Kaçıncı sınıf vatandaşız?

Beyler durun Allah aşkına yahu.Siz burada kıyasıya kavga eder, birbirinizin kuyusunu nasıl kazacağız diye hinlik peşinde koşarken, dışarıda neler oluyor farkında mısınız?Duyunca tüylerim diken diken oldu.Metin Aydoğanın not ortalaması, Cem Papilanın yaşı, Cüneyt Çakırın kaç maçı başarıyla yönettiği UEFAyı hiç ama hiç ilgilendirmiyor biliyor musunuz?FIFA listesini MHK Başkanı Sabri Çelik mi yoksa Federasyon Başkanı Levent Bıçakcı mı yaptı tartışması, kimsenin umurunda değil.Kaşımız, kara gözümüz, fidan boyumuzdan kime ne?Yıllardır ağlar dururuz. Neden üst düzey maçlarda, final müsabakalarında hakemimiz yok diye. Hayıflanırız niçin bizi ciddiye almazlar diye. Vay efendim Cüneyt Çakır neden FIFA listesine alınmamış. Yok Metin Aydoğanın hakkı değilmiş. Cem Papila çok yaşlıymış. O bunun torpili, diğeri şu kurul üyesinin sevmediği bir hakemmiş. Sorarım size. Dünyanın hangi ülkesinde bizdeki ilkesizlik, duyarsızlık ve kavga var? Hangi ülkesinde first classa doğru yükselirken kokartı federasyon başkanı tarafından sökülen üst düzey hakemler bulunur? Alın işte...Bunca gürültünün içinde adamların Türk hakemliğine bakış açısını görün.Daha selamını almadan hakemlerimizi dördüncü kategoriye atan, İngilizi, Almanı, İtalyanı benim hakemimden ayıran UEFAya sorun bunun hesabını. Tabii eğer gücünüz ve yüzünüz varsa.Ne Cem Papilanın avukatlığını tanırlar, ne Metin Aydoğanın hekimliği ile ilgilenirler. Ama seminer için bile olsa son torbaya sokarlar hakemimi...Aslında nedeni çok basit. Güvenmiyorlar bize. Şike, teşvik, bahis iddialarının ayyuka çıktığı bir ülke futbolunu yakından takip ediyorlar. İçimizdeki çekişmeyi biliyorlar. MHKye Şubat ayında Fransada yeni kokart takan hakemler için düzenlenecek seminerin tebligatını yapmışlar. Papila ile Aydoğanı Bulgar, Rumen, Ukraynalı meslektaşlarıyla aynı kefeye koymuşlar.Yani işiniz zor, yolunuz ince uzun demişler.Maksat prosedür yerine gelsin.Düşünüyorum da. Gücüme gidiyor ama, galiba hak ediyoruz biz bunları. İzliyorlar Sevgili Kemal (Kaya) ağabey. Çabuk dön aramıza. Futbol Federasyonu Hukuk Kurulu başkanlığında ne zorlukların üstesinden geldin, bu da bir şey mi? Hepimizin ihtiyacı var senin yol göstericiliğine, dostluğuna, bilgine, birikimine.Hadi uzatma, kalk artık. Şunun şurası birkaç gün daha göz yumacağız tembellik yapmana. Ay sonunda lig başlıyor. Dosyalar birikmeden çık gel hadi...Biliyorsun ama... İçimden geldi söyleyeceğim işte;Seni çok seviyoruz Kemal ağabey... Kalk Kemal abi.... Her fırsatta medya mensuplarını azarlamayı adet haline getiren Aziz Yıldırımın sandık başındaki heyecanı ve telaşını görseniz şaşırırdınız.Yıllar önce Fenerbahçe başkanlık seçimlerindeki ilk sınavından zor da olsa geçer not alıp ihtisasını tamamlayan Yıldırım, Futbol Federasyonu genel kurulunda uzmanlığını konuşturmuştu.Haluk Ulusoy federasyonuna bir başına savaş açan ve Temmuz ayında yapılan seçimlerde tek kişilik ordu gibi çalışan Aziz Yıldırım, Levent Bıçakcı ile ekibinin kazanmasında büyük pay sahibi olmuştu.Basketbol federasyonu seçimlerinde de başrol