Gürcan BİLGİÇ
Timsah sevincinin Türkiye'deki merkezi Bursa. Eskiden golden sonra hepsi birbirlerine tutunup, "timsahçılık" oynuyordu. Ancak kader onları öyle bir yere getirdi ki; seri yenilgiler sonrasında lig tablosunun dibine oturup, "sürüngen" yakarışının da kaynağı oldular.
Fenerbahçe liderden 10
puan geride, Şampiyonlar Ligi'nden ise beş. Zirvede sallandıkları zaman aşağı düşerken tutundukları tüm dallar kırıldı. Şimdi çıkıntıları gözlerine kestirip, kafalarını yukarılara kaldırmaya çalışıyorlar. Bir kişi de ip atsın diye bekliyor, ancak görülen sadece yağlı ilmik oluyor. Bu şokları Fenerbahçe çok yaşadı geçen haftalarda. Verilmeyen goller ve penaltılardan sonra dünkü "ilmikçiler" görevi hakem Bülent Uzun'da gibiydi.
Balic, dün zor bir sınav verdi. Genç futbolcu eski seyircisinin sert protestosuyla karşılaştı oynadığı sürece. Sinirleri gerildi, konsantresi bozuldu. Gördüğü ilk sarı kart hakemin abartmasıydı. İkincisi ise uydurması. Şimdi bu oyuncuya ağır ceza gelecek. Hep derler, "Ölen mi suçlu, öldüren mi" diye. Kararı siz verin.
Löw hafta içinde yazarlara çattı. İçki şişedeki, yazı da kağıttaki gibi durmuyor. Bazen kağıt üstündekiler de sahadakilere uymuyor. Kimin yoğurdu ekşi, bunu da gören biliyor.
Bursa karşısında ilk yarı iki taraf da birbirlerini elense çektiler. Fenerbahçe iki kez Sergen ile rakibinin belini büktü. Olmayacak goller kaçırdı yıldız futbolcu. Ama ikinci yarı oyunlarını bir bir sergiledi, takımını galibiyete taşıdı. Bursaspor rakibi on kişi kaldığında bile hücum etmeyi düşünmedi. Bu nasıl anlayıştır ki, bütün inisiyatifi rakibine bırakırken, tehlike bölgesine doğru
son sürat iniyorsun. Maçı kazanan Fenerbahçe'nin tecrübesi ve Löw'ün yaptığı Faruk değişikliğidir. Kalabalık savunmanın üstüne isabetli ortalar yapılamaması Löw'ü garantiden vazgeçirip, risk almaya yöneltince Faruk'un şahsi çabasıyla gol ortası da geldi.