24.11.2016 - 06:58 | Son Güncellenme:
BEŞİKTAŞ için büyük bir fırsatın ayağına kadar geldiği geceydi. Tempolu ve inanarak başlamalıydı. Muhteşem taraftarı ile hakemi de baskı altına almış ve maça başlamıştı Kartal. İlk 11’imiz kötüydü. Aman ‘Gökhan Gönül’e ayıp olmasın, Beck’i de küstürmek istemiyorum’ şeklindeki kadrosuyla, sol beksiz macera dolu bir gecenin başlangıcı pek de iyi olmadı. Bir şeyler kötü gidiyordu. Yediğimiz ilk golün başlangıcı Ricardo Quaresma’ydı. Yine laubali, podyuma çıkmış tavrıyla kaptırılan top karanlık gecenin başlangıcı oldu.BENFICA’NIN KÂBUSU!ORTA saha düşünce, defansımıza da hızlı çıkan, arka arkaya sersemlemiş bir boksöre saydıran bir boksör gibi acımıyordu Benfica. Artçı depremler gibi 3 kez arka arkaya toplar direkten dönerken bizimkiler sessiz film izler gibi izliyordu topu da rakibi de. Nitekim gol geldi 3-0 oldu ve iyice çözüldük.İKİNCİ yarıda mecburen açıklar verdik, fark artabilirdiler. Benfica sözüm ona kazandığını anlayınca laubalileşti. Luisao hariç. Tecrübeli defans oyuncusu tehlikeyi fark etti. Tek başına savunmada ayakta kaldı. Cenk ve Gökhan İnler hamlesi yerindeydi Şenol hocanın. İnler, Aboubakar’ı çok iyi gördü zaman zaman. Savunma arkasına o kadar güzel toplar attı ki İnler. Aboubakar’ın en iyi yaptığı şey ise defans arkasına koşular. Böyle olunca da Cenk’e geniş alan yaratıldı. Cenk maçın kahramanıydı. O olmasaydı ikinci yarı fark artardı. Ezildikçe ezilirdi Beşiktaş. Keşke maça böyle başlasaydın Şenol Güneş. İkinci yarı Beşiktaş, Beşiktaş gibiydi son 30 dakikada özellikle. Cenk, Aboubakar, Quaresma, Gökhan İnler ile Kartal devam dedi...ATINÇ’IN girme sebebi, ne kadar da Tosiç’in adale sakatlığı olsa da havadan gelen toplara müdahale edebilecek birisinin gerekliliği de ortaya çıkmış oldu. İkinci yarıda oyun olarak da fark vardı. Gol de ivme kazandırdı. İlk yarıda ne kadar yanlış oynadıysa 2. yarıda o kadar doğru oynadı Beşiktaş. Aklıma Liverpool-Milan, Şampiyonlar Ligi 2005 finali geldi. Aynı öyle bir geceydi. Liverpool gibiydi Beşiktaş. 3-0’dan 3-3’e! Benfica bu geceyi uzun süre unutmayacak. Beşiktaş, Benfica’nın kabusu oldu bu sezon. 2. yarıdaki Beşiktaş’ı ayakta alkışlıyorum.
