Galatasaray ikinci golü atmaya niyetli olmayınca maç uzun süre kendi sahasında oynandı. Buna rağmen rakibe pozisyon vermemeleri de önemliydi
Deyim yerindeyse Galatasaray attı ve de yattı. Maçın başında Arda ile öne geçtikten sonra amaç tamamen skoru korumaktı.
Maç ağır sahada, kötü bir zeminde oynandı. Böyle bir ortamda top oynamak iki takım için de çok zordu. Dripling yaparken, kafaya çıkarken, mücadele ederken çok yorulursunuz. Galatasaray doğal olarak bulduğu çabuk golden sonra perşembe günü Bordeaux karşısında harcadığı büyük eforun da etkisiyle frene bastı. Zaten o mücadelenin ardından lige dönüş kolay değildi. Nitekim kolay da olmadı. Tecrübesini konuşturarak önemli bir virajı kazasız geçmeyi başardı.
Burada öndeki oyuncular pas yaparak oyunu tutmak isterken, zaman zaman bunu yapabildiler ama yapamadıkları şey; geniş alan bırakan Konya takımının arkasına kontrataklarla gidemediler. İkinci yarıda bir kez gittiler, o da rakibin attığı bir korner sonrası.
Savunma oyuncuları özellikle Hakan Balta ileri hiç çıkmadı. Sabri ise zaman zaman hücuma destek verdi. Emre ve Meira da duran top dışında yerlerini bırakmadılar. Ama ikisi de çok iyi oynayarak rakibe pozisyon vermediler.
Orta saha oyuncuları Barış, Ayhan, Arda, Lincoln ve Kewell 1-0’dan sonra öne doğru oynamayı hiç düşünmediler, sürekli ayağa pas yaptılar. Galatasaray ikinci golü atmaya niyetli olmayınca maç uzun süre kendi sahasında oynandı. Ancak buna rağmen rakibe pozisyon vermemeleri de önemliydi. Burada Konyaspor’un yetersizliğinin de büyük rolü unutulmamalı. Galatasaray’ın ligde olabilmesi için bu maç önemliydi. Bunu da sadece golden sonra oyunu yavaşlatarak sağladılar.