Ligde üç maçta iki mağlubiyet, Şampiyonlar Ligi’nde kötü başlangıç ve bir sürü eksik. En azından içeride taraftarın önünde kazanmak istiyorsun. Oyuncuların ne kadar tecrübeli olursa olsun bu tabloda stres yaşamamaları mümkün değil. Maçın özellikle ilk yarısında üretken olamamanın tek sebebi de buydu zaten.
Fenerbahçe biraz baskılı gözüküyor ama oyunu Gençlerbirliği sahasına yıkamıyordu ilk yarı. Pozisyon da bulamıyordu. Hatta ilk yarıdaki tek pozisyon genelde duran toplarda ceza sahasında olan Lugano’nun bir anda kendini altı pasta bulmasıyla elde edildi. Ve Lugano bekleneni yaptı, golü atamadı. İlk yarının sonlarına doğru kısır giden maçta Alex yine bireysel yetenekleri ile hazırladığı hücumu golle sonuçlandırarak demoralize takımı kendine getirdi.
Kredisini tüketti
İkinci yarıda El Saka’nın da atılması Fenerbahçe’nin işini daha da kolaylaştırdı. Emre gibi, Alex gibi, Güiza gibi, dakikalar ilerledikçe rahatlayan oyuncular daha fazla zevk almaya başladılar oyundan. İkinci yarıda hem zevk aldılar, hem iyi oynadılar.
Fenerbahçe kredisini tüketti. Bu yüzden eksikler nedeniyle kadro genişliğine sahip olmadığı bu dönemi firesiz kapatabilmek çok önemli. Dışarıda kalan oyuncular gelince bu puanların değeri daha da ortaya çıkacak.
Güiza’nın gol atması da kendi açısından çok önemliydi. Taraftar gol atmasa da seviyor, çünkü kalpten oynuyor. Genç kaleci Volkan’a iş düşmedi, düşen pozisyonlarda da hatasız oynadı.
Fırat Aydınus güzel maç yönetti.