Teknik anlamda bir rakibe karşı gardımı alacağım derken takımın doğrusundan vazgeçmek çok pahalıya mal oluyor30 dakikada 3 gol yiyen Beşiktaş'tan ikinci yarıda rakibini ezip 3 gol atan Beşiktaş'a nasıl gelindi?Futbolda bazen teknik adamlar kararlarını, deneme-yanılma yoluyla değil, deneyimleriyle vermeliler. Belki ilk yarıda Benfica karşısında 3-0 geriye düşmeyi buna bağlayamayız ama ilk yarıya sol savunmada Beck ve önünde Adriano tercihi ile başlaması, Şenol Hoca'yı ilk yarı için çözülemez bir duruma götürdü. İlk yarının bitimine doğru en son baktığımda Gökhan Gönül sol açıkta oynuyordu.Bu kadar karmaşadan böyle bir sonuç çıkması bazen kaçınılmaz oluyor.İlk 45 dakika bittiğinde başka bir şey daha oluyordu Vodafone Arena'da... O da 3-0'lık skora rağmen coşkulu Beşiktaş seyircisi futbolcularını tribüne çağırıyor ve bu maçın daha bitmediğini hatırlatıyordu onlara... İkinci yarıda doğru değişiklikler de gelince işler Beşiktaş için kolaylaştı... Şenol Hoca, "Oyunu tutar ve kontrollü oynarım" diye tuttuğu Adriano'nun bölgesine Cenk'i alıyor ve artık oyunu öne doğru taşıyordu.Önce 3-1, sonra penaltı 3-2'ye taşıdı.Aboubakar'ın golüyle de bana göre; Beşiktaş'ın tarihindeki önemli skorlardan biri oluşuyor ve maç 3-3'e geliyordu.Avrupa'da daha önce Beşiktaş'ın yakalandığı skorları hatırlıyorum ama böyle geriden geldiği maçlar var mıydı bilemiyorum.Bu puan, o kadar önemli ki; belki Şampiyonlar Ligi'nde son maçta bir üst tura çıkacaklar.Futbolda bu tarz geri dönüşleri kolay kolay yakalayamazsınız. Saha içi doğrularının yanında sizi oraya taşıyan büyük bir tribün coşkusu da gerekir ki bu dün Vodafone Arena'da fazlasıyla vardı.Hakikaten bu tip sonuçlarda taraftarın nasıl bir katkı yaptığını zaman zaman tartıştığımızda bir kez daha görmüş olduk.Diğer gördüğümüz şey de teknik anlamda bir rakibe karşı gardımı farklı alacağım derken takımın doğrusundan vazgeçmek çok pahalıya mal oluyor.Sanırım Şenol Hoca da bu anlamda farklı düşünecektir. Artık herşey Kiev'de Beşiktaş'ın ne yapacağına bağlı.
Spor dünyası inanılmazlıklarla doludur. Hayal kırıklıkları ile hezimetler; mucizelerle zaferler at başı gider. Nedense bizim hafızamız kötüleri unuturken iyileri yıllar sürecek bir unutulmazlar müzesine yatırır.Beşiktaş-Benfica maçı için böyle bir giriş farz oldu... Elbette yarım saat içinde 3-0 yenik düşen bir takım için başka hayalkırıklıkları, başka öyküler de yazılabilir. Şampiyonlar Ligi’nde yenilgi yüzü görmeden beşinci maça gelen takım, kendi sahasında, kendi taraftarının önünde öylesine çöktü ki bunun analizini yapmak da zor.Takım kurgusuna bakalım örneğin: Adanaspor maçının dağınık, etkisiz ve verimsiz oyuncusu Tolgay, bırakın kenarda oturmayı, forvet arkası oynamaya terfi (!) etmiş. Atiba ile savunma ağırlıklı merkez görevi de Oğuzhan’a bırakılmış... Takımda ayrıca bir de defans paniği var... Şenol Güneş, olasıdır ki elleri titreyerek Gökhan, Marcelo, Tosiç ve Beck’den oluşan bir geri dörtlü oluşturmuş. Adanaspor maçındaki zorunlu solbek Beck’den memnun kalmış anlaşılan. Aradaki Benfica farkını yok saymış... Merkezde Oğuzhan da Atiba da uykudan uyanmış gözleri mahmur kardeşler! Birlikte top kaybediyorlar, birlikte arkada kalıyorlar... Quaresma takımın en gayretli adamı. Kanattan adam eksilterek, fauller kazanarak, ön direk - uzak direk ortalar yaparak duruma isyan ediyor. Ah, o Aboubakar... Buluştuğu toplarla şaşkın, kararsız, etkisiz... Şut atmak, aklına gelen son şey. O vuruncaya kadar, Benficalılar armutları topluyor.Belli ki arızalı bir on bir. Belli ki Benfica dersine iyi çalışılmamış.Şenol Güneş, ikinci yarıya başlarken Gökhan Gönül’ü Cenk Tosun’la, Tolgay’ı da Gökhan İnler’le değiştiriyor. Sonrasında da Tosiç - Atınç Nukan değişikliği yapıyor. Bu hamleler kötü A planına karşılık, reaksiyonla değişmiş B planının ayrıntıları. Beşiktaş uyanıyor uyanmasına da... Guedes, Nelsinho ve Fejsa ile üçü bulan Benfica atı almış, Üsküdar’a koşuyor. Cenk Tosun’un vole ile attığı harika golün ne tadını alabiliyoruz, ne de coşkusunu yaşıyoruz.Beşiktaş’ın hücum ağırlıklı oyununa izin veriyor Benfica. İki maç oynuyor Beşiktaş... A planında 3-0 yeniliyor, B planında ise isyanın 3-0’lık galibiyeti var. 3-0’dan 3-3’e dönmenin hikayesi mi? Ben onu yazmaya hiç niyetli değilim...Dördüncü gol gelir mi? Evet Beşiktaş galibiyeti arıyor... Ama yazık... Üsküdar’da sabah oluyor!
