Skorer İşte bu Türkler'in silah sesleri

İşte bu Türkler'in silah sesleri

02.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

İşte bu Türklerin silah sesleri

Düşünün, İnönü Stadı'nda Cihat'ı mezara, Fatih'i hapise yolladığımız cinayetin üzerinden 1 yıl geçmeden, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Olimpiyat Stadı'na tabancayla gitme cüretini gösterdi. Bununla yetinmedi, gol olunca, çekti tabancayı ve ateş etti. Stadyumda, binlerce insanın arasında. Bir deli, delilik yaptı. Ona maganda dedik. Neyse ki, kimse ölmedi. Futbol dışında. Sistem dışında...Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük şehrinin güvenliğinden sorumlu memuru, bürokratı bu olayın üzerine şu açıklamayı yapabildi"Biletli seyirciler, tüm aramalar yapılarak stada alındı. Maçta bin 200 polis görevlendirdik. Maçın başlamasından kısa bir süre sonra Fenerbahçeli yöneticilerin maç sonunda açılması gereken tahliye kapılarını açtırma ve dışarıdaki seyircilerin içeriye alınması talepleri oldu. Ancak yetkili müdürümüz herhangi bir turnike olmayan, arama noktaları bulunmayan kapılarda güvenliğin mümkün olamayacağını söyledi. Buna rağmen kapılar açıldı. Dışarıdan hiçbir arama yapılmadan birçok Fenerbahçe taraftarı stada girdi. Hiçbir polis görev yerini terk etmedi. Ancak girenler özel güvenlik şirketinin bilgisi dahilinde alındı. Hiçbir sorumluluk kabul etmiyoruz". Milliyet'te pazar günü çıkan demeç bu: "Hiçbir sorumluluk kabul etmiyoruz." 3 ay önce Şampiyonlar Ligi finalinin oynandığı statta tabanca patladı. İki Şampiyonlar Ligi katılımcısının oynadığı bir dostluk maçında bir sporsever yaralandı. Kurşunla. Silahı sıkan, silah, kurşun ortada yok. Bu ülkeyi yönetenler de... Diğer tarafa bakalım. Ev sahibine. Nihat Özdemir'in savunması ise "Bu olaylar Saracoğlu'nda olmaz"dan ibaret. 3 ay önce Şampiyonlar Ligi finali oynanan statta tabanca çekiliyor birisi vuruluyor, suçlu yakalanamıyor. Emniyet Müdürü sorumluluk kabul etmiyor. Maçı düzenleyen, seyirciyi ücretsiz olarak, aramadan stada sokan kulüp "Bu olay bizim stadımızda olmaz" diyor.Ve şimdi bizden maça gitmemizi bekliyorlar. Gidin ve futbol seyredin, keyif alın. Allah müstehakınızı versin, güldürmeyin beni. Peki kardeşim, sahası 3 maç seyirciye kapatılan, neredeyse afaroz edilen, stadı için "ölüm stadı" başlıkları atılan Beşiktaş'ın günahı neydi? Orada yaşanan bıçaklama olayından cinayet çıkmış olması mıydı sebep? Burada kurşun atılması aslında daha vahim değil mi? Unutmayın bıçakla ekmek, soğan da kesilir. Bıçaksız ev var mı dünya yüzünde? Hanginiz çocukluğunuzda bir çakı koymadınız cebinize? Ya peki bir insan neden tabanca taşır? Koyun vurup yemek için mi? Fenerbahçe - Everton maçına cebinde tabancayla gelme cüretini nasıl gösterir bir insan?Bu güveni nasıl bulur? Devletinden, kolluk gücünden nasıl korkmaz? Sebebi basit. Çünkü bu ülkede emniyet müdürleri, statta kurşun atıldığında "Hiçbir sorumluluk kabul etmiyoruz" diyebilmektedir. Ve kurşunu sıkıp elini kolunu sallayarak Olimpiyat Stadı'ndan çıkıp gitmek mümkündür. O deli, çekip hakemi, Evertonlı kaleciyi vursaydı, aynı açıklamayı BBC'ye de yapsaydı Sayın Cerrah ne guüzel olurdu değil mi? "Sevgili İngiliz dostlarımız, acınızı paylaşıyoruz ama sorumluluk kabul etmiyoruz. Saygılarımla".Ya Fenerbahçe yönetimi? Nasıl anlatacaktı UEFA'ya derdini? 