23.12.2012 - 10:22 | Son Güncellenme:
Ediz Sırapınar (Milliyet)1001 gece masalları!İşte size göreve geldiği günden bu yana 20’ye yakın transfer yapan Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’si...* Temposu, fizik gücü bırakın Avrupa standartlarını Türkiye’nin bile çok altında bir takım...* Yıllarca iç sahayı rakiplerine dar eden ancak şimdilerde Kadıköy’de sürekli üç ihtimalli maçlar oynayan bir takım...* Duran toplar dışında pozisyon üretebilecek bir futbol zekası olmayan bir takım...* Kocaman öncesi ilk yarım saat rakiplerini ceza alanından çıkarmayan artık tek pozisyon dahi üretemeyen bir takım...Kısacası Kocaman’ın Barcelona gibi oynama hayalleri, antrenör takımı kurma planları, taraftara dağıttığı pembe umutlar (!) dün gece itibarıyla noktalanmıştır. 1001 gece masalları son bulmuştur. Fenerbahçe, “feda” diyen Beşiktaş’ın bile gerisinde kalmıştır... Gerisi teferruattır...Bundan sonra ne transfer yaparsanız yapın, isterseniz Alex ile Emre’yi geri çağırın... Hepsi boş... Harç bitti, yapı paydos... Aziz Yıldırım yönetiminin soğukkanlılık ve akılcılıkla dürüst bir değerlendirme yaparak yeni bir strateji belirlemesi, çatışmasız ve tutarlı bir geleceğe karar vermesi gerekiyor. Bu gelecek sadece Kocaman’ın gitmesiyle olur mu? Belki ama yetmez!
İstifa et Aykut hocaNOT: Bu yazı Aykut Kocaman’ın istifasından 1 saat önce yazılmıştırMaç sonrasında Aykut Kocaman, nasıl bir açıklama yapacak bilmiyorum ama umarım, “Buraya kadar, ben bu işi beceremiyorum, istifa ediyorum” der... Demelidir de.Artık takkenin düşüp kelin göründüğü noktasındayız. Kocaman’la olmuyor. Yol yakınken hem F.Bahçe hem Kocaman daha fazla zarar görmeden ayrılmalılar. Türkiye’nin en pahalı takımı, hücuma yönelik en üst düzey oyuncuların bulunduğu kadrosu ligin en korkak futbolunu oynuyor. Üstelik evinde tek bir organize atak yapmadan fark yiyor. Bunun tek bir sorumlusu vardır, o da Aykut Kocaman’dır...Taraftar yüksek sesle ve çok kalabalık bir biçimde bir konuyu seslendiriyorsa, hem de ortak dil kullanarak, bu sese kulak verilmelidir. F.Bahçe’nin tarihi böyle yüksek oktavlı seslerin yarattığı depremlerle doludur ve F.Bahçe bu depremlerin hepsinden güçlenerek çıkmıştır. Bu kez de böyle olacağından şüphe duyulmasın.SARI-lacivertlilerin tarihinde başkanı ve teknik direktörünün aynı anda istifaya çağırıldığı ve giden futbolculara dön çağrısı yapıldığı hiç yoktur.TARAFTAR dün aslında bu sezonun şu ana kadarki bölümünün özetini müthiş yaptı. Kronolojik sırayla Emre Belözoğlu hatırlatması, “Anons yapsana Aziz Yıldırım” tezahüratıyla başkana yapılan gönderme, “I Love You Alex” tepkisiyle eski kaptana yapılan büyük vefasızlık ve “İstifa et Aykut” tezahüratıyla da büyük bir beklentiyi ortaya koydular.YİNE ORTA SAHA...TARAFTAR haksız değil. Onların gördüğünü Kocaman göremiyor. İlk yarıyı 2-0 mağlup bitirmişsin, kalan 45 dakikada risk alman gerekiyor, beklenti gol ayaklarını sayısını artırmak. Oysa Kocaman orta sahadan oyuncu alıp yine orta saha oyuncusunu sahaya sürüyor. Alışkanlık haline gelen korkak oyundan 2-0 gerideyken bile vazgeçmiyor. Sonra da ileride yalnız kalan Sow’dan, sakat sakat oynayan Kuyt’tan, performansının yarısına bile ulaşamamış Milos Krasic’ten medet umuyor.Bunun adı çaresizlik!BUNDAN sonrası ne olur, çok bilinmeyenli bir denklem değil. Ligin devre arası... Bu boşlukta hoca değişikliği kolaylıkla yapılır. Aziz Yıldırım 1 tane de teknik direktör transfer eder, olur biter.ZATEN 2 hafta önceki “Alex’in yerini doldurmakta zorlanıyoruz” açıklaması bile Kocaman’ın ne kadar çaresiz olduğunun en güzel kanıtı değil mi...ONCA Euro harca, kalmak için can atan Emre’ye sırtını dön, “Sistemime uymuyor, bizi yavaşlatıyor” deyip Alex’i gönder, ardından da aynı sistemle devam et ondan sonra da dış güçleri mazeret olarak öne sür. Artık buna kargalar bile güler.Mesut Bakkal ders verdiKARABÜK ve Mesut Bakkal’a da helal olsun. Mükemmel oynadılar. Adı büyük, ama oynadığı futbol küçük olan bir takım nasıl yenilir bunun dersini hem yazılı hem görsel kamuoyunun bilgisine sundular. Belki bir okuyan olur, ders çıkartır niyetine...
Deniz bitti kara göründü ÖNCELİKLE Mesut Bakkal’a oynattığı futbola, oynayan Karabüksporlu futbolculara teşekkür ederim.Süper Lig’de şu ana kadar oynanan maçlarda, Karabükspor’un dün oynadığı 60 dakikalık futbol için tebrikler.60’tan sonra kötü mü oynadı? Hayır. Belki de skoru korumak için daha kontrollü oynamaya başladılar, bu dakikadan sonra. Peki Karabükspor, bu futbolunu her takıma karşı oynuyor mu? Eğer Karabükspor’un bütün maçlarını 90 dakika seyredebilsem, bunun hakkında bir yorum yapabilirim. Ama bu kadar rakibinin etkili oynamasına müsaade eden Fenerbahçe’nin Karabükspor bu güzel futbolunda payı ne kadar, bilemem. Onu Aykut Kocaman bilir.İki renkli futbolcu seyrettik Karabükspor’da. Lua Lua ve Shelton... Karabükspor’un tamamı iyi futbol oynarken, bu ikili Ünal Aysal’ın dediği gibi Aslan’ın çileği oldular dün gece. Veya biri çilek, biri vişne. Şimdi dönelim Fenerbahçe’ye.Zavallı futbolF.Bahçe’nin dün oynadığı futbol, zavallı bir futboldu. Neredeyse, futbolculara birer koltuk değneği lazım. Peki, bütün suç, bütün kabahat futbolcularda mı? Hayır? Sen her pozisyonda, her olayda hakemi kamuoyuna hedef gösterirsen, rakibi kamuoyuna hedef gösterirsen, PFDK’yı kamuoyuna hedef gösterirsen; futbolcun da, “Zaten benim yöneticim suçluları buldu. Benim suçum ve kabahatim yok. Ben iyiyim” der ve sonunda dün geceki gibi olurlar.Fenerbahçe, 45 dakika kötü futbol oynayarak Galatasaray’a yenildi. Fenerbahçe’de özellikle 60-65’ten sonra futbolcuların yürüyecek hali kalmıyor. G.Saray’a mağlup olduktan sonra, gündem değiştirildi ve Meireles olayı gündemde tutuldu. Sonunda ne oldu? Karabükspor, bastıra bastıra yendi. Kamuoyunu ve taraftarı ters yöne gönderemezsiniz. Önce, kendi kapının önünü temizleyeceksin. Hata yapan futbolcunu önce ilk sen cezalandıracaksın. Örnek olacaksın. Artık deniz bitti, kara göründü.Maç 3-1 Karabük galibiyetiyle bitince hakem Bülent Yıldırım fazla konuşulmaz. Ben tek bir cümle yazacağım, senin omuz atmana rağmen Fenerbahçe’nin o senin omzuna karşılık verecek gücü yoktu. İstersen maçı bir daha seyret, söylemek istediğimi anlarsın. Benden sana tavsiye uzun yolu seç, kestirmeyi değil!NOT: Kocaman istifa etti. Olanlar doğru mu, söyle Samet?
Meireles’in cezası düşmeliAslında bu yazının başlığı “grogi” olacaktı; çünkü Fenerbahçe’nin dünkü vaziyetini en iyi özetleyen kelime buydu. Muhteşem Lualua ve arkadaşları, dün gece Fenerbahçe takımını adeta Saracoğlu ringinin sol köşesine sıkıştırıp yumruğa boğdular; Kocaman’ın elinde bir havlu olsa eminim 70’lerde ringe atmak isterdi ama futbol kuralları buna müsaade etmedi, havlu da müsabakadan sonra gelmiş... Zaten devre arasında Kocaman’ın bütün maçlara kontrollü başlaması tartışılacaktı çünkü bir büyük takımın 17 haftada tam 11 kez ilk golü yemesi normal değildi. Devre arasında yine muhakkak Kocaman’ın Alex’i arkasına teneke bağlamak suretiyle gönderip Alexliymiş gibi 4-2-3-1 oynamaya devam etmesi tartışılacaktı, belli ki Aykut Hoca bu tartışmaları evinden izlemeyi tercih etti.Bugün sokakta herkes bu cezayı konuşurken, Meireles öyküsü maçın önüne geçmişken bu gündemi görmezden gelmek de imkânsız tabii. Disiplin Talimatnamesi’nin 31/4 maddesine göre hakeme tükürmenin ceza alt sınırı 8, hakeme hakaretin alt sınırı ise (31/2’ye göre) 3 maç... PFDK açıklamasına göre Meireles hakeme tükürme ve hakaretten cezalandırılmış, demek ki cezası 8+3=11 maç şeklinde belirlenmiş (Bu arada, Raul’ün fiilini Engin’in fiiliyle de kıyaslamak bizi bir yere götürmüyor. Engin’inki hakeme fiili saldırıydı ve bunun -33/3’e göre- ceza alt sınırı zaten 10 maç).Derbi görüntülerini izledim; Meireles’in (el hareketiyle) hakeme hakaretten 3 maç ceza alması normal, hatta az bile... Lâkin gördüğüm kadarıyla Raul hakeme tükürmüyor, hararetle yaptığı itiraz sırasında (mesafe de yakın olduğu için) ağzından tükürük saçmış muhtemelen. Hakem Özkahya bu fiili, raporuna belli ki tükürük olarak yazmış. Ağızdan tükürük saçma ile tükürmeyi eşit kabul etmek ve 8 maçla cezalandırmak bence büyük haksızlık. Tahkim Kurulu da benim gibi düşünüyorsa (cezanın tükürük kısmını iptal eder ve) Raul’ün cezası 3 maça iner. Bence âdil olan bu.Eğer Tahkim Kurulu, değerli hakemimizi zor durumda bırakmamak için 11 maçlık cezanın arkasında durursa; Özkahya’yı kazanalım düşüncesiyle daha önemli bir şeyi kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız: Kamuoyundaki adalet duygusunu... Özkahya bir algılama yanlışı yapmış olabilir, raporunda ağızdan tükürük saçmayı (aralarında bir fark olacağını düşünmeden) tükürme biçiminde yazmış olabilir. Bunun saha içinde yapılan bir hakem hatasından, antrenör hatasından, kaleci hatasından farkı yoktur; esas yanlış olan, bu yanlışta ısrar etmektir bence...
Hatalı transfer!Sahadaki oyundan çok şu sorulmalı; F.Bahçe bu sene doğru transfer yaptı mı veya ihtiyacı olan doğru oyuncu tipini aldı mı?DERBİYİ kaybeden F.Bahçe ve Kadıköy’de oynayacağı bir Karabük maçı... F.Bahçe taraftarının, geçen haftayı unutturacak ve kendilerini affettirecek bir takım beklemesinden daha doğal bir durum yoktu. Fakat beklentilerin hepsi boşa çıktı. F.Bahçe bir türlü Aykut Kocaman’ın düşüncesini sahaya yansıtmayı başaramayan bir görüntüdeydi.KOCAMAN, bol pas yapan, oyunu rakip sahaya yıkan ve hareketli oynayan bir ekip oluşturma çabası içerisinde. Ama dün akşam gördük ki bu oyuncu profilleri ile bu mümkün değil. Maalesef F.Bahçe, bu düşüncelerin hiçbirini sahada gerçekleştiremedi. Sahadaki oyundan çok şu sorulmalı; F.Bahçe bu sene doğru transfer yaptı mı veya ihtiyacı olan doğru oyuncu tipini aldı mı? Bence hayır!BELKİ ‘isim’ futbolcular aldılar ama verimli oyuncular almadılar. Kimsenin kariyerine bir söz söyleme hakkım yok.. Ancak size güvenenleri mahçup etmemek için sahada da bir şey yapmanız gerekir. F.Bahçe takımı, maç boyunca sık sık pas hatası yapan, uzun toplarla oynamaya çalışan, ne ileride ne de geride çoğalmayı bir türlü beceremeyen bir takım hüvviyetindeydi. Dolayısıyla tam bir deplasman takımı durumunda olan Karabük’e yenilgiden de kurtulamadılar.MUHTEŞEMDİLERF.BAHÇE’DEN çok aslında Karabük’ü konuşmak gerekir. Dün akşam öyle bir Karabükspor izledik ki deplasmanda büyük bir takıma karşı nasıl top oynanır, herkese zevkle izlettirerek gösterdiler. Bir de LuaLua ve Shelton gibi (Bence muhteşem oynadılar) iki oyuncuya sahipler. Kaleci Bora’dan en uçtaki İlhan’a kadar kazanmayı hak eden bir Karabük vardı... Mesut Bakkal’ı tebrik etmek gerekir. Geldiği ilk günden beri Karabük takımı büyük bir değişim gösterdi. Kolay değil hem G.Saray hem de F.Bahçe’ye kendi sahalarında 3’er gol atacaksınız... Ancak bir hoca takımına bu kadar katkı yapabilir.Önlem alınmalıydıLUALua ve Shelton’un deplase koşuları, hareketli oynamaları F.Bahçe savunmasında açıklara neden oldu. Karabük gibi kapanıp topu kazandığında da hızla hücuma çıkan bir takıma karşı savunmada önlem almazsanız skora da razı olursunuz.. Karabük, G.Saray’a 3 gol atarken F.Terim, Mesut Bakkal’ın nasıl oynayacağını çözememişti. LuaLua, A.İlhan, İ.Parlak, Shelton... Kocaman bu dörtlünün ne kadar iyi olduğunu geçen haftalarda göremedi demek ki... Dikkate alınmalıydı.Yedekler yetersizSÜPER Lig’in bitmesine daha uzun haftalar var... Ancak herkes transfer döneminde takıma en az 2-3 takviye yapılması gerektiğini gördü. F.Bahçe’nin yedek kulübesi, maçı çevirebilecek özellikteki oyunculardan oluşmuyor. Bu, Karabük maçında bir kez daha gözler önüne serildi.Takım olamadılarDEĞİŞİKLİKLERE rağmen F.Bahçe’de değişen olmadı. İlk yarı Kuyt kanattaydı, 2. yarıda hatadan dönüldü ve kanatlarda Caner-Krasic oynadı. Ancak dün F.Bahçe’de bir oyuncunun bile katkısını göremedik. Takım olmaktan uzaklardı. Salih gibi çok şey beklenen oyuncuyu böyle bir skorda ortaya atmak ne kadar doğru tartışılır.
Mesut Market!Spor Toto Süper Lig’in mütevazı ve haddini bilen takımı Karabük, G.Saray’ı TT Arena’da güzel bir futbolla 3-1 yendikten sonra dün de Şükrü Saracoğlu’nda F.Bahçe’ye aynı tarifeyi çekti. Kazanmak tabii ki önemli ama kazanırken göze hoş gelen futbol oynamak, güzel futbol oynamak, kaymaklı ekmek kadayıfı gibi. İşte dün Karabük kaymaklı ekmek kadayıfı gibiydi. İlk dakikadan 90. dakikaya kadar ne F.Bahçe’nin isminden ne de taraftarından korktular. Çıktılar kendi futbollarını oynadılar.KALECİSİNDEN en uçta oynayanına kadar, sonradan girenler de dahil görevini yapmayan oyuncu yok gibiydi. Bırakın orta sahayı, Karabük’ün defansından çıkan toplar bile çok düzgün ve akıllıcaydı. Hepsi görevini yaptı ama tabii ki öne çıkanlar da vardı. Mesala Ahmet İlhan ve mesalanın da mesalası Shelton ile Lua Lua. Attıkları 3 gol de mükemmel ve organizeydi.F.BAHÇE gibi bir takımı sahasında farklı yendikleri için Karabüklü oyuncuları herkesin alkışlaması gerekir. Tabii bu galibiyetin mimarını da ayrıca alkışlamak lazım. Sadece galip geldikleri için değil, izleyenlere futbol zevki veren bir takım yarattığı için.MESUT hoca izin verirse ben soyadını değiştermek istiyorum. Hoca bundan sonra soyismin Bakkal değil ‘market’ olsun. Fazlasıyla hakediyorsun. Bakkal’ken veresiyen yoktu. Sakın market oldum diye verisiyeye başlama.ASLINDA F.Bahçe için fazla konuşmaya gerek yok. Kötü oynadılar, rakibi seyrettiler, 3 pas üst üste yapamadılar ve neticesinde de kaybettiler. Her şeyi anlıyorum da Aykut hoca, F.Bahçe’yi karşı kaleye götürecek çabuk oyuncu lazım. Ve sen bu oyuncuyu (Stoch) yanında oturtuyorsun.MAÇIN hakemi Bülent Yıldırım iyi bir maç yönetti. Oyuncular kadar koştu, pozisyonlara yakındı ama tek hatası Bekir’i 2. sarıdan kırmızı gösterip oyundan atmamasıydı.
Feda zamanı!Orta saha yuvarlağının çevresinde toplandılar. Bir şeyler konuştular ve daire halinde yüzlerine tribünlere dönerek, formalarındaki armayı öptüler. Hep birlikte...Meireles'in Galatasaray derbisi sonrasındaki jestine katılıyorlardı. "Bu forma ile onur duyuyoruz" dediler. Ama sahada o formayı ıslatacak terleri yoktu. Böylesine umursamaz, kaçak, rakibi küçümseyen tavırlar içindeydiler. Kendi kendine olmasını bekliyorlardı bazı şeylerin... Kendi şovlarının peşine de düştüler. İkili mücadeleleri kaybediyor, hatta ilk gol iki Fenerbahçeli'nin arasından çıkan Shelton'ın çabasıyla geliyordu.Haksızlığa uğradıklarını iddia edenlerin, haklarını arayacakları en cazip mekan olan çimenlerin üstünde, erken emekliler vardı Fenerbahçe adına... Maçı yaşayan, ne yapacağını bilen ve bunu uygulamaya çalışan ekipti Karabük. Galatasaray'ı alt eden ön tarafa bir de Shelton'ı eklemişti Mesut Bakkal. Koşmayı kendine yediremeyen bir de rakip buldu karşısında ve infazı yapmakta da gecikmedi sahadaki talebeleri.Bir kurban isteniyorİkinci yarıda 4-4-2'ye döndü Aykut Kocaman. Ama top kayıplarının önüne geçemiyordu. Sow ile Kuyt'un uyumu yoktu. Krasic ise Gökhan'ın önünü açmadı, içeriye kat etmeden oynadı. Kendileri kilitlediler oyunu. "Bu sezonda daha kötüsü olmaz" dediğimiz maçların üstüne en kötüsünü de eklediler. Tribünler üçüncü Karabük golü sonrasında Aykut Kocaman'a ve Aziz Yıldırım'a tepki koydular. Takımına maç kazandıran Fenerbahçe taraftarının zaten kaybolmaya yüz tutmuş agresifliği, bu kez "kurban ister" hale geldi. Kuyt'ın golüne sevinmeyen Telekom tribüünne, Fenerium tepki koydu. Bölünme zirveyi buldu.İnandırıcılığını yitirmiş bir yönetim, planlarını tutturamayan bir teknik adam ve son iki yılda çok şeyini feda eden bir taraftarı grubuyla, yeniden ayağa kalkılır mı? Bazıları için "Feda zamanı" gelmedi mi?Darağacına gitmeden de "Fenerbahçe" denemez mi?
Bakkal farkı engelledi!Fenerbahçe'nin sahaya çıkan ilk 11'inin, başta LuaLua gibi çok etkili hücum silahlarını sahaya süren Karabükspor karşısında çok büyük sıkıntılar yaşayacağını maç başlamadan önce tahmin etmek zor değildi. İlk devrenin tamamında futbol oynayan tek bir takım vardı, o da Karabükspor idi. Fenerbahçe ne pas ne hücum yapabildi ne de pozisyon bulabildi. Bunların yanında sürekli ciddi kale önü tehlikeleri yaşadı.Sakat Kuyt, bitik sow...Karabükspor ilk devrede üç net gol kaçırdı, iki de gol attı. Peki neden böyle düşündün diye soracaksınız.. Krasiç ve Sezer fizik olarak çok düşük, oynayacak durumda değiller. İleriye katkıları olmadığı gibi defans da yapmıyorlar. Kuyt sakat sakat sahada. Fizik olarak bitik durumda olan Sow'u da bunları eklersek, dört oyuncusu savunma yapmayan bir takım ne yapabilir ki? Günümüz futbolu top rakipteyken bir kişinin bile savunma yapmamasını kabul etmiyor.Aykut Kocaman ikinci devreye iki değişiklikle başladı. İki farklı mağlupsun, forvetlerin dökülüyor ve maçı çevirmek için Stoch ve Semih'i düşünmeyip Salih ve Caner'i alıyorsun oyuna! 15 dakikalık Fenerbahçe baskısı sonrası LuaLua'nın önderliğinde yine Karabük sahneye çıktı. 69. dakikada mükemmel bir golle işi bitirdi. Neyse ki Mesut Bakkal - nedeni bilinmez - LuaLua'yı 73. dakikada çıkartıp takımı adına tarihi farkı engelledi. Eğer F.Bahçe'de biraz direnç ve hırs olsaydı Kuyt'ın golünden sonra iş tehlikeye bile girebildi. Herşeye rağmen Bakkal'ı kutlamak gerek. G.Saray ve F.Bahçe'ye İstanbul'da üçer gol atıp 6 puan aldı.Lualua dersDün LuaLua forvet arkası orta sahanın neler yapması gerektiğini Alex hayranları dahil herkese gösterdi. Son 1.5 aydır Sow'un F.Bahçe'nin oyun düzenine hiçbir katkısı olmayan bir santrfor olduğunu iddia ettim. Dün herhalde bu görüşüm haklılık kazandı.
Bu kadar kötü oynanmaz.Bahçe devre arasında 3 oyuncuya değil, harcayacağı bütün parasını bir oyuncuya versin. O da Alex'in yerinde oynatacağı oyuncuya. Çünkü ne Cristian ne de Sezer ile bu iş olmaz. Cristian'da istikrar yok. Bir oynuyor, iki oynamıyor. Sezer'in yapacağı iş de değil.Meireles bu takım için çok önemli. Onun da yerini kimse dolduramaz. O olmadı mı orta saha panikliyor, kağıttan bebek gibi oluyor. Ve Caner .Savaşçı, mücadeleci özelliği ile takımın can simidi.Helal olsun Karabük'e. Daha doğrusu Mesut Bakkal'a. LuaLua'yı Selçuk'un üstüne verdi, oyun kurmasını engelledi. Birol da Cristian'ı göz hapsine alınca, F.Bahçe'nin eli ayağı kilitlendi. Orta saha yol geçen hanı oldu.LuaLua ikinci golden önce top İlhan'ın ayağına gelince, orta sahadan elini kaldırarak depara çıktı. Bir kişi önüne geçip durdurmayı düşünemedi. Bekir zaten sarı kartı görünce bitti. Yobo ile birlikte iki kişi topu ayağından alamadı. İlhan Parlak'a attırdığı ilk golde de F.Bahçe'nin stoperlerini hallaç pamuğu gibi attı. Lualua'da güç, kuvvet, çabukluk, akıl ne ararsan var. Bir pozisyonda topu Yobo'nun sağından attı, solundan geçti. Üç metre de fark attı. Yobo'yu bu kadar kötü görmedim. Yoksa onda da mı bir sorun var?BARAJ BİLE KURAMIYORAykut Kocaman devre arasında yanlış 11'le sahaya çıktığını fark edince ikinci yarıya Sezer ve Selçuk yerine Caner ve Salih ile başladı. Riske girip forveti de ikiledi. Ama hiçbir şey fark etmedi. Çünkü topun ayağa çabuk ve dikine nasıl oynanacağının en güzel örneğini veren Karabük, 2-0'dan sonra gardı düşen F.Bahçe'yi sahada futbolla perişan etti.Bir yan top ortası yaptılar, onu da Kuyt gole çevirdi. Bu futbolcu için 'Sakat sakat oynadı' deniyor. Yine de sahada koştu, yüreğini ortaya koydu. Ama ya diğerleri! Krasiç oyunun başında iştahlıydı. Bir şeyler yapmak istedi. Sonra o da pas hataları ile oyundan düştü. Volkan bile kötüydü. F.Bahçe baraj kurmayı bile unuttu. Birol'un frikiğine bakın. Göbek 'Adam da top da geçer' dedirtecek kadar boş.Sorulacak soru şu: Ligin ilk yarısında 17 maçta 24 puan kaybeden F.Bahçe nasıl şampiyon olacak!Çünkü istatistiklere göre son 22 yılın en başarısız takımı.
Oku... AYKUT Kocaman birçok konuşmasında gazetelerdeki yazıları ve televizyon yorumcularını takip etmediğini söylemişti.. O yüzden bu başlığı attım.. Bu yazıyı oku ve asla unutma.. Gelecek hafta İslam Çupi’nin 103 gollü Fenerbahçe’yi seyrettikten sonra yazdığı bir yazıyı hatırlatacağım.. Ve koskoca bir balinanın çupraya dönüşmesinin üzüntüsünü anlatacağım..Skor 2-0 olmadan birkaç dakika önce stattan çıkmak istedim.. Tarihinin en sıkıcı ve korkak futbollarından birini oynuyordu Fenerbahçe.. Dayanamıyordum.. Tribünler zaten boştu.. Seyirci de kaçmaya başlamıştı bu tarz karşısında takımından.. Mesleğime duyduğum saygı yüzünden kaldım ama yazımın tamamını devre arasında yazdım.. Özür dilerim.. Bu sezon hiçbir rakibe karşı Fenerbahçe’nin saldırgan ve hücum futbolu oynadığını görmedim.. F.Bahçe’nin rakiplerine karşı çok kötü analizlerle çıktığı ortada.. İlk onbir seçimleri dışında, rakibin oyun tarzı belliyken sayısız pozisyon veriliyor.. Bir de bunun uğruna savunmanın önüne, hücuma hiç katkı yapmayan ağır adamlar konuluyor..Sorun büyükOrdu ve Trabzon’dan sonra maçları en keyifsiz takım F.Bahçe.. Futbol önce koşmaktır, demişti Kocaman.. Olabilir.. Ama koşmak sağa sola, sürekli akıllı pas yapan rakibe koşuşturmak değildir.. Koşmak; kaliteli yapılırsa anlam kazanır.. Topsuz oyunu oynamaktır.. Tempodur, depardır, bindirmedir.. Koşmak; Selçuk, Cristian, Mehmet tipinde adamların bir araya yığıldığı şekilde yapılırsa anlamını yitirir..Kocaman biraz dünya futbolunun devlerinin oyun stratejilerine bakmalı.. Bunları takip eden yorumcuların uyarılarını dikkate almalı.. Bekleyerek oynama düşüncesinden sıyrılmalı.. Van Persie-Rooney-Nani-Valencia, bir arada oynuyorsa F.Bahçe’de bir hata var demektir.. Sezon ortalaması 11-12 gol olan, Terim’in en çok çekindiği isim Stoch artık şut cekmiyorsa.. Yedek kalıyorsa.. Sezon başında umut bağlanan forvetler onsekize giremiyorsa.. Bu takım Beşiktaş’ın, Antalya’nın gölgesinde kalıyorsa.. En önemlisi her derbide kendisinden korkan G.Saray’dan çekinmeye başlamışsa.. Sorun büyük demektir.. Yazım burada bitiyor.. İkinci yarı benim için önemli değil.. Karabükspor’u tebrik ederim.. Hem koştukları hem de akıllarını kullandıkları için.. Yürekleri için.. Attıkları güzel goller için.. Ama en önemlisi cesaretleri için..Doğru Zamanİstifa kararına gelince... Teknik direktörlük mesleğinin doğasında var. Ama buna verilen reaksiyon sanırım bir tek F.Bahçe’de böyle olur. Yönetim, futbolcu ve taraftar hocayı kararından vazgeçirmeye çalışır. Önemli olan bu bütünlük. Kocaman, F.Bahçe’yi seviyorsa en doğru zamanda bu kararı almalı. En doğru zaman şimdi ise geri adım atılmaz. Değilse zamanı gelinceye kadar beklenir.