Ahhh hocam ahhh... Şu rotasyon ve de takımın taşlarıyla oynama sevdan yok mu? Hadi sakatlıklar nedeniyle rotasyona sığınabilir, kendi pencerenden haklı olabilirsin. Peki sağ ayaklı Beck’i solbek de oynatmana ne diyeceğiz? Bu oyunda yerleşik taşları yerinden oynatır, başka alanlara çekerseniz, başınıza iş alırsınız! Neyse ki atı alan Üsküdar’ı bu kez geçemedi!Haaa diyeceksiniz ki, gollerin oluşmasına Güneş mi neden oldu? Elbette hayır, asıl aktörler sahadakilerdir, suçun en büyük dilimi onlara aittir.Semedo’nun ikinci golüne lafımız olmaz, gerçi Fabri’yi önde yakaladı. Hadi bunu pas geçelim, birinci ve üçüncü gollere söylenecek o kadar çok lafımız var ki, vaktimiz yok! Guedes, dört kişinin arasından sıyrılıyor, gol perdesini açıyor. Ya üçüncü gol, tam bir savunma skandalı. Düşünün top öyle veya böyle üç kez direkten dönüyor, Fejsa orta sahadan öne çıkıyor, golünü çakıyor.Güneş’i eleştirmeye elim varmıyor, ne var ki mutlak galibiyete gereksinim varken, neden ilk yarıda ofansif ağırlıklı bir kadroyu sahaya sürmüyorsun, sevgili hocam. Tolgay uzun süredir gerçek formunun uzağında, neden bu kadar ısrarcısın hocam?Bak, ikinci yarıda ne güzel Cenk Tosun ve Gökhan İnler hamleleri işe yaradı. Elbette böylesi farklı skorlarda risk alacaksınız, doğrudur. Nitekim Atınç’la son bulan oyuncu hamleleri Kartal’ı adeta kanatlandırdı. Benfica’ya öyle bir baskı kurdu ki, bundan da biri penaltıdan olmak üzere üç gol çıkardı. Hele hele Cenk Tosun’un jeneriklik golü var ki, uzun süre hafızalardan silinmeyecek. Quaresma’nın penaltısıyla yeniden özgüvenini kazanan Beşiktaş, 89’da Aboubakar’ın dokunuşuyla kim ne derse desin, mucizeyi gerçekleştirdi, bir üst tur şansını son maça taşıdı. Aboubakar da son vuruşlardaki hatalarını ört-bas etti!İlk yarıyı unutmak istiyorum, o 45 dakikayı hafızamdan sildim, attım!Valla, o nasıl bir ikinci yarıydı, işte Güneş’in çocukları bunlar... O farklı yenilgiden, skor tabelasını eşitlemek her babayiğidin harcı değildir. Uçurumun kenarlarında dolaşmaya bayılıyoruz, tıpkı Beşiktaş gibi...İşin özeti, iki yarıda da farklı Beşiktaş izledik. Biri tribünlere ızdırap çektiren, diğeri mutlu eden, Devler Ligi’nde de yenilmezliğini sürdüren Beşiktaş’ı bağrımıza basıyoruz, ayakta alkışlıyoruz.Şimdi sırada D.Kiev maçı var... Üst tur yine Kartal’ın kanatları altında... Kaldı ki Beşiktaş’ın Kiev engelini üç puanla geçecek gücü de var, yeteneği de, artı özgüveni de. Elbette Benfica karşısında ikinci yarıda oynadığı futbolu ortaya koyması şart. Bu farklı yenilgiden gelip, beraberliği yakalayan Kartal’ın o anımsamak istemediğimiz Benfica maçının ilk yarısından herkes ders çıkaracak, lamı-cimi yok!
