Eğri oturacağız, doğruyu konuşacağız, arkadaş... Beşiktaş’ın kadrosu malum, bu oyuncularla sezonu tamamlanacak. Valla, Sergen Yalçın geldi, o ilk yarıdaki Kartal’ı uzun zamandır, böylesi ‘iştahlı’ izlemedim desem abartmış olmam. Arkadaş, o baskı, o pres, o takım savunması, yardımlaşma, pas trafiğini, oyun kontrolünü gördünüz mü? Elbette Sergen hocanın elinde sihirli değnek yok, ama taraftar ve camianın müthiş bir desteği var. Özgüven ve moral-motivasyonun dibe vurduğu Kartal’ı ayağa kaldırmak, yarışın içine tekrar itmek zorlukların en büyüğüdür kuşkusuz. Belli ki Sergen hoca Ümraniye’de o kısacık çalışmada öncelikle oyunculara moral şırınga etmiş, bunu dün gözlemledik. Artı, oyun şablonunda değişikliğe gitmiş. Karşılaşmaya 4-1-4-1 sistemiyle başlayan Sergen hoca, Burak Yılmaz’ın golüne, Skoda’nın yanıt vermesi üzerine, takımı üçlü savunmaya döndürdü. Skoda’nın attığı gole bakar mısınız Allah aşkına? Top Ruiz’in kafasından sekiyor, Vida geç kalıyor, Karius çıkıyor, havayı kucaklıyor! Bu kadar basit gol yenir mi arkadaş? Rizespor, iyi kapanan, hücuma çabuk çıkan bir ekip... Lider Sivasspor’a geçtiğimiz hafta kök söktüren takımdan söz ediyoruz. Dün bir kez daha gördük ki, Kartal, kapalı savunmayı açmakta zorlanıyor. İkinci yarıda Kartal’ın risk alması, skor tabelası adına elbette önemliydi. Ne var ki, risk alırken, savunma güvenliğini elden bırakmayacaksınız. Aminu’nun pozisyonlarını gördünüz mü? Bir topu direkten döndü, yüzde yüzlük fırsatı, auta gönderdi. Ya onlar gole dönüşseydi, eyyy savunmacılar ve Karius! Şans her zaman yanınızda olmaz, bilesiniz! Allah’tan Kartal’ın cengaveri var, gençlere taş çıkartır, taş... Hem sağ kulvarı kontrol edeceksiniz, hem de ofansa isabetli ortalar yapacaksınız... Bunlara bir de harika bir gol ekleyeceksiniz... Bunların adresi Gökhan Gönül’dür... Adam hem örnek, hem de gönülden oynuyor, helal olsun. Siyah-Beyazlı futbolcular, ilk yarıda adeta ‘tazı’ gibiydiler, ikinci yarıda oyundan düştüler. Sergen hoca, bu düşüşe oyuncu hamleleriyle karşılık verdi, Kartal, zorlu deplasmandan üç puana kanat çırptı. Evet, Sergen Yalçın o imza töreninde ona olan sevgiye-güvene ilk maçında üç puanla yanıt verdi, Ümraniye’deki kara bulutları da şimdilik dağıttı, camiaya da gelecek adına umut aşıladı. Kan değişimi, motivasyon, konsantrasyon… Beşiktaş kötü seriyi sonlandırıp kazandı. Elbette Hoca’nın bir dokunuşu var ama, bunun hangi ölçüde sahaya yansıdığına yorum yapmak haksızlık olur. Hem de Rizespor gibi Süper Lig’in dişli takımlarından biriyle deplasmanda oynarken. Topla oynama yüzdesine bakıldığında (35/65) Beşiktaş açık ara önde. Gerçekten orta alanda, özellikle sol kanatta bol pas yapıp top çevirerek Burak Yılmaz’a uygun pozisyon hazırlama çabasındaydı Beşiktaş. Bu oyunda Atiba, El Neny, N’Koudou, Caner ve sağda Diaby ile Gökhan Gönül kontrol öncelikli oynadılar. Sahip oldukları topu kaybetmemek için bol pas yaparak