Diğer ‘HERKES SUÇLU’

‘HERKES SUÇLU’

15.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Tarihi bir zaferin ardından gelen madalyalarla mutluluk sarhoşu olduğumuz Türk atletizmi, bir kâbus gibi çöken doping illetinin pençesinde kıvranıyor. Yaşanan bu talihsiz süreçle ilgili eski bir milli atletin sözleri çok üzücü ve ürkütücü

‘HERKES SUÇLU’

HABER YORUM - FUAT ERCAN

Haberin Devamı

Türk sporu ve özellikle Türk atletizmi tarihe geçen muhteşem başarıların ardından peş peşe patlayan ve kamuoyunu şok eden “doping depremiyle” tatsız, bir o kadar da sıkıntılı günler yaşıyor..
Olimpiyat şampiyonluğuyla gurur duyduğumuz Aslı Çakır Alptekin ve kariyerinde üç Avrupa Şampiyonluğu bulanan Nevin Yanıt’ı spordan uzaklaştıran ve pistin üzerine bir kâbus gibi çöken “doping illeti”, bir çok milli atleti de pençesine almış gibi görünüyor.
Oldukça iddialı olarak hazırlandığımız ve rekor sayıda madalya hedeflediğimiz Akdeniz Oyunları öncesinde zaman zaman medyaya da yansıyan ancak bir çoğu kamuoyundan saklanan ilginç doping baskınları-kontrolleri oluyor.

TMOK bünyesinde oluşturulan Türkiye Anti Doping Ajansı (TADA) yetkilileriyle milli sporcular arasında değme aksiyon filmlerini aratmayacak nefes kesen kaçma ve kovalamacalar yaşanıyor. Baskın haberiyle kamp yaptıkları otelin camından atlayarak kaçan atletlere, sıradan bir yarışta hatalı çıkış yapıp elenen, start alacakken kayıplara karışan, finale yükselmesine rağmen sakatlandığını ileri sürerek yarıştan çekilen, yaptığı numarayla uluorta övünen milli atletler katılmaya başladı.
Durum gerçekten içler acısı ve acil önlem alınması gereken bir sınırda. Yönetenler, ilgililer ve yetkililer elbette sorumluluk bilinci içinde bir çözüm arayışındadır. “Neler yapılabilir?”in bize düşen yanı ise bir an önce temizlenmesi gereken bu “irine” neşterin nereden atılması gerektiğini araştırmak ve sorgulamaktır.

Haberin Devamı

Damdan düşen Nasreddin Hoca’nın, “Sık dişini hocam doktor geliyor” sözüne, “Bırakın doktoru bana damdan düşen birini getirin” cevabından yola çıkarak bu illettin tedavi reçetesini de yaşayan ve bedel ödeyen kişilerin yazabileceğine inananlardanız.
Bu düşünceyle yıllarını bu spora adamış, ay-yıldızlı forma ile bir çok uluslararası yarışmalara katılıp sayısız Türkiye rekorları kırmış, tecrübelerini gençlere aktarması gereken bir dönemde ilgisizlikten kaynaklanan bir küskünlükle köşesine çekilmiş eski bir milli atlete sorduk neler olduğunu.
Anlattı; bildiklerini yaşadıklarını, nasıl tedavi edilip kurutulabileceğini. Üzücü ve bir o kadar ürkütücü idi söyledikleri.
Adı ve kimliğinden ziyade söyledikleri çok önemli.. Dikkate alınır ve uygulamaya başlanırsa Türk sporunu bir tümör gibi saran bu illetin kurutulmasında çok değerli bir reçete olabilir. İşte bir an önce “tedaviye” başlanması gerektiğini açıkca ortaya koyan “teşhis” değerindeki o sözler:

Haberin Devamı

“Onları herkes biliyor”
“Türkiye’ye doping ihtiva eden ilk ilaçları Bulgaristan’dan gelen göçmen antrenörler soktu. Bunların kimler olduğunu bütün camia biliyor. O dönemlerde bu antrenörlerin çalıştırdığı sporcular başarılı olup çok iyi dereceler elde ettilerse de kısa süre içinde kaybolup gittiler. Aralarında kontrollerde yakalanan ve sporculuk hayatları sona erenler de oldu. İşin daha trajikomik yanı, bugün yorumcu koltuğunda oturup adı bu illete bulaşan sporcuları eleştirebiliyor ve yaşattıkları hayal kırıklığından dem vurarak “Eğitim şart. Yoksa bu son iki örnekte olduğu gibi rol model olmuş sporcuların yarattığı şok gençler üzerinde derin izler bırakıyor” diyebiliyorlar.

Haberin Devamı

“Her sporcu kullanıyor”
“Bu ilaçları dünyada hemen hemen her sporcu kullanıyor. Bu nedenle zaten doping kontrol ajansları ile ilaç üreticileri arasında büyük bir yarış ve savaş yaşanıyor. Bu ilaçlar yeryüzünden tamamen temizlenip eşit şartlarda yarışma ortamı sağlanmadığı sürece, bir sporcunun Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu olması imkansızdır. Bu işte uzmanlaşan antrenörler tarih ayarlamasıyla sporcularını yakalatmamayı beceriyorlar”

“Bağımlılık yapıyor”
“Bir süre sonra sporcuda alışkanlık ve bağımlılık yapıyor bu ilaçlar. Nasıl esrar-eroin kullanan birine yaptığı işin zararını ve sonrasını anlatamazsanız sporcu da anlamıyor. Hele bir de bu sayede başarılar elde etmiş ve birşeyler kazanmaya başlamışsa bir gün yakalanacağını bile bile “yakalanmama umuduyla” almaya ve kullanmaya devam ediyor.

‘Rezil oluyoruz’

“Bizim kadar bu işi eline yüzüne bulaştıran bir başka ülke daha yoktur sanırım. Dünyanın bir çok yerinde dopingle ilgili kontroller ve çalışmalar yapılıyor ama bu kadar ulu orta medyaya servis yapılmıyor. Her ülke WADA’ya kayıtlı doping merkezlerinde sporcularının analizleri inceliyor ve gerekirse yarışmalara gönderilmiyor. Problemi kendi içlerinde halledip üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Bizde yaşanan süreç ise çok farklı. “Cadı avı”na çıkmışcasına söylentiler bile manşetlere taşınan haberlere dönüşüyor ve dünyaya rezil oluyoruz.”

Haberin Devamı

‘Günahkârlar’

“Yaşanan süreç ve gelinen bu noktada kimsenin “ben günahsızım” demeye hakkı yoktur. Sporcudan antrenörüne, yöneticiden kulübüne, menajerinden federasyonuna kadar herkes bu işin içinde ve suçun sahibidir. Sporcu biran önce para ve üne kavuşmak, antrenör onun üzerinden payını almak, yönetici ve kulübü reklamını yapmak, federasyon da en başarılı dönem iddiası ve yarışı içindedir. Durum böyle olunca bir çok şey duyulur bilinir ama göz yumulur. Ortaya çıktığında ise eğitimle ilgili ahkam kesme komedisi başlar”

Yazarlar