SkorerMazeretim var!

Mazeretim var!

25.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Mazeretim var

Şu "yabancı" lafı ne demektir o da bilinmez. Mesela Kemal, Selçuk, Volkan Milan açısından "yabancı" değil mi?.. Uzaydan mı gelir yabancılar? Gelir ve doğa üstü yetenekleri ile sahayı hallaç pamuğuna mı çevirir? Şayet öyle ise Anelka yabancı değil midir? Oysa hiçbir fizikötesi durumu yoktu Anelka'nın. Hatta takımın kimyasını bile bozdu Milan maçında. "Yabancı" hoca Daum, "yabancı" futbolcu Anelka'yı belki de yeryüzünün en amansız defansı içine kilitlemiş, yok etmişti. Fenerbahçe bu iki yabancı yüzünden kaybetti maçı bence.Sonra futbolun yabancıları vardı. Mesela Servet... Bundan sonra adı Shevchenko ile birlikte anılacak... Bir futbolcu, diğer futbolcuyu ancak bu kadar iyi oynatabilirdi. Hazır yeri gelmişken; İsviçre Milli Takımı gibi tamamı "yabancı" bir ekibe dört gol atan Türk Milli Takımı'nda hiç yabancı yoktu değil mi? * * *Biz beğenmedik Fenerbahçe'nin futbolunu... Daum hiç beğenmemiş; "Böyle oynarsak UEFA bile hayal" demiş. İşte size hem mesleğine hem de çalıştırdığı takıma "yabancı" bir hoca. Varoluşunu bile inkar içinde.Spordan sorumlu bakanın, spordan şikayetlerini dinlediğimiz bir ortamda, fazla hayret edilecek bir durum olmasa gerek. Daha neler duyacağız kimbilir?.. Mesela hastası ameliyat masasında kalan bir cerrah "böyle ameliyatlarla daha çok hasta kaybedebiliriz" derse sakın şaşırmayın. Şaşırıp da ülkenize yabancı olmayın. Mazereti çok önceden hazırlanmış bir yenilgiydi Fenerbahçe'ninki: "Yeteri kadar yabancısı yoktu ki"! Milan dördüncü vitese takmış, maçın sonu geliyor. Lakin Fenerbahçeli futbolcular sahada kıkır kıkır... Rui Costa, Deniz'in yırttığı formasından bir parçayı "uğruna Tahkimler harcadığımız" bu futbolcuya armağan ediyor... Başta Tuncay olmak üzere gevrek gevrek gülüyorlar ağlanacak hallerine. Bir kere Deniz kardeşimiz Rui Costa'nın ne demek istediğini anlamamış. Forma parçasını armağan sanıyor. Oysa onu bir "belge" olarak uzatıyor Rui Costa... "Al da yediğin haltı hep hatırla"... Rakibin formasını lime lime ettiren, "aczin" ifadesi, "azmin" değil. Sevgili Tuncay, bir "Cem Yılmaz seyircisi" gibi izliyor olayı... Ağzı kulaklarında. Hakem zaten güler yüzlü. Tek taraflı ve sıfır riskli maçı keyifle yönettiği için, o da sıra dışı hadiseyi gülerek karşılıyor kartını çıkarmadan önce. Maçın bitmesine ve "hezimetin" tescil edilmesine dakikalar kala bu ne neşe?Şimdi bana Milli maçtaki "hırçınlığımızı" onaylamak mı niyetin, diyeceksiniz. Hayır... Saha dışındakilere hayır... Ama sahadaki konsantrasyonun onda birini sağlasaydı bizim yabancı hoca; belki yine yırtılırdı Rui Costa'nın forması... Lakin ifadeler farklı olurdu. Elinin tersi ile iterdi forma parçasını Deniz. "Zaten gerideyiz, uzatma oyuna başlayalım" derdi. Tuncay koşarak hakeme itiraz ederdi ve Rui Costa'nın provokasyon için çürük formayla sahaya çıktığını iddia ederdi. Çok saçma ama, içinde kazanma isteği, ümidi, fikri olan futbolculardan böyle saçma yaklaşımlar beklenirdi... Gevrek gevrek gülmek değil. Biz böyleyiz işte... "Cehenneme hoş geldin" ile "cennete hoş geldin" pankartları kadar inişli çıkışlı, ters yüz, saçma sapan...Hani deveye sormuşlar; "inişi mi seversin çıkışı mı" diye; o da "düzü yok mu bunun" demiş ya... Kazanıyoruz dövüyoruz, kaybediyoruz gülüyoruz; ortası yok mu bunun? Yırtık forma Maçın bitmesine on dakika kala Ancoletti, Vogel'i sahaya sürdü ve seyircinin ihtişamını o zaman anladım ben... Top İsviçreli'nin ayağına değdiği anda Şükrü Saraçoğlu'nu titreten protesto, F 16'nın alçak uçuşu gibi hızla patlayıp geçiyordu Kadıköy'ün üstünden. Yine Vogal'e dönüyordu meşin yuvarlak; yine dalış yapıyordu F 16...Sıkıldı bazıları...Mahçup oldular Avrupa'ya belli ki. "Tam da affettirmeye çalışıyorduk kendimizi"!..Evet... Kimi anlı şanlı futbol adamlarımız bile "Kendi hocalarımıza, futbolcularımıza FIFA'dan önce ceza verelim ve FIFA'ya iyi niyetimizi ispatlayalım" tarzında sömürge içgüdüleriyle davranırken, neydi bu tribünlerin ukalalığı?..Neye güveniyorlardı?Kendilerine...Onlar, hatalara kesilen cezaya razı; lakin çözümü diz çökmekte aramayan onbinlerdi. Onlar halktı. Kalabalıktı ve affedilmek için kimseye yalakalık yapmayacak bir geleneğin evlatlarıydı... Kendi insanlarına sahip çıkıyorlar, İsviçreliler'in hatalarını hatırlatıyorlardı pek çok anlı şanlı futbol adamlarımızın cesaret bile edemediği şekilde. Varsa şikayetleri söylerlerdi. Varsa hataları cezayı çekerlerdi. FIFA'ya bir mesaj giti Kadıköy'den:"Biz Millilerimizin arkasındayız".Bir mesaj da rahmetli Atilla İlhan'ın tespitiyle içimizdeki "yüzde onluk kontenjana"... Futbolumuzdaki Damat Ferit'lere:Sömüren'in konumuna ancak sömürge zihniyetini içine sindirerek yaklaşacağını sananlar, onların sözcüsü olamazdı. eguven@milliyet.com.tr Seyircinin ihtişamı