ayaklarında tutmaya çalıştılar. Kanatlardan 2-3 olgun atak izledik. Rizespor Burak’ı kapatmakta zorlandı. Burak Yılmaz’ın üzerindeki baskıya rağmen savunmayı açacak koşuları attığını oyuna karakter koyduğunu da belirtmek gerek. Beşiktaş’ın şu dar ekonomide “peşin para” ile bonservisine sahip olarak 10 numara oynatıp büyük ümitlerle bağlandığı Adem Ljajic elbette oyuna katıldı. Ama sıkça top kaybetti. Şut pozisyonuna girdi, şutu unutmuş göründü. Rizespor kanatları kapatarak, sahanın her yerinde pres uygulayarak Beşiktaş’ın oyununa karşılık vermeye çalıştı. Solda Aminu, sağda bek Moroziuk ve zaman zaman Oğulcan hücumda ekstra rol üstlenen oyunculardı. Bu arada Rizespor santrforu Skoda’nın başarıyla saklandığını da gördük. Beşiktaş bol pasla oyun kurmaya çalışadursun, Rizespor kanatlardan yüksek toplarla fazla yorulmadan etkili oynamaya çalıştı. Plan tuttu. Adem-Atiba (asist) ve Burak’la golü görüp öne geçen Beşiktaş, 7 dakika sonra Skoda’ya engel olamadı. Moroziuk ortayı yaptı, Ruiz müdahale ederken, kafasından seken top Skoda’ya geçti. Ne Vida, ne de çıkamayan kaleci Karius sıçrayabildiler. Peşpeşe zincirleme üç hata. Beşiktaş’ın savunma hatalarıyla dolu oyunu gerçekten “klinik” çalışmayı gerektiriyor. Bu şaşkınlık halleri kaygı verici. Beşiktaş, oyunun savunma tarafını oynayamadı. Dörtlünün uyumu ve alan paylaşımı yoktu. Ayrıca Caner’in bek oynayamayacağını da bir kez daha gördük. Golle sonuçlanmayan en az üç hata, kafayla kestiği topu rakibe kaptırmak gibi gaflet halleri de vardı. Beşiktaş hücumu organize edip gayretle etkinlik sağlamaya çalışırken takım savunmasını da unutmuştu. Aminu’nun 2, Skoda’nın 1 mutlak gol şansını kullanamadığını belirtelim. Gökhan Gönül’ün hücuma katkı anlamında enerjisi ve tecrübesiyle ne kadar yararlı olduğu attığı golde anlaşıldı. Ljajic’in asisti de güzel ama, bu maçta geçer not almaya yetmez! Onuncuda oldu. Beşiktaş’ın 9/8’lik kayıp serisi nihayet Rize’de son buldu. Ne diyelim: Sonun başlangıcı… Ya da başlangıçın sonucu. Ayağına sağlık Sergen Hoca! Sergen Yalçın’ın gelmesi bile daha Beşiktaş maça çıkmadan camiayı moral açıdan başka havaya soktu. Bu yüzden Rize’de alınacak galibiyet, 3 puandan ötesiydi. Galibiyet de ekstra katkı yapması gerekenler vardı. Ljajic iki golde de belirleyici katkı verse de oyunun genelinde zirve performansından uzaktı. Yine sezon başından beri Beşiktaş’ta en “ekstra katkı” yapan iki oyuncu Gökhan Gönül ve Atiba galibiyetin mimarları oldular. Sergen Yalçın, Avcı’nın pratikte 3. stoper fonksiyonunda daha çakılı bek olarak kullandığı Gökhan Gönül’ü ofansif açıdan özgürleştirdi ve kolektif açıdan daha verimli kullandı. İlk 45’te 5 dakikada 5 kez rakip yarı alanda top kazanılmasını sağlayan karşı pres gücünün azaldığı 2. yarıda Gökhan Gönül, sezon başından beri ligde hiçbir Beşiktaş sağ kanadının yapamadığını yaparak usta işi bir gol katkısı yaptı. Atiba ilk golün asistini yaptığı gibi 2. yarıda sakat sakat oynamasına rağmen takımı ayakta tuttu. Aminu karşı karşıya pozisyonda kaçırmasa ne mi olurdu? Bir zahmet Karius, yenilen golde kaleci olduğuna dair biraz olumlu sinyal verse ne olurdu ise o olurdu! Gecenin sorusu Karius, ilk yediği golde gördüğümüz gibi Beşiktaş’ın ideal kalecisi değil. Vida’nın da hatası bile olsa, ideal kaleci dediğin altı pastaki hava topunda öyle bir çıkar ki topla beraber herkes uzaklaşır! Maçın starı Gökhan Gönül, derme çatma sağ açığa kramponunu ters giydirecek bir gole imza attı. Gol dışında da gayet iyi oynadı. Maçın olayı İlk 20 dakikada Beşiktaş’ın Abdullah Avcı’nın hayalindeki karşı presi başarıyla yapması. Tabii asıl değerli olan o karşı preste kapılanlarla ne yaptığın, daha iyi oyuncu malzemesi ile o pres daha da verimli olur, en azından birinde gol olur! Kısa mesaj Rizespor deplasmanında Sergen Yalçın’ın maç hazırlığı da oyuna müdahaleleri de yerindeydi. Lakin asıl müdahale etmesi gereken Beşiktaş yönetimi: Bu kadronun en az yarısı değişmeli ve üst seviyeye taşıyacak oyuncular şimdiden tespit edilmeli! Ülkemizdeki pas kalitesizliğine bağlı düşük takım hızı probleminden nasibi alanlardan biri de Beşiktaş. Bu açığı, ‘önde baskı oyunu göz boyaması’yla kapatmaya çalışıyorlar ama bu kez de defansif zaaflar netleşiyor. Rize’nin başlarda gömülü oynayıp hızlı çıkmaya çalışacağını tahmin etmek zor değildi. Beşiktaş, Ljajic tasarımı organizasyonda birçok oyuncusuna temas ettirerek attığı muazzam golün ardından bu bağı bir daha uzun süre kuramadı. Öte yandan sonuçsuz ataklar için öne çıktıkça Rize fırsatları birbirini kovaladı ve geri koşmak zorunda kaldıkları için de yorulmaya başladılar. Rizeli futbolcularsa sanırım kaçırdıkça ‘Nasılsa atacağız’ diye düşünmüş olmalılar ki kaçırmayı sürdürdüler. Nihayetinde ilk golde olduğu gibi bir kez daha çoklu hücuma kalkıp sonuç aldılar. Beşiktaş ikinci yarıda keskin bir düşüş yaşamış olmasına rağmen rakibin kaçırdıklarına bağlı olarak maçı kazandı. Gecenin sorusu Rize çoğunlukla söylendiği gibi bu kez ‘basit goller yemedi’ ama sormak gerek o basit golleri nasıl oldu da atamadı? Ve Beşiktaş, bunca yaşanana rağmen o pozisyonları nasıl oluyor da rakibe veriyor? Maçın starı Öncelikle Ljajic. İki golü de tek başına tasarladı dersem yanlış olmaz. Defansif zaafları sürse de Gökhan Gönül çalışkanlığını golle tamamladı. Skoda ile Boldrin de her fırladıklarında Beşiktaş savunmasını savururken Trabzon’dan gönderilen Fernandes de iyilerdendi. Maçın olayı İkinci yarıdaki keskin düşüşe rağmen Sergen Yalçın’la ilk maçını kazanmayı bildi Beşiktaş. Bu vesileyle Sergen Yalçın da iyileştirmesi gereken noktaları yerinde test etmiş oldu. KISA MESAJ Beşiktaş’ın sorunu ‘teknik dokunuş’tan ziyade bazı oyunculara olan ‘zorunlu bağlılık’tan kaynaklanıyor. Bu bağlılık da hem oyunu hem takımın geleceğinin kurgulanmasını güçleştiriyor. CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!