MAÇIN başında Benfica’nın oyun anlayışı ve saha parselizasyonu Beşiktaş’a çok ters geldi. Çünkü bizim ligde hiçbir takım top rakipteyken bu kadar kısa mesafede oynamıyor. Savunmayı bu kadar öne çıkartmıyor. Üstüne üstlük bireysel olarak da bazı oyuncularımızın tel tel dökülmesi 30 dakikada demoralize olmamızı sağladı. İlk maçtan çok farklı bir Benfica izledik.BENFICA savunma hattını kendi kalesine 40-45 metre mesafeye kurdu. Portekiz ekibi oyunu bu kadar dar bir alana sıkıştırınca Beşiktaş pas yapamadı ve oyun kuramadı. Oyun kuramayınca da doğal olarak rakip kaleye gidemedi.BU oyunun panzehiri topu hızlı dolaştırıp yönünü çabuk değiştirerek kenarlara inmek ve rakip savunma arkasına koşular ile adam kaçırmak. Beşiktaş bunları ilk yarıda yapamadı. Çünkü Benficalı oyuncular çok daralttıkları alanda o pası atacak zamanı vermediler. Oyunu kenarlara açamayınca rakibin bıraktığı geniş alanları da doğal olarak kullanamadı Beşiktaş. İkinci yarı stoperleri biraz daha öne çıkartıp risk alan temsilcimiz kanatlara da daha fazla açılınca Benfica kalesine daha etkili gitti. O uzun topları atacak bir Gökhan İnler’in de girmesi Benfica’nın dengesini bozdu.3. gol ‘GELİYORUM’ DEDİCENK’İN mükemmel volesi ile gelen momentum Beşiktaş’ı daha da hareketlendirdi 2’nciyi de penaltıdan bulduk üçüncü gol ise artık güvenini kaybetmiş Benfica karşısında “geliyorum” diye bağırıyordu.MAÇIN ilk yarısında 2 takım arasında çok büyük fark vardı ancak zafer asla pes etmeyenlerin, teslim olmayanların ve cesaretli olanlarındır. Önce Beşiktaş taraftarı pes etmedi, takım başta Quaresma olmak üzere maçı bırakmadı ve bir mucizeyi gerçekleştirdi. Bu tarihi geceyi yaşatanların hepsine tebrikler. Resmi maçlardaki yenilmezlik de dünkü mucize ile devam etti. Bravo Beşiktaş.AYRICA sessiz tezahürat olayı hassas ve anlamlı bir düşünce tabii ancak kulüp tarihinin en önemli maçlarından birinde orayı coşkuyla, tutkuyla bir cehenneme çevirmek yerine sessizliğe gömmek çok da akılcı gelmedi.