oyuncusu Fenerbahçe Başkanı idi. Turgay Demirel e destek veren deneyimli yönetici, bir gün önce Ankaraya gelip karargah kurdu. Son ana dek ulaşabildiği delegelerden tek tek söz aldı. Özellikle Anadolu oyları üzerine "ağırlığını koydu".Sandıklar açılırken kah yüzünü buruşturması, kah kahkaha atması, adrenalin düzeyindeki iniş çıkışlar, bu ortamlardan büyük haz aldığının kanıtıydı. Yıldırımın bunca çabası sadece Fenerbahçe kulübünün çıkarlarını göz ettiği ve geleceğini düşündüğü için midir bilinmez...Ama onun genel kurul coşkusu, ezeli rakibi Beşiktaş kulübü başkanı Yıldırım Demiröreni bile kıskandıracak düzeydeydi.Çünkü üçlük atan Turgay Demirel değil, Aziz Yıldırımın kendisiydi ! Sırada Şubat ayında yapılacak özerk Voleybol Federasyonunun başkanlık seçimi var. Duyduğumuza göre Yıldırım şimdiden kolları sıvamış bile.Eee işin tadını aldıktan, zafere alıştıktan sonra vazgeçmek kolay değil.Bu arada... Sayın Yıldırım pek sevmez ama; kaybetme riskini de unutmasa diyorum. Yıldırımın üçlüğü Türkiye Kupası kura çekiminden sonra Futbol Federasyonundan bir yöneticinin çıkıp, "Evet kardeşim, maç seyircisiz oynanacak, ama Konyasporun da hakkını alması için bir formül üretmemiz gerek" demesini beklerdim. Oysa yöneticiler, "Talimatlarda böyle bir hüküm yok" diyerek işin içinden sıyrılmaya kalktı.Beşiktaş ceza aldığında gündeme getirmiştik. Federasyon seyircisiz oynanan maçta kendine düşen yüzde 10luk payı nasıl çatır çatır tahsil ediyorsa, kupa maçında da rakip mağdur edilmemeli diye. Düşünsenize. Siyah-Beyazlı takımın boş tribünlere oynadığı üç maçta hasılat Fenerbahçe derbisi baz alınarak hesaplanacak ve federasyon 150şer milyarlık payını yayın gelirinden tahsil edecek. Beyler alacağına şahin kesilecek, söz konusu bir Anadolu takımı olunca sessiz kalacak.Konyaspor susmadı, federasyona başvurdu. Maç seyircili oynanıyor gibi hasılattan pay istedi.Şimdi top hukuk kurulunda. Yapılacak iş belli. Önce Konyasporun hakkını vereceksiniz, sonra o talimatı değiştirip bir daha bu tip tartışmaların yaşanmasına engel olacaksınız. Hep sana mı? Yaklaşık 1.5 ay geçti. Nihayet beklenen adım atıldı. Spordaki şike, şiddet ve bahis iddialarını araştırmak üzere TBMM bünyesinde kurulan araştırma komisyonu üyelerini belirledi ve görev dağılımını yaptı.Komisyon başkanlığına Ak Parti Ankara milletvekili Haluk İpek getirildi. Vekili ise CHP İzmir milletvekili Ahmet Ersin. Üyelerin büyük bölümü hukukçu. Yani işlerinin ehli.Meclis sorumlumuz Günseli Önal, sıcağı sıcağına sıralamış sorularını ve birbirinden ilginç yanıtlar almış vekillerimizden. Biri "Öyle maçlara gittim ki, normal insanlar şekil değiştiriyor, tanınmaz hale geliyor" demiş. Diğeri "En üzüldüğüm şey sezon başında şampiyon olacak takımın belli olması" buyurmuş. Ötekisi "Taşkın bir seyirci değilim, akıllıyım. En fazla Allah belanı versin, kahretsin, ulan bu da olur muydu" sözcükleriyle tarzını anlatmış.Önceleri endişe etmiştik. Acaba komisyon üyelerinin futbolla ilgisi ne olacak diye ? Anlaşılan onlar herşeyin farkında! Ne dersiniz? cersen@milliyet.com.tr Onlar işin farkında!