Oyun aslında daha maçın başında kopardı. Ali Güneş’in çizgiden eliyle çıkardığı topu hakem kırmızı kart ve penaltı ile değerlendiremeyince son dakikaya kadar gitti
Oyun aslında daha maçın başında kopardı. Ali Güneş’in çizgiden eliyle çıkardığı topu hakem kırmızı kart ve penaltı ile değerlendiremeyince son dakikaya kadar gitti. Ali Güneş, Rüştü’nün, Volkan’ın çıkaramayacağı bir topu uzaklaştırdı. Hakem pozisyonu göremedi. Görse mutlaka verirdi ancak büyük hatası Kasımpaşa’nın direnmesini sağladı.
Galatasaray tartışmasız galibiyeti hak etti. İyi veya kötü oynadı demiyorum. Çünkü sayısız pozisyon buldu. Son bölümde beş dakika öyle bir baskı kurdu ki, Kasımpaşa’nın buna karşı koyması zaten imkansızdı. Nitekim dayanamadılar da.
Nonda bence bu takımın bir numaralı santrforudur. Fenerbahçeli Güiza’dan da Beşiktaş’ın tüm forvetlerinden de çok farklı ve etkili. İşini çok iyi yapıyor. Yedek kalmasına rağmen ne zaman görev verilse çıkıp oyununu oynuyor. Surat asmıyor. Baros onun kadar yedek kalsa belki Nonda kadar verimli olamazdı. Bunları gol attığı için söylemiyorum. Birincisi tam bir takım oyuncusu. Oyun bilgisi üst düzeyde. Alıyor veriyor, pozisyonları iyi kokluyor.
Hatırlarsanız Galatasaray, Ankara deplasmanında da ilk yarı zorlanmıştı. Ancak Nonda girdikten sonra rakibi çözüp, üst üste golleri bulmuşlardı. Dün de aynı tablo var. Futbolda tesadüf olmaz. İki maça baktığınız zaman Arda, Keita, Kewell, Nonda dörtlüsü daha faydalı. Ama Rijkaard’ın ilk santrforu Baros. Bunun değişeceğini sanmıyorum.
Bugün hiçbir takımda kenardan gelip de bu kadar etkili olan futbolcu yok. Galatasaray bunun avantajını yaşıyor. Gollere bakıyorsunuz, ikinci yarıda oynayan Keita, Nonda ikilisinin üretimleri. Ligin kaderini de bu faktör belirleyecektir. Eğer kulübeden bu desteği alamazsanız yarışı götüremezsiniz. Beşiktaş’ın yaşadığı en büyük sıkıntı da bu aslında.
Kasımpaşa ile Galatasaray arasında hakikaten uçurum var. Kasımpaşa öne geçmesine rağmen kontratak yapacak gücü bulamadı. Defansta kalarak da maç kazanamıyorsunuz. Hele rakibin ofansif gücü bu kadar yüksek iken.
Bir paragraf da Emre Aşık için açmak istiyorum. Türkiye’de bütün gençlerin onu örnek alması gerekir. 92-93 yılından bu yana sahalarda. Üç büyük takımda da oynadı. Yedek de kalsa küsmez. Antrenmandan kaytarmaz, polemiklere girmez, hocalarıyla didişmez. Tam bir profesyonel. Ne zaman görev verilse çıkıp mücadelesini ortaya koyar. Gerektiğinde sakat sakat da oynar. Bunlar kolay değil. Tek kelimeyle bravo doğrusu.