Murray destanı

Dünyanın en eski tenis turnuvası olan Wimbledon’da Adalılar’ı çok uzun zamandır üzen bir şey vardı: Kendi içlerinden şampiyon çıkaramamak. Son yıllarda bir isim bu özlemi sonlandırmaya çok yaklaşsa da bir türlü beklenen zafer elde edilemiyordu.
2010’da yarı final oynayan Andy Murray aynı başarıyı 2011’de de tekrarladı ancak ikisinde de Nadal’a yenildi. Wimbledon 2012, Britanyalıları büyük bir heyecana sevk etti. Zira Murray bu kez finale kadar yükselmiş ve kupanın bir kulbundan tutmuştu. Ne var ki karşısında galip gelmesi halinde en çok Grand Slam kazanma rekorunu kıracak Federer vardı; Murray karşı koyamadı. Ancak bu turnuvanın hemen ardından İskoç raket ABD Açık’ı kazanınca gelecek adına umutlar tazelendi.
Hızlı başladı, 3 sette bitirdi
Murray dün merkez kortun çimlerine bir kez daha ayak bastı. Finaldeki rakibi 1 numara Novak Djokovic’ti. İskoç raket geçtiğimiz yıllara göre daha tecrübeliydi. Grand Slam kazanmış, olimpiyatta

altın almıştı. Eski çekingenliği yoktu, oyuna hızlı başladı! Servis kırmayı da başarınca seti 6-4 ile kopardı. 2. seti de 4-1 geriye düşmesine rağmen 7-5 ile yine kazandı.
3. set büyük çekişmeye sahne oldu. Rakibinin maç sayılarına birçok kez karşı koyan Djokovic, sonunda daha fazla dayanamadı. Son topta seyircilerin ayağa kalkışı, Old Trafford’daki bir gol sevincini aratmadı. Ne kadar gururlansalar azdı. Murray, 1936’daki Fred Perry’nin ardından Wimbledon’ı tek erkeklerde kazanan ilk Britanyalı tenisçi olmuştu. Seyircinin coşkusuna Djokovic de katıldı. İçinde bulunduğu durumu düşünmeden hemen rakibine koştu, sarıldı. “Sen bunu hakettin” der gibiydi.

Cameron’dan tebrik
Murray başarısını hocası Ivan Lendl’e borçlu olduğunu belirterek, “Wimbledon zaferi için çok uzun süre bekledik, umarım sizleri mutlu edebilmişimdir” dedi. Karşılaşmayı tribünden takip eden İngiltere Başbakanı David Cameron da maçın ardından duygularını twitter’dan aktardı: “Murray’yi burada tarih yazarken izlemek bir ayrıcalıktı. Tüm Britanya’yı gururlandırdı.”