandığı her iki orta saha ekibinden de eksik kaldılar çünkü. Konya’nın orta beşlisi hem savunma yönünde yakın hem de açılmalarda çok seriydi. Ömer Belhanda ve Taylan karşılamada hep geniş alanda yakalandı. Hiç olamayacağı kadar rahat demarke paslar attılar. İsmal Kartal’In 2. yarı müdahaleleri bunu daha da iyi seviyeye getirdi. Bireysel fizik mücadele ile başa çıkılamayacak bir pas trafiği oluştu. Buna karşın Konya kontrole geçip geriye çekildiğinde Galatasaray son haftalarda yapamadığı kadar rahat ceza sahası girişleri yaptılar. Diagne muhtemelen eleştirilecektir ama attığı gol ve Linnes’in aldığı penaltıda son anda uzanarak topu çalışı iyi santrfor özellikleri. O olmasa sorun daha büyük olurdu. Tabii santrforsuz oynandığında orta sahada kalabalık olma şansı da oluyor bunu unutmamak lazım. Yani sadece sahada olmayanlar değil, diziliş de Konya’ya kalabalık çıkışlarda ekstra şans verdi. Bu uzun ligde en önemli silah savunmada mümkün olduğunca sabit kadrolarla oynamak. Bu zor ama gerekli. Bunun yokluğunda Konyaspor kendi ve rakibin eksikliklerini çok iyi ve önemlisi kalabalık bir direkt hücum planıyla yıktı. Bunu her takım yapamaz kuşkusuz. Ama Galatasaray açısından ilk kez böyle bir karşı plan örneği ortaya kondu. Galatasaray eksik olduğu kadar yorgun da başladı maça. Daha ilk 5 dakikada kaleci Okan, herkesi ileri gönderip uzun oynadı yani son 1 aydan farklı olarak Galatasaray seri kısa pas futboluyla başlamadı. İlk oyun kurucusu profilindeki Marcao’nun yokluğunda Taylan ekstra geri gelmek zorunda kalınca takımın boyu uzadı. Daha önceki 4 maçtaki gibi sürekli tam saha pres ve yoğun karşı pres de yapmadı Galatasaray. Aksine Konyaspor maçın ilk 15’inde önde baskı yaparken Luyindama ve Donk’un hatalarından pozisyonlar buldu. Marcao yokken Luyindama’nın performansı iyice düştü, sadece 80’de penaltıya sebep olan büyük hatası değil maçın büyük kısmında Luyindama kötü bir performans sergiledi. Galatasaray’da kötü oynayan başkaları da vardı ancak Emre Akbaba’nın bu kadar kötü oynarken 100 dakika sahada kalması çok sorgulanacak bir tercih oldu. Sadece Emre Akbaba’nın ilk yarı sonunda çıkıp yerine Kerem Aktürkoğlu’nun daha fazla süre alması değil asıl soru büyük resimde: 5 oyuncu değişikliği hakkı varken Fatih Terim’in genelde 60’tan önce oyuncu değiştirmemesi teknik direktörlük tarzına ters değil mi? Maçın starı: Genç Daci, 3 yıl önce direkt Vardar altyapısından transfer edildi. Uzun süredir Balkanlar’dan transfer yapan Konyaspor’un bölgeden yaptığı en başarılı alışveriş. Bonservis artı maaş genel maliyeti de tam bir scouting başarısı. İsmail Kartal teknik direktörlüğünde Konyaspor’un üç İstanbul büyüğünü de yenmiş olması. Gerçekten çok iyi çalışılmış, çok boyutlu bir oyun planı ve çok doğru değişikliklerle gelen bir galibiyet daha. Kısa mesaj: Galatasaray bu sezon ilk kez bu kadar çok gol yedi üstelik hiçbiri büyük kaleci hatasından kaynaklanmadı. Marcao yokken Galatasaray savunması yarı kaliteye düşüyor. Galatasaray’ın ne yapıp yapıp Marcao’yu ekstra kart görmesine sebep olan kontrolsüz hırs ruh halinden kurtarmalı! 250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!