Benfica öyle bir tempoyla oyuna başladı ki ‘1 dakika sessizlik’ eylemini doğru düzgün yapmak mümkün olmadı. Taraftar konstantre olamadı ve oyuna müdahale etmek için 1 dakikanın bitmesini zor beklediler...Aslında bu, ilk yarının hikayesi. Mitroglou’nun arkasında Guedes’in de katıldığı 5’li orta saha bloğunun yüksek tempolu paslaşmaları alan oyununun mükemmel bir örneğiydi. Bu kadar hızlı yer değiştirirken oyuncuların birbirinden bu kadar kopmamayı başarması gerçekten büyük iş. Oğuzhan, Tolgay, Atiba ve Quaresma’nın önüne hep 3 kişiyle geçmeyi başarmaları her türlü övgüyü hak ediyor. Böyle olunca Beşiktaş ilk yarıda Benfica savunmasının değil, orta sahasının dahi arasına giremedi.Bu tip bir oyunda savunmayı sağlam tutmanız ve rakibin açık vermesini beklemeniz lazım. Mümkünse tempoyu da düşürmeniz.Cenk’i unutmak hataAncak Tosiç’in sakatlık sebebiyle gardını alarak oynaması nedeniyle Atiba’ın bir oraya bir buraya koşturması ilk goldeki hatayı getirince bu ihtimal ortadan kalktı. Semedo’nun mükemmel vuruşu işi iyice zorlaştırdı. 2 saniye de 4 gollük vuruş ve 3 direkle gelen gol ise tam bir felç haliydi. Şenol hoca bu durumu 4 oyuncunun yerini değiştirerek çözmek istedi fakat Gönül’den önde yararlanmak için bu kadar beklemesi, Cenk’i unutması sanırım kendisinin de kabul edeceği en büyük hataydı.Her anlamda unutulmazİkinci yarıda onun driplingleri Benfica’nın şeklini bozmak konusunda önemli silah oldu. Tabii Aboubakar’ın formsuzluğunu da o kapattı. İnler’in dahliyle pas ritminin artmasıysa işi değiştirdi.Oyunu nihayet geniş alana yayabildiler. 3 net kontra açığı verme riskini alarak 3 gol bulmayı başardı Beşiktaş. Böyle bir geri dönüş Şampiyonlar Ligi standardında kolay gerçekleşecek bir şey değil.İlk yarıda anormal bir dinamizmle Beşiktaş’ı felç eden genç Benfica çok iyi kaçtı. İkinci yarıda, bu çok da ekonomik olmayan enerji kullanımından yararlanan tecrübeli Beşiktaş yakaladı.Unutulmazdı. Her anlamda...
Cenk’in golünden sonra takıma öyle bir hava geldi ki bu his ‘son dakikaya kadar bitmeyecek’ dedirtti.UEFA Şampiyonlar Ligi kulvarında çok güçlü takımlar var. Bunların saha içi düzeni oturmuş, fizik ve teknik kapasiteleri yüksek. Dün gece bu tip bir rakibi direkt ilgilendiren çok kritik maça, taktik açıdan ve motivasyon olarak çok iyi hazırlanmak lazım. Takım tertibi de çok önemli... Ancak Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş'in takım tertibi çok yanlıştı. Öncelikle zorluk derecesi yüksek maçlarda Oğuzhan ve Tolgay ile birlikte başlamak doğru değil. Ayrıca bana göre bek oyuncularını ters ayaklı bölgelerde kullanmamak lazım. Örneğin; Gökhan Gönül ve Beck, sol bek, Adriano da sağ bek Beşiktaş dün gece oyuna çok tutuk ve de rakibe büyük alanlar bırakarak başladı. Benfica da 'Ben kendime güvenen iyi bir takımım' diyerek deplasmanda kendi sahasındaki gibi hırslı, organize ve atak başladı. Erken gelen birinci gol şok yarattı. Sonrasında ikinci gol geldi. Moraller iyice bozuldu. Bir de üçüncü gol olunca, artık umutlar tükenmişti.Ama Beşiktaş'ın öylesine bir seyircisi var ki bence dünyada benzeri yok. Takım 3-0 mağlup, ikinci yarının ilk 10 dakikası sahada yalnız Benfica var, bir de net dördüncü golü kaçırıyorlar ama 40 bin kişi takıma destek veriyor. Sonra Cenk Tosun, belki de hayatının en güzel golünü attı. Ancak takıma öyle bir hava geldi ki bu his 'son da kikaya kada r bitm eyecek' dediler ve de mucize gerçekleşti. Şenol Güneş, devre arasında hatasından döndü ve çok doğru iki hamle yaptı. Çıkan oyuncular ve giren oyuncular doğru karardı. Ama ilk takım tertibinde yaptığı hatayı da iyi analiz yapması gerekiyor.Beşiktaş'ı dün gece Benfica'ya karşı ortaya koydukları bu mücadeleden ötürü canı yürekten kutlamak lazım. Ben siyah-beyazlı seyirciye inanılmaz bir saygı duydum. ne olursa olsun maçı hiç bırakmadılar. Tek kelime ile tribünde müthiştiler..
