İlk 30 dakika en az İspanya kadar iyi oynadık. Sebebi de İspanyollar kadar çok pas yaptık. Onları kendi silahları ile vuracaktık. İki tane de net pozisyon bulduk. Eğer golü atsak 12 puanlı İspanya şuursuz üzerimize gelecek, maç tamamen lehimize dönecekti.
30 dakikadan sonra pas yüzdemiz düşerken, çabuk top kayıpları da başlayınca bildiğimiz İspanya çıktı ortaya. Sabırla pas yaptılar. Çok da yetenekli oyuncuları var. Birbirlerine yakın oynayarak, topu çok iyi çevirerek her dakika bizi biraz daha yordular. Belki net pozisyon bulamadılar ama oyunun tamamen hakimi oldular. Bu etkili oyunun karşılığını bulamayan İspanya, beklenmedik bir anda, bir duran topta pozisyon hatamızdan golü attı. Formda olan İspanyollar’a karşı formsuz bir şekilde sahaya çıkan milli oyuncularımız belki çok pozisyon vermediler ama ilk 30 dakika dışında hiç üretkenlik sağlayamadılar.
İlk yarıda en ciddi sıkıntımız İbrahim Üzülmez’in kanadı oldu. İbrahim’in önünde oynayan Arda sürekli içeriye doğru kayınca bu bölgede boşluklar bıraktı. İspanya akınlarının çoğu da buradan gelişti. Ramos’un arkadan etkili bindirmeleri savunmanın ister istemez dengesini bozdu. Buna rağmen Emre Aşık ile Hakan Balta’nın ilk müdahaleleri yerinde yapması, Gökhan Gönül ile Tuncay’ın yardımlaşmalı oyunu rakibin ciddi tehlikeler yaratmasını engelledi.
İspanya bu galibiyetten sonra Dünya Kupası biletini aldı bile. Biz bundan sonra bütün maçları kazanmak zorundayız. Fatih Terim’in elindeki kadro bu. Bu kadroyla özgüven sağlayacak bir 11 çıkardı aslında. Yani kazanmak isteyen bir kadroydu. Ama 30 dakika istediğimizi yapabildik. İlk bölümde İspanya’dan daha iyi olsak bile rakip oyun ilerledikçe kalitesini gösterince bizim zaaflarımız, formsuzluğumuz iyice ortaya çıktı. Aslında favori kazandı. Yine söylüyorum ilk 30 dakikayı beğendim. En azından kafa olarak hücumu düşünmek de önemliydi. Ancak yine gördük ki iyi futbol, iyi futbolcularla oynanıyor.