20.01.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Eriksson'un İngiltere Milli Takımı teknik direktörü olmasının ardından, "nihayet futbolculardan daha iyi İngilizcesi olan bir hocaya kavuştuk" diyen Brian Clough'ı... Bayanların futbol oynamasıyla ilgili, "ben kadınımın çamurlara batmasını istemiyorum" diyen, efsanevi kaleci David Seaman'ı antrenmandan çok ayna karşısında vakit geçirmekle suçlayan Brian Clough'ı... "Eğer Tanrı futbolun havadan oynanmasını isteseydi, kaleleri havaya kurabilecek teknolojiyi de verirdi" diyen Brian Clough'ı... Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduktan sonra "havaya girip" futbol tarihinin en eski turnuvası FA Cup'a katılmayan Manchester United'lı futbolcular için "Umarım Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda zehirli ishal olurlar" diyen Brian Clough'ı.Ve kendisine, ülkenin gelmiş geçmiş en iyi hocası olup olmadığı sorulduğunda, "İngiltere'nin gelmiş geçmiş en iyi teknik adamıyım diyemem. Ama şunu söyleyebilirim: I was in the Top One (Top 1'de idim!)" diyen Brian Clough'ı... Şu dünyadan, işinin en iyisi olan çok insan gelip geçti... Ama, top 1'de olan tek adam oydu... Nigel! Başını asla öne eğme. Çünkü sen Brian Clough'ın oğlusun... Sözün üstadı Brian Clough'ı geçtiğimiz yıl, 69 yaşında mide kanserinden kaybetmiştik. İngiltere'nin Muhammed Ali'sini, adada tüm zamanların en iyi teknik adamını; kısıtlı imkanlarla iki değişik takımı (Derby County ve Nottingham Forest) lig şampiyonu yapan, ve bunu başaran sadece üç kişiden (Kenny Dalglish, Herbert Chapman) biri olan Brian Clough'ı... 42 maçlık yenilgisizlik rekoru 26 yıl kırılamayan ve ikinci ligden yükseldiği ilk sene birinci lig şampiyonluğuna, ikinci sene Avrupa şampiyonluğuna ulaşan Brian Clough'ı. Federasyonun sezon içinde uygulamaya koyduğu ve zaman zaman ödül olarak verdiği bir centilmenlik şilti var: Mavi bayrak... Geçtiğimiz Cuma günü, eşit puanlı takımları ayırma konusunda yaşanan çifte standarda çözüm olarak İzmitli okurumuz Turgut Korkut, mavi bayrağın değerlendirmeye alınmasını önermiş.Euro 2004'te takımları ayırma konusundaki kıstas sıralamasını hatırlayalım: a) Takımların 3 maç sonundaki puan sayısıb) Takımların kendi aralarındaki maçın skoruc) Eğer ikiden fazla takım eşit puanda ise, söz konusu takımların kendi aralarındaki maçlardaki averaj durumud) Genel averaje) Genel gol sayısıf) Bir önceki Dünya Kupası ve mevcut Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinden elde edilen puan/maç katsayısıg) 3 grup maçı içindeki fair-play puanıh) Kura çekimiUEFA, centilmenlik puanını görüntüde dikkate alıyor; görüntüde diyorum çünkü fair-play katsayısını değerlendirmeleri için önceki 6 kıstasın eşit olması gerekiyor. Özellikle altıncı kıstasın, yani "Bir önceki Dünya Kupası ve mevcut Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinden elde edilen puan/maç katsayısı"nın da eşit olması neredeyse imkansız... Yani kartların sıralamaya tesir etmesi mucizelere kalmış. Futbolun, sloganında olduğu gibi "fair" yani adil ve centilmen olmasını isteyen bizler de centilmenliğin sıralamada dikkate alınmasına seviniriz. UEFA'nın yaptığı gibi kağıt üzerinde değil, gerçekten... Keşke, çiçeği burnunda Türkiye Futbol Federasyonu, eşit puan ve averajdaki takımları "mavi bayrak" sayılarına göre sıralasa ve dünyaya bu konuda öncülük etse...Tabii bunu yapmaları için önce mavi bayrakları doğru biçimde vermeleri gerek. Eğer sarı kart sayılarına göre mavi bayrak dağıtıldıysa, birinci ve üçüncü ödül haftalarında hiç sarı kart görmeyen Trabzonspor, mavi bayrak almalıymış. Oysa Trabzon, iki sarı kart gördükleri ikinci haftada mavi bayrağa layık görülmüş! Söz konusu haftalarda hiç kart görmeyen başka takımlar da varken, Denizlispor ve Gençlerbirliği birer kartla ödül almışlar. Ödül verilen ilk 3 hafta kart dökümü aşağıda (Teşekkürler Erdinç Sivritepe) :1.hafta: Trabzonspor (0), Ç.Rizespor, Diyarbakır, Galatasaray, Gençlerbirliği (1 sarı kart+mavi bayrak)2.hafta: Ankaragücü(0), Ç.Rizespor, Denizlispor, Galatasaray, Konyaspor, Samsunspor (1), Trabzonspor (2 sarı kart+mavi bayrak).3.hafta: Beşiktaş, Sivasspor, Trabzonspor (0), Ç.Rizespor, Galatasaray, Malatya, Denizlispor (1 sarı kart+mavi bayrak) Anlayan beri gelsin... Eşitleri sırala(yama)mak Salı günü değinmiştik hazırlık maçlarında bitmek tükenmek bilmeyen oyuncu değişikleri konusuna... Teknik adamlara, bütün oyuncularını görme adına sınırsız değişiklik hakkı verildiğinde özellikle ikinci yarılar kâbusa dönüşüyor ve 45 dakikada 15-20 değişiklikten başka bir şey kalmıyor insanın aklında... 5 yada 6 değişiklikle sınırladığınızda da, zaten kendini gösterme fırsatını çok zor bulan genç yeteneklerin işi daha da zorlaşıyor.Ben de, naçizane, oyun içinde değişiklik hakkının üçle sınırlanmasını, devre arasındaysa sınırsız değişiklik yapılabilmesini önermiştim. Bu öneriye genel olarak destek var ama okur dostumuz Adem Öztürk'ün fikri de ilginç; hentbolde olduğu gibi oyun kesilmeden değişiklik yapılmasını önermiş... Girecek oyuncu, çıkacak oyuncunun numarasıyla dördüncü hakeme başvurur. Dördüncü hakem de oyunu etkilemeyecek bir anda değişikliğin yapılmasını sağlar. Burada tek handikap, futbol sahasının hentbol sahası kadar küçük olmaması olarak gözüküyor. Çıkacak oyuncuyu oyunu durdurmadan uyarmak, sanırım o kadar kolay olmayacaktır. Oyuncu değişikliği