FUTBOL böyle bir oyun. Olağanüstü bir ilk yarı oynarsın, gol atarsın. Durağan bir 2. yarı oynarsın maçı alırsın. Rize’den başlamalı. Önde Kweuke, iki kenarında Oğulcan ve Ahmet İlhan dışında 7’li savunmayı kaybetmeden, atağa çıkmayı da unutmayarak iyi yaptılar. Golü bulsalar da oyun hep rakipteydi.VOLKAN TAKIMI İPTEN ALDIBAŞAKŞEHİR ise ilk yarı kaliteli pas alışverişi ve dikine oyunla rakibini zor durumda bıraktı. Emre, takımın hücumdaki etkinliğini bu hafta da olağanüstü arttırdı. Ancak ilk yarı sınırlı katkı veren ikinci yarı ise hiç seviyesinde olmak üzere öndeki Visca-Mossoro-Cengiz üçlüsü beklenenden uzaktılar.RİZE’NİN disiplinli savunma setinde kendilerinden beklenen pencereler arasına sızmayı başaramadılar. Kaptıklarıyla uzun oynayan Rize attığı gol dışında etkili bir performans ortaya koydu.AVCI’NIN oyuncu değişiklikleri de kilidi açmaya yetmedi. Takımın alameti farikası duran toplardan bulunan iki golle Başakşehir büyük takım gibi, oyunun zor döneminde kazandı. İki yarı bambaşkaydı üretimleri. 87’deki karambolde yaptığı kurtarışla takımını adeta ipten alan Volkan ile Ahmet İlhan kanadında yaptığı 3-4 kritik müdahaleyle atakları kesen Ferhat’a ayrı not düşüp, sonlara doğru biraz düşse de (ki 37’sinden 2 ay aldı) oyunun her yerinde var olan Emre Belözoğlu’na şapka çıkarmak gerekiyor. Haftaya müthiş bir maç bizi bekliyor!
BİR Ligi maçı düşünün, gruptan çıkman için sana puan, puanlar lazım... Rakip Benfica, Dakika 31, 3-0 geridesin... 3-3’e getirebilir misin? Çok zor. Dünyada çok az takımın yapacağı bir dönüş. İşte Beşiktaş dün böylesine muhteşem bir dönüşe imza attı ve ne kadar büyük takım olduğunu gösterdi.MUHTEŞEM CENK TOSUN!BEŞİKTAŞ’IN bu dönüşünde futbolcuların inanılmaz hırsı vardı. İlk yarı neredeydiler diyeceksiniz? Orasını karıştırmayın. Ama bu Beşiktaşlıların muhteşem dönüşünde en büyük pay büyük Beşiktaş taraftarınındı. Taraftar takım 3-0 geriye düşmesine rağmen umutları bitmedi. Önce kendileri inandı sonra da oyuncuları inandırdılar. 1 saniye olsun takımın aleyhine dönmedikleri gibi hadi siz bu maçı çevirirsiniz diyorlardı. İLK yarıda yoktuk! Tüm hatlarımızla döküldük. Ne defansta toparlanma ne orta sahada ahenk ne ileride çoğalma. Gökhan’ın sağ bek, sağ ön tamam ama daha sonra sol önde oynamasına aklım ermedi. Cenk’in muhteşem golü, zaten coşkulu olan taraftarı hem de arkadaşlarını ateşledi. Özetle dünkü beraberlik galibiyetten çok ama çok anlamlıydı.