Para hiç gelmedi ki!

Fenerbahçe ile Galatasaray'ın devam eden UEFA anlaşmaları, iki kulübün de elini kolunu bağlıyor. Ancak bu demek değil ki, Beşiktaş onlara göre daha rahat... Sadece Avrupa'ya gidiş süreleri değişebilir o kadar...

Diyelim ki Fenerbahçe, başkan Ali Koç'un dediği gibi "gözünü kararttı" transferi yaptı. O zaman yaptığı anlaşmaya uymamaktan, iki yıl Avrupa'dan men... Haa, yine Koç'un deyimiyle ağzıyla kuş tutsa uyamayacak; yine aynı cezayı alacak.

Fakat bu sefer de karşısına kısa vade borçlar, Türkiye içi sıkıntılar vs. yaşanacak. Yani Fenerbahçe, her halükarda ceza alacak, belki borcu artacak. Ancak başarının gelip gelmeyeceği, "gelecek sezon" ortaya çıkacak. Her para harcayan, transfer yapan şampiyon olamıyor ki!

Koç'un açık açık dile getirdiğini Galatasaray bir türlü söyleyemiyor. Göğsünü gere gere "Transfer yapacağız" diyor, ancak UEFA konusunda ümitleri az olsa da, yine de onları ürkütmeme adına "Satmadan alamayız" teraneleri yapıyor.

Aslında onların da gönlünden geçen, "Gözü karartmak..." Çünkü Terim, transfer diye tutturuyor, yeri geldiğinde yönetimi taraftarın önüne atıyor. Yarınki olası başarısızlığın adresini bu şekilde veriyor. Ancak, başkanlık koltuğunda Fatih Terim'e, "O bir eleman" diyecek bir başkan oturmuyor.

İki yıllık başarısızlığın ardından bu sezon zor günler yaşayan, adeta "nefes alamayan" Beşiktaş'ta durum farklı...

Hani taraftar, Fikret Orman'a, "Para nerede?" diye soruyor ya... Para hiç gelmedi ki...

İki yıldır Şampiyonlar Ligi'nde parsayı tek başına toplayan bir takım, bu bollukla kurduğu kadroyu artık doyuramaz hale geldi. Bu yıl Devler Ligi'nden para ulaşamayınca olanlar oldu.

Pepe'nin ardından yeni ayrılıkların yaşanacağı sır değil... Gidecek yabancıların yerine de büyük ihtimalle yerli, gelecek potansiyeli olanlar gelecek.

Beşiktaş'ın UEFA ile bir anlaşması ya da takibi gibi bir durumu yok. Bu nedenle diğerlerine göre rahat görünse de, gelecek yıl için lisans koşullarına uymak istiyorlar. Ama bu da çok zor, biline...

Ne varsa gençlerde var

Birinci hafta, sonuncu... Beşinci hafta yedinci, 10. hafta yine yedinci... 15. hafta averajla altıncı...

Ve bu Trabzonspor, 17. haftada lider Başakşehir'in ardından ikinci...

Nasıl oldu da bordo-mavililer böyle oldu?

Uğurcan Çakır; altyapıdan...

Hüseyin Türkmen; altyapıdan...

Abdülkadir Ömür; altyapıdan...

Yusuf Yazıcı; altyapıdan...

Arda Akbulut; altyapıdan...

Murat Cem Akpınar; altyapıdan...

Hasan Batuhan Artarslan; altyapıdan...

Abdülkadir Parmak; altyapıdan...

Semih Karadeniz; altyapıdan...

Zeki Yavru; altyapıdan...

Çaykur Rizespor karşısındaki 21 kişilik müsabaka kadrosundan 10'u Trabzonspor'dan yetişme... Teknik direktör Ünal Karaman da kulübün örfünü, adetini, kısacası Trabzonspor'u çok iyi bilen bir isim olduğu için başarı kaçınılmaz oldu.

Sivasspor'u hafife almayın

Sivasspor'u o kadar hafife almayın! Roberto Carlos'u getirdiler; Cicinho'yu oynattılar, şimdi de Robinho'yu seyrediyorlar, seyrettiriyorlar.

Takıma öyle bir ilaç oldu ki, bakmayın Galatasaray'a 4-2 yenildiklerine... O zaten kalitesinin gereğini yaptı.

Barcelona'dan kiralanan Douglas da bonusu... Tabii ki Sivasspor açısından... O da başlı başına bir kalite...

Hakan Keleş'in gelişiyle bir atak yapan Demir Grup Sivasspor, kadrosunu koruyabilirse ikinci yarı yine çok can yakar.

'Kapı' gibi futbolcu

Mustafa Kapı, Demir Grup Sivasspor karşısında son dakikada da olsa oyuna girdi, sarı-kırmızılı formayı resmen sırtına geçiren en genç futbolcu oldu. Yani Emre Belözoğlu'nun pabucu dama atıldı.

Emre'yi de sahaya süren Fatih Terim'di, Mustafa Kapı'yı da... Ama ikisini de Terim keşfetmedi. Emre, çocuk yaşta Zeytinburnu'ndan Galatasaray'a katıldı, Mustafa da 15'inde, Riekerink tarafından, Levski Sofya ile yapılan hazırlık maçında görevlendirilmişti.