2007'de Şampiyonlar Ligi'ni kazanmaya niyetlenmiş Fenerbahçe, bizim stadımızda bunlar olmaz mı diyecekti savunma olarak? Belki de Aziz Başkan kendisini sorularıyla sıkıştıracak BBC muhabirine "tokatlarım bak" diyecek ve sorun çözülecekti. İşte böyle, buradayız...Avrupa Avrupa duy sesimizi. İşte bu Türkler'in silah sesleri... Güldürmeyin Trabzon'a ilk indiğimde, ilk dikkatimi çeken havaalanındaki ilk masanın silah masası oluşuydu. Silaha aşık Karadenizli uçakta 1 saat 20 dakika ayrı kaldığı tabancasına hemen kavuşmak istiyordu belli ki. Sonra bu silah masasının, Anadolu'da birçok şehirde de olduğunu öğrendik. Memleket silahı seviyordu belli ki. (Ben de uzaydan mı geldim ne? 25 yaşında mı anlaşılır bu?) Sonra gördük ki hemen herkes silahı memlekette. Azınlıkta olan biziz.Geçen hafta yeni tanıştığımız - sözde - Kıbrıs Cumhuriyeti'nin topraklarına Atina aktarmalı gitmek zorunda kalan Trabzonspor kafilesine uygun görülen yoğun arama sonrası düşünüp duruyordum. Bu kadar da olmaz diye! Topçu milletinin elindeki suyu bile x-ray'den geçirmek ne oluyor ki? Ve bir taraftan da bu adamlar bizim bu silah sevgimize uyanmışlar da acep ondan mı bu işkence diye işkilleniyordum? Tabii değildi. Onlar da en az bizim kadar şark kurnazı olduğundan bu tüp hinliklere çalışıyordu beyinleri. Sonra son verdim bu manasız düşüncelere. Everton maçında atılan kurşundan sonra. Arasınlar. Daha sıkı arasınlar. Biz aramıyoruz, bizim yerimize de arasınlar. Lefkoşa'daki aramalar ve silah atan Türkler Her takımın 10 numarası olmaz. Bazen takım 10 numaradır. Hagi bunun peşindeydi. Savunmasına yardım etmeyen, oyuna yön veremeyen ve rakibe ekstra gard aldırmayan bir 10 numarayla oynamak akılcı değil. Hagi bu kalitede bir oyuncusu olmadığı için 2 çapayla ve oyun kurucusuz oynuyordu. Conceiçao ve Ergün bu işi geçen yıl çok iyi yaptıkları için Galatasaray ayakta durabildi. Kolay gol atamadı belki, ama geçilmesi zor bir savunma oluşturdu.Bu yıl Gerets, Necati'den bir 10 numara yaratmaya çalışıyor. Necati Türkiye'nin en iyi forvetlerinden ve kalburüstü orta sahalarından biri.Ama Galatasaray'ın forvet arkası yaratıcılığını üstlenecek bir değer mi, bu tartışılır. O bu seviyeye çıksa bile, tek çapayla oynadığı için Galatasaray'ın defansif gücü ortadan kalkıyor. Geçen yıl Tomas ve Song'un muhteşemliğinin ardında Conceiçao vardı. Oyun bilgisi ve kademe anlayışıyla savunmanın ilk tıpası oluyor, Ergün de ona yardım ediyordu. Kanatlardaki Cihan ve Orhan'ın sırıtmaması da bu yapıya bağlıydı. Şimdi Galatasaray'ın tıpası çekilmiş oldu. Bursa'nın elini kolunu sallayarak kaleye inişi bundan.Gerets bir an önce bu baklava orta sahadan vazgeçip çift çapaya dönmezse, Konya maçından itibaren sorunlar başlayacaktır. mdemirkol@milliyet.com.tr Gerets savunmayı çökertmiş

Yazarlar