Skorer İyi gün yöneticileri

İyi gün yöneticileri

23.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

İyi gün yöneticileri

Gittiniz... Adam konuşmak istemiyor, ortadan kaybolmuş, tutuklanmış... Kar yağmış, su basmış, deprem olmuş farketmez. Hangi geçerli mazaretiniz olursa olsun; röportaj yapılamadıysa isminiz belli:Beceriksiz... Yani gazeteciysen, bir işe kalkışınca bitireceksin... Sonradan çıktı o, Amerikaya kadar gidip, kapıdan sokulmayınca kameraya bakıp "gördüğünüz gibi içeri alınmıyoruz sevgili seyirciler" muhabbetleri. İstifa da etsen arkandan teneke çalarlar, "yapamadı gitti" diye. Bu meslek böyle işte...* * *Niye yazdım bunları?..İşadamlarının piyasa koşullarına göre pozisyon alma antrenmanları olabilir, ama Sayın Reha Muhtar kıdemli bir medya mensubudur. Mesleğin kurallarıyla yoğrulmuştur. Nasıl bu kadar çabuk pes etti anlayamadım. Daha doğrusu "yapamadım"ı nasıl kabul etti. "Olmuyor"a nasıl boyun eğdi; şaştım kaldım. Beşiktaş Yönetiminden istifa edenler aslında tarihe geçti!.. Yanlarında çalıştırdıkları maaşlı adamı beğenmeyip, işyerini terk edenler olarak. Zamanında sayın Uğur Dündar, Muhtarın kat kat üzerinde sorunlarla boğuşarak ve kişiliği ile hiç uyuşmayan bir yönetimde azimle çalışarak adeta çarpışa çarpışa çekilmişti yönetimden. Sayın Fatih Altaylı, keza... Küsmek bir yana adını ve tarzını kazımıştı Galatasaraya. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz o başka. İşini tamamlamadan, en azından tüm olasılıkları kanırtmadan teslim bayrağı çeken başka gazeteci var mıdır bilemiyorum. Sayın Muhtar ve diğer müstafi yöneticilere "iyi gün yöneticisi" demek istemiyorum. Sabırsız diyelim. Bizim meslekte acımasız bir "başarma" mecburiyeti vardır. Mesela bir röportaja gidiyorsun... Arabanın lastiği patlamış, evini su basmış, trafik varmış, geçiniz... Trabzonspor başkanlığına yeniden seçilen Sayın Atay Aktuğu kutluyorum. Adet yerini bulsun diye değil; gerçekten sevindim. Hangi takımı tutarsa tutsun, Türk Futbolunun çıkmaz sokaklara sapmamasını dileyen, tribün teröründen nefret eden, sahalara centilmenliğin ve fair playin dönmesini isteyen herkesin de bu duygularıma katıldığını biliyorum. Sayın Aktuğ, başkanlığı döneminde duruşu, olaylara yaklaşımı, soğukkanlılığı ile Trabzonspora ve futbolumuza büyük katkıları olmuş bir başkandır. Bundan sonra da olacaktır. Çünkü bu giyilmiş bir rol değil, yaradılışıdır. Şampiyonluk kazanılır, ama mükemmel huylar doğuştandır. Kendisine kolaylıklar dilerim. Trabzonsporun şansı Sayın Şenol Güneşi çocukluğundan beri tanıyanlar lütfen bana yazsınlar!.. Çok merak ediyorum; acaba o çağlarda da bıçak sırtında dolaşmaktan hoşlanır mıydı? Mesela, yüksek bir duvarda amuda kalkıp düşüp düşmeyeceğini sınar mıydı? Veya elektrik kablolarında ceryan olup olmadığını anlamak için eliyle tutar mıydı? Demir dubalardan topladığı midyeleri yer miydi? Ağaca tırmanıp en ince dalları dener miydi?Bence yapmıştır. Yoksa bugün, "Federasyon alacaklarımı vermediği sürece Türkiyede takım çalıştırmayacağım" demezdi. Hukuki bir alacağı olduğunu söylüyor; sözüne inanırım... Lakin Federasyonun hukuka aykırı davranması ile kendisine çalışmama cezası vermesini, düşünüyorum düşünüyorum bir türlü örtüştüremiyorum. Şayet kanunlar alacağına hükmetmişse, çalışsan da çalışmasan da Federasyon borcunu verecek. Parayı alabilmen için baskı yapmaya ihtiyaç varsa, demek ki olay yasal olarak ortada.