22.10.2010 - 10:50 | Son Güncellenme:
Oyun akarken değil, boşluklarda gol yedi Beşiktaş. İkinci gol neredeyse acıklı... 60 metrelik bir yüksek top... Bir kişi eksik, tek adamla saldıran rakip. Yerinde mevzilenmiş iki stoper ve karşı karşıyada gol. Tamam adam Hulk... Hakikaten Hulk kadar da öfkeli oynuyor. Ama bu sadece lakabı, bu kadar boş ve gölge markaj bu seviyede olmuyor. İlk golse artık bir klasik. Ta Marsilya maçından bu yana Hakan’ın boşa çıktığı kim bilir kaçıncı... Böyle bir hataya alan savunması yapsanız ne olur, adam savunması yapsanız ne fark eder. Tekrar ediyorum, Hakan’ın bir perspektif algılama sorunu olduğu açık. Son derece ciddi söylüyorum, kapsamlı bir göz muayenesi gerek. O fizikte, o atletik yetenekte bir kaleci bunca topun geldiği noktayı reaksiyon halinde hesaplayamıyorsa bunun mutlak tıbbi bir sebebi olmalı. Acil müdahale lazım.Böyle iki gol yiyince oynadığınız oyunun, arzu, plan ve stratejinizin çok önemi kalmıyor. Porto’ya en son kim 4 gol atabilmiş. Schuster’in iyi hesaplanmış oyun planı, stratejisi de kadük kalıyor tabii. Alman Hoca oyun merkezini biraz geri çekmiş, daha fazla adamı top kaybedilince topun arkasına geçmekle görevlendirmişti. Ve eldeki kadro ölçüsünde dengeli bir oyun planlamıştı halbuki. Gole kadar pozisyon vermeden ve rakibi birkaç kez eksik yakalayarak, 2 net pozisyonla oyunu sürdürdüler. Nihat maalesef yine İspanya standardının gerisindeydi. Nobre üst düzey savunmayla karşılaşınca da çoğunlukla faul yaptı. İyi işleyen orta sahaya Beşiktaş’ı ileride tuttu, ama akın üçlüsü verimsiz kaldı. Gol sonrası bu oyun devam etse de rakip kontra bulmaya başladı ama yine de Beşiktaş önde topa sahip ve tedirgin edici oynamayı başardı.Rakibi toparlayan kırmızı kart oldu. İkinci yarıya çok daha konsantre başladılar. Beşiktaş oyuna hakim gözüküyordu, ama geriye çekilmiş rakibini geçemedi. Yani kale önü üretimi neredeyse yoktu. İkinci gol sonrası ise oyun tamamen koptu.Böyle kırıcı hatalar, ne kadar iyi planlar yapsanız da önleyemeyeceğiniz sorunlar yaratıyor. Bu seviyede bu kaldırılamıyor maalesef. Altından kalkmak imkânsız oluyor. Dün çok iyi bir plan, akılalmaz şahsi hatalarla heder oldu.Dünden iki iz kaldı. Bir Porto maçından Beşiktaş tribünlerinin aklına Q7 düşmüştü. Dün de yine bir Porto maçında akıllara Hulk yerleşti. Ve kaleci problemi hiç olmayan bir takımdı Beşiktaş. Artık biliyoruz ki böyle bir problem var.
