Tello hamlesi önemliydi
İkinci yarının başında Ekrem’in bulduğu pozisyondan sonra da aynı görüntü hakimdi. Fenerbahçe ciddi tehlike yaratmasa da uzaktan şutlarla rakip kaleyi yokluyordu. Emre’nin sakatlanmasından sonra bir anlık konsantrasyon eksikliği Fenerbahçe’nin iki gol yemesine yolaçtı. Bir gol atarım maça ortak olurum derken Kazım da atılınca Fenerbahçe’nin fişi çekildi. Ardından üçüncü gol geldi.
Mustafa Denizli’nin ikinci yarıda Tello’yu ortaya alarak önemli bir hamle yaptı. Tello, Ernst ve Fink üçlüsü, Emre de çıktıktan sonra oyunun tek hakimi oldular. Bobo benim düşünceme göre bu ligin en iyi santrforu. Sürekli oynarsa gol krallığını zorlar.
Fenerbahçe takımının omurgası bozulduğunda kazanma şansı kalmıyor. Bu hafta Bilica yoktu, Emre sakatlanıp çıktı. Alex de kötü oynadı. Forvet diyeceğimiz bir oyuncu da olmadığında beraberliğe razı bir takım vardı sahada. Beşiktaş da faturayı kesti. Fenerbahçe’nin düşünmesi gereken bir konu var. Son dört yıldır deplasmanlarda alınan puanların azlığı. Üç farklı antrenör, değişen birçok oyuncu... Ama oyun düzeni yine aynı. Deplasman fobisi aynı... Deplasmanlardaki 51 puanın geçen yıl 22’sini alabilmişler. Daha önceki yıllarda 33 ve 30 gibi rakamlar göze çarpıyor. Bu fobinin yenilmesi için görev Teknik Direktör Daum’a düşüyor. Taktiksel açıdan, konsantrasyon açısından birşeyler yapmalı.
Beşiktaş için anlamlı bir galibiyetti. Oyuncu, yönetim ve taraftar ilişkisi açısından. Ancak hâlâ sınırdalar. En küçük başarısızlıkta İnönü Stadı’ndaki kaos yine hortlayacaktır.
4-2-3-1’e dönmeliler
Galatasaray takımının daha önce de yazdığımız gibi ofansif, iyi bir kadrosu var. 4-2-3-1 sistemi Anadolu takımlarına karşı ve özellikle içerideki maçlarda üretkenlik sağlıyor. Baros ve Arda’nın problemine rağmen Teknik Direktör Rijkaard, Elano, Keita, Kewell ve Nonda dörtlüsü ile başlayabilirdi. Ama Fenerbahçe yenilgisinden sonra Rijkaard bir anda koşan üç orta sahaya döndü. Linderoth, Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Barış ve Ayhan’dan üçünü tercih ediyor. Bu isimlerin ortak özellikleri aynı. (Sadece Ayhan’ı biraz ayırabiliriz) Dripling yapabilen, araya top atabilen, yaratıcı oyuncular değiller. Maksimim uzaktan şut çekebilirler. Duran toplar dışında ceza alanında göremezsiniz. Böyle olunca da Anadolu takımları kolay tedbir alıyor. Sol beki, rakibin sağ açığı ile, sağ beki sol açığı ile stoperlerden biri de Nonda ile oynuyor. İşte bu ortamda ortada yaratıcı oyuncu gerekiyor. Bu da bu sistemde olmuyor. Rijkaard acilen Ali Sami Yen’de 4-2-3-1’e dönmeli.
B?planını yanlış kullandı
Yeni şablonda Diyarbakır, Sivas ve Manisa maçlarında pozisyon sayısı çok azaldı. Kendi kalesinde de az pozisyon görüyor. Rijkaard bir B planı hazırladı ama bunu yanlış maçlarda kullanıyor. Rakibin direncini kırmak için daha ofansif oynamalı. Manisa karşısında topu topu iki pozisyon var. Sezon başında bu tür maçlarda Galatasaray 10 pozisyon yakalıyor, en az 4 tane de veriyordu. Ama göze hoş gelen bir futbol oynuyorlar ve de kazanıyorlardı.
Sözün kısası; derbilerde, Avrupa kupalarında koşan orta sahaya evet, ama bir puana gelen rakiplere karşı bu sisteme hayır...