Üçüncü bir şık var mı acaba?.. Hocam keşke gitseydin Trabzona... Ne işin var duvarda, ince dallarda? Güneş grevde, lokavt kapıda Mr. Hagi ilk yarıyı değerlendirme toplantısında Ümit Karanın Floryadaki akibetini soran gazetecilere çıkıştı:"Siz niye sormuyor Arif"? Basın mensupları afallamış olmalı.Türkiyenin en iyi santrforlarından biri aylardır turist gibi dolaşıyor kulüpte, gidecek mi kalacak mı belli değil, oynayacak mı jübile mi yapacak bilinmiyor; "Neden?" diyenlere yanıt:"Siz niye sormuyor Arif"? Evet, biz soruyor Ümit Karan... Çünkü biz seziyor altında bir çapan!.. Ümit Karan vakası, Haginin eski takım arkadaşlarına kayıtsız şartsız teslim olduğunun belgesi sanki. Onlar istemiyordu, Hagi gönderiyor. Göz önündeki futbolunu küçümseyemiyor tabi. Futbol dışı nedenler ileri sürüyor. Sanki eski takım arkadaşları, futbol dışında kusursuzmuş gibi.Ümit disiplinsizmiş... Çok konuşuyormuş... Kimbilir belki sakal modeli de fazla modern bulunuyordu. Olabilir... Ama bu davranışları hocasına karşı değil, yaşam tarzı ve hayat görüşü yüzünden kendisini eleştiren arkadaşlarına yanıt verirken gerçekleşmiştir. Ne yapacaktı yani? Bu yaşta hacca mı gidecekti? İftar sohbetlerine mi katılacaktı? Buna resmen baskı denir. Ayrımcılık, dışlama, zorlama... Hatta onların pek sevdikleri yakıştırma ile zulüm. Haginin umrunda mı? "Denizli-spor, Fenerbahçeden daha iyi bir takım" diyerek, tansiyonu düşürmek için kıvranan futbolumuza çiviyi sokan hoca, bir adam için kariyerini ellerine teslim ettiği eski arkadaşlarını mı kıracak. Koyver gitsin...Ama lig ilgiç bir maraton. Belki de zamanı gelip Ümiti mumla arayacak. Şu anda söylenecek fazla bir şey yok. Tasarruf Haginin. Her şey hocaya emanet... Lakin, biz çakıyor niyet... Karanlık noktalar Lütfen Dauma kulak verelim. Yani son açıklamalarına. Özellikle "acımasız eleştiriler" ara başlıklı bölüme."Türkiyede tüm başarılara rağmen inanılmaz bir eleştiri yağmuruna tutuldum" diyor değerli hocamız.Doğrudur... Ben kendi payıma düşeni kabul ediyorum. Okyanusta bir damla olsam da zaman zaman "Allah yarattı" demedim. Daha da açıkçası, hiçbir zaman beğenmedim. Acımasız bulabilir. Belki de haklıdır. Gördünüz; kabul ettim!.. Yalnız, cümle devam ediyor:"Üzücü olan buna kimsenin karşı koymamasıydı. Yapayalnız kaldım". Bu kısmı, beni ve benim gibi düşünenleri ilgilendirmiyor. Her halde yönetim kurulunu kast ediyor. Belki haklıdır. Tek başına bırakılmıştır "hoyrat" tenkitlere karşı. Belki de yönetimdekiler yapılan eleştirileri makul ve mantıklı karşılamaktadır. Ya da kimbilir; saygı göstermediği asbaşkanlar, özellikle kulaklarının üzerine yatmıştır. Bunu yanıtlamak da onların görevi.Şunu eklemekte yarar var... Yönetimdekilerin hepsi akıllı adamlar. Onlar da biliyor ki, Daumu yaptığı akıl almaz fantezilerden ve hatalardan çeviren, Fenerbahçeyi işleyen bir makina haline getiren o acımasız eleştiriler... Kendileri müdahale etseler "işine karışmak" olur. Kenarda beklediler ki, belki etkilenip doğru yolu bulur-nitekim öyle oldu. eguven@milliyet.com.tr Asbaşkanlar yanıtlasın!

Yazarlar