Acı gerçek ise şu: Porto, Beşiktaş'ın en az iki gömlek üzerinde bir takım... Hâl böyle, fakat benim merak ettiğim; Schuster ne zaman bu şablondan vazgeçecek.Schuster’in hâlâ anlayamadığı bir konu var: “Üç ofansif oyuncuyla oynamakla, takım çok pozisyona girmez! Daha basit bir ifadeyle; Ofansif oyuncuların fazlalığı hücum etkinliğini artırmaz...” Bu tür maçlarda önemli olan; takım savunmasını çok iyi yapmak, oyunun ilk bölümünde rakibi pozisyona sokmamak ve sonrasında da kendi gireceğin pozisyonlarda golü yapabilmektir. Ancak bu üçlemeyi başarabilirsen kazanırsın...Porto, Devler Ligi’nde ilk 8 yapar!Peki Beşiktaş ne yaptı? Öncelikle inanılmaz savunma zaafiyetleri vardı, takım savunması kesinlikle iyi uygulanmadı, bir de takım oyunu ortaya konamadı. Bu şartlarda, Porto gibi bir rakibe karşı maç kazanman mümkün değildi. Çünkü rakibin çok yetenekli oyuncuları var... Çünkü rakibin, takım oyununu çok iyi oynuyor. Çünkü rakibin, deplasmanda maç kazanmasını biliyor.. Ve belki de en önemlisi; rakibin kadro yapısı olarak, Şampiyonlar Ligi’nde en azından da çeyrek ya da yarı final görebilecek kalitede...Beşiktaş’tan iki gömlek üstünler...Biraz Porto’dan bahsetmek istedim. Çünkü özellikle Hulk ve Falcao gibi bireysel yetenekleri de çok fazla olan isimleri kadrosunda barındıran Porto’yu, yazılı ve görsel basında görev yapan arkadaşlar da biraz ‘zayıf’ görmüştü! Acı gerçek ise şu: Porto, Beşiktaş’ın en az iki gömlek üzerinde bir takım... Hâl böyle, fakat benim merak ettiğim; Schuster ne zaman bu şablondan vazgeçecek, Beşiktaş ne zaman her şartta kazanmasını bilen bir takım olacak ve bu tür maçları çok daha farklı kapasitede oynayan bir ekip hüviyetine bürünecek?Tabata, Kartal’da bu mevkiyi dolduramazSchuster hata yapmaya devam ediyor... Bu kötü, ama daha kötü olan; Beşiktaş maç kaybetmeye alışır hale geldi. Bu durum, bir ekip için en büyük tehlike... Çok güvendiği oyuncular, bir kez daha Schuster’i yarı yolda bıraktı. Tabata, Zapotocny ve Nobre.. Bu üçlü bana göre kapasite olarak bu tür maçlarda oynayamaz. Tabata hayranlığını çözemiyorum Schuster’in.. Her yazımda ısrarla tekrar ediyorum: Tabata, Beşiktaş’ta bu mevkiyi dolduramaz. Schuster’in bunu henüz anlamamış olması da acı verici...Hangisi 10 kişi? Beşiktaş mı Porto mu!Porto gibi güçlü bir takıma karşı, iki hücumcu ve arkalarında Tabata ile başlamak ‘intihar’ gibiydi! Ve bu sonuç, bana göre Schuster’in bu tercihi nedeniyle geldi. İkinci yarıda hangi takım 10 kişiydi? Beşiktaş mı, Porto mu! Beşiktaş, şuursuz bir baskı kurdu, fakat böyle bir baskının sonuç getirmeyeceği daha önceki örneklerinden belli. Beşiktaş biraz şuurlu oynasa, belki de beraberlik kurtarılabilirdi. Farkına var Schuster: Burası Beşiktaş...Hafta sonu çok önemli bir Kayseri maçı var. Beşiktaş bu sistem ve kadroyla sahaya çıkarsa, kazanması yine zor. Cicim ayları bitti, Schuster artık medyada da camiada da eleştirilmeye başlanacak. Bu nedenle bir an önce aklını başına toplamalı ve kontrollü bir kadroyla sahaya çıkmalı. Artık hangi takımın başında olduğunun ve bu camianın beklentilerinin farkına varmalı.
