Favori Beşiktaş kazandı. Maçtan önce rakiplerinin hepsinin puan kaybetