Hakemler ve dengeler

Doğan KOLOĞLU


FUTBOL kalitesi bir ülkede lig rekabeti varsa yükselir. Küçük takımlar üst sıraları çelmeliyorsa o ülke futbolu gelişir. Türkiye'nin bu ortamı Fenerbahçe ile Galatasaray'ın ligde "seyir zevki zengin" döneme geçmesiyle yakalaması sağlıklı gelişim kapısının açılması demektir. Ancak hakemler bu gelişimin sorumluluğunu taşıyorlar mı?
Önce, hakemler çok koşmalı diyoruz. Beşiktaş - Altay maçında Serdar Tatlı gerçekten çok koştu. Hatta futbolcular ona neredeyse orta alanda çalım attı. Ancak koşulacak kulvarı iyi seçemeyen hakem böyle bir tersliğe düşer... Maç bitiyor, mikrofonlar futbolculara uzatılıyor: "Hakan maç 3-3 bitti, ne diyeceksin?", "Üzgünüm!..", "Ya Hakem?" "Yorum yok!.." Her maç akşamı aynı sual, aynı cevap. Ama bir Okan çıkıyor; "Arif'e yapılan müdahale tehlikeli hareket değil, doğrudan tekme atmadır. Bence penaltıdır" diyor. Pozisyonda kasıt aramıyor. Beceriksizliği cezalandırıyor. Hem de sıcağı sıcağına. İki saat sonra aynı yorumu Erman Toroğlu tekrarlıyor. "Aferin Okan." diyoruz. Hakemden daha sağlıklı yorumu maçı oynarken sahada yaptın. Acaba bu uyanıklık oyuncunun başarısını iyi mi, kötü mü etkiler? Hakem inancı oyun içinde bir futbolcuda sarsılır mı? Anında onun adına üzülüyoruz. Çünkü aynı maçta tekme atmadığı halde atmış gibi infaz görüp, kart cezalısı durumuna geçiyor. Bir maç oynayamayacak. O son dakikada "ayağını çekerek, pişmanlık yasasını kullandı ama, hakem o gün hep "BOŞAT'ıyordu." Hele hele Hasan Şaş hakem düdük çaldıktan sonra kafasına bir tekme yemez mi? Düdükten sonra her eylem karttır. Ama Hasan'a bakarsan gelde ŞAŞ'ma! Kanlı kafasıyla ekranda hakeme bakıyordu.
Bazı maçlar kolay. Beşiktaş 20 pas yapıyor. İlerdekiler çakılı durduğu için 20. pas kaleci Fevzi'de. Ofsaytsız, sorunsuz bir maç. Üstelik taraftar da hakemler değil, yönetimle uğraşıyor. Trabzon'da da hakem rahat. Başkan TV'de "yamyam" dedi, Campbell'a. İngiltere'de ona maçta muz kabuğu atıyorlar. Almanya'da benzerleri mukavelelerinde "zenci" derseniz mukavele fesh olur diyor. Yani yamyam ilk kez literatüre girdi. Filipescu'yu eleştirenlere müjde. Son maçta İspanya'da da kırmızı kart gördü. Metin Diyadin'e gelince; TV'de Toroğlu, "Pozisyonda kasıt yok. O topa vururken, Vural ayağını uzattı" dedi. VUR - AL'ı görmeden.