“Beşiktaş’ta transfer bitmez” diye bir slogan var. Söyleyenin de, dinleyenin de göğsü kabarıyor. Ama transfer denilen şey tek taraflı olmaz.Sadece milyon dolarlar harcayıp oyuncu almak değildir transfer. On liraya alıp yüz liraya satmak da transferdir. Hatta daha hayırlıdır. Kulübünüzü borç batağına sürüklemez. Sonradan dilimize yerleşen yabancı kelimeleri hep işimize geldiği şekilde kullanmayalım. Komik olmayalım..Topla en çok Hakan oynadıMaçın başlarında topla en çok oynayan Beşiktaşlı oyuncu kaleci Hakan. O kadar çok geri pası yapılıyor ki, topla en çok oynayan oyuncu kaleci oluyor. Sebebi basit. Yüzü kendi kalesine dönük olan orta saha ve bek oyuncuları pas verecek arkadaş bulamayınca, topu mecburen kaleci Hakan’a veriyorlar. Hakan’ın da bu pasları pek sevmediği her halinden belli. Doğrusu stoperlerin derinlik vererek top alması ve oyuna sokmasıdır. Bu şekilde topa sahip olma şansınız yükselir ve oyunun hakimi olursunuz. Beşiktaş’ın defansta oyun kuruluşunu çalışması lazım. Yoksa bu maçta da olduğu gibi bir sürü gereksiz geri pası ve pas hatası olur.Misafirperver Zapoİlk yarıda karşılıklı gol pozisyonları var. En etkili pozisyonumuzda Nihat, Nobre ve Bobo topu içeri atamıyorlar. Çünkü rakip defans top kaleye girene kadar müdafayı elden bırakmıyor. Gol ikram etmiyor. Biz misafirperveriz ya ikram bol. Hakan boşa çıkarak Portolulara, “Hoşgeldiniz” diyor. Diğer kaleciler formdayken bu Hakan ısrarını anlayamıyorum. Zapo’da misafirperverliğimizi öğrenmiş olacak ki skor 0-2 oluveriyor. Rakip kırmızı kart görüp eksilince mecburi değişiklikten dolayı Falcao’dan kurtulduk. Ama rakipte Hulk diye bir oyuncu var. Cüssesinden beklenemeyecek hareketlilik ve sürat var. Biraz Avrupa futbolunu takip edenler bu oyuncuyu iyi bilir. “Beşiktaş’ta transfer bitmez” diyenlerin dikkatine. Robinhood peşinde koşmayın. Hulk’ta bir kahraman. Üstelik Beşiktaş’a daha uygun. Rijkaard, Galatasaray’a ilk geldiğinde alternatifli kadrosuyla iyi işler başarmıştı. Ancak sakatlıkların çoğalmasıyla yaşanan kadro sıkıntısında gördük ki Rijkaard kriz değil pahalı takım hocası. Aynı senaryoyu Beşiktaş’ta da mı göreceğiz. Maazallah.. BEĞENDiMPortolu Hulk’u ve onun süratini.BEĞENMEDiMBeşiktaş’ın defansif anlayışını.DİKKATBeşiktaş’ın artık son dakika çabaları maç kazanmaya yetmiyor. Kadroyu ona göre hazırlamak lazım.
İspanyol orta hakem Gomez’in skandal ötesi kararlarını izlerken, küçük dilimizi yutacaktık az kalsın! İlk yarıda öylesi düdükler çaldı ki, biz bile tribünden ‘yuh’ dedik içimizden!Fernando ile başlayalım. Arkadan sert hareket sarı kart doğru... Ne var ki, aynı Fernando karara isyan ediyor, topu yere vuruyor, Gomez’in ikinci sarıyı çekmesi lazım, pas geçiyor.Bitmedi.Falcao’nun attığı gol buz gibi gol... Gomez’e göre Zapo’ya, Falcao faul yapıyor. Alakası yok!Bitmedi.Zapo, Falcao’yu cezaalanı içinde indiriyor, hakem ‘devam’ diyor... Bize göre hareket buz gibi penaltı, artı Zapo son adam olarak kırmızı.Bu nasıl uluslararası hakem pek anlayamadık! Bu yanlışları hakemlerimiz yapsa, Allah muhafaza ipe çekeriz!Porto, Schuster’in abarttığı kadar, ya da yenilmeyecek takım asla değil... Bu tür zorluk derecesi yüksek maçlar fırsatları golle sonuçlandırmaktır.Tamam, Kartal’ın eksiği, sakatı çok... Ne var ki, Nihat daha maçın dördüncü dakikasında yakaladığı pozisyonu gole çevirse her şey terse dönecek.Hadi bunu da geçtik. Ya yenilen gole ne demeli?Bunun eksikle-gedikle, sakatlıklarla uzaktan yakından ilgisi yok!Hakan Arıkan zaten ligde bitmiş, sen kalkıyorsun, moralini sıfırlamış, kaleciyi on birde sahaya sürüyorsun!Neymiş Hakan’ı kazanacakmış?Geçin bunu, efendim geçin! Olan Beşiktaş’a oluyor Schuster efendi!Düşünün Porto 43’te 10 kişi kalmış... Skoru korumak için savunmasına yaslanmış...Üstüne üstlük şeker (!) gibi bir hakem! Pozisyon üretmeyi, ya da gol bulmayı bir kenara bırakın, koca Beşiktaş, on kişi kalmış Porto karşısında ‘fark’ yiyor!Ligde şimdilik SOS veren Kartal, Avrupa Ligi’nde de geri vitese taktı, ilk mağlubiyetini aldı.Bu kulvarda, bir üst tura çıkabilir mi?Olabilir... Yani, şansı var....Ancak, bizi asıl düşündüren, Quaresma ve Guti’nin olmadığı maçlardaki Kartal’ın olumsuz performansı! Başarı bu iki oyuncuya endeksliyse ki, vay Kartal’ın haline !Buna bir de Schuster’in başta kaleci olmak üzere garip oyuncu tercihlerini, değişken oyun şablonlarını ekleyecek olursak, doğrusu biz bu sezonla ilgili hiç de iyimser değiliz.Görünen köy asla kılavuz istemez!
Beşiktaş, Avrupa yolunda iç saha maçını kazanıp ileriye avantaj sağlamak için mücadele etmek zorundaydı. Rakip; kariyer açısından başarılı bir sicile sahipti. Çabuk oynamaları sayesinde kendi liglerinde olduğu gibi Avrupa'da da kolay maç kazanan bir takım olarak tanınıyordu. Siyah-Beyazlı temsilcimiz ise sakatların çokluğu sebebiyle takım kurmakta zorlanırken yedek kulübesinde 4 oyuncu bulundurabildi. Nihat ile Bobo'nun arkasında onlara destek anlamında Nobre, gol yollarında etkili olma adına defans güvencesini unutmak şartıyla doğru bir taktik anlayıştı. İlk dakikalarda Porto topa daha çok sahip oldu. Kazandıkları topları garanti paslarla servis ederlerken yardımlaşma adına çok üst düzey gayret göstermeleri olumlu yanlarıydı. Bu anlayışa karşılık özellikle Tabata'nın baskı yediğinde kalesine dönerek geriye oynaması atak geliştirmeyi zorlaştırdı. Schuster bu defa defansif anlamda çok tedbirliydi. Geri 4'lü geçmiş maçlara nazaran kalesinin uzağına gitmeyerek kontrollü bir taktik anlayış içerisinde oldu. 15'ten sonra oyunun dengelenmesi dün gecenin fark edilen bir özelliği olan Hilbert'in sağ kulvarı iyi kullanmasıydı. Yaptığı bindirmeler kale önünde önemli pozisyonların gelişmesini sağladı. Dengelenen oyun müsabakaya tempo kazandırırken sahada seyir zevk veren bir futbol oluştu. Kartal gene bir duran top organizasyonunda gol yedi. Hakan, Manisaspor maçında yediği ikinci gole benzer bir hatayla kornerden gelen topta boşa çıkınca golcü Falcao yükselerek takımını öne geçirdi. Sonrasında gene Falcao, Zapo ile mücadelesi sonrasında kazandığı topu gol yaptı; ancak İspanyol hakem 'faul' gerekçesiyle geçerli saymadı. Oysa temiz bir goldü. Bu Beşiktaş'ın bir şansıydı. Hakem, Rogue'ye gösterdiği kırmızı kartta haklıydı. İkinci yarı başlarken Porto'da golcü Falcao yerini defans oyuncusu Otamendi'ye bırakmıştı. Bunun anlamı, üstünlüğü korumak ve hızlı ataklarla şans aramaktı. Kartal ortada top dolaştırmada üstün gözükse de son hareketlerde rakibin sıkı savunması karşısında gol yollarında başarı gösteremedi. Rakip istediğini almak için 10 kişi kalmasına rağmen başarılı oldu. 59'da Hulk, Zapo'dan kaptığı topla Hakan'ı avlıyor, aynı oyuncu bu defa 77'de tüm defansla adeta dans ederek kendisinin ikinci, takımının üçüncü golünü atıyordu. Bundan sonrasında Schuster'in rotasyonu gene devreye giriyordu. Yedekteki üç oyuncu da Schuster tarafından oyuna alınıyordu. Bobo'nun son dakika golü teselliden öteye geçmedi. Dünkü hezimet gecesinde Nobre, İbrahim Üzülmez ve Ernst ayakta kalan oyuncular olarak dikkat çekti. Beşiktaş bir devre 10 kişi oynayan rakibinden 3 gol birden yese de taraftarlarının mutluluğuna mazhar oluyordu. Bazıları da bunu anlamakta zorlanıyordu.
Yedek kulübesinde 3 genç bir de Rüştü. Sakatlıkları ve UEFA'ya bildirilmemeleri (Yusuf, Fink) nedeniyle saha dışında olanlardan bir on bir yaptım: Cenk-Erhan, Fink, Ferrari, Ekrem-Aurelio, Guti, Yusuf- Holosko, Fatih, Quaresma. Bu on birde sadece Cenk sağlamdı. Yine de ilk yarıya bakıyorum, Beşiktaş'ın karavanayla sonuçlanan 3 gol pozisyonu var. Ve de herkes en azından görevini yapma çabasında. Porto güçlü ve organize bir ekip. Topu iyi kullanan adamlarla oyunun her iki yönünde de iyi işler yapıyorlar. Genellikle çabuk ataklarla Beşiktaş'ı hazırlıksız ve az adamla yakalamak istediler. Ve elbette bu takımda Hulk diye müthiş biri var. Adamı kementle bile yakalamak imkansız. Depara kalktı mı tozu dumana katıyor. Ve Beşiktaş asıl bu adama boyun eğdi. Avrupa arenasında bedava goller yemeyeceksin. Bu tür hataların affı kesinlikle olmuyor. Ve fatura yüklü çıkıyor. Nitekim de öyle oldu. İlk yarıda Hakan kalesini boşalttı ve rakibe bir gol ikramında bulundu. Sanırım artık kaleye geçme sırası Rüştü'ye gelmiştir. Deneyim çok önemli. Ah keşke Schuster bu maçta da Rüştü'yü tercih etseydi. Yenilen ikinci gol de evlere şenlikti! Bu kez de mucit Zapotocny idi. İlk topa bastırmayınca Hulk'a sadece dokunmak kaldı. Bu golden sonra Beşiktaş moral olarak da çöktü. Oysa ilk yarının son dakikalarında 10 kişi kalan bir rakibe karşı daha fazla direnç göstermeliydi. SCHUSTER ÇÖZÜM BULMALIDefans zaafları haftalardır devam ediyor. Artık buna Schuster'in bir cözüm bulması gerekir. Evet ofansif futbol elbette güzel fakat her takım gücünü bilerek oynamak zorundadır. Arkanı bu kadar açık bırakırsan eloğlu hiç acımaz. Sakatlar elbette ki Schuster'in belini büküyor. Kendisine alternatif imkanı bırakmıyor. Ancak bu eksik on birle de daha mantıklı oynanabilir. Futbolda maceraya yer yok. Rakibi de düşünmek zorunda. Grupta ya Porto ya Beşiktaş lider olacaktı. Beşiktaş yenilerek bu şansını yitirdi. Ancak yine ikinciliğin en büyük adayı. Kısacası Avrupa devam ediyor. Karalara bürünmeye gerek yok. Tam kadrolu Beşiktaş Avrupa'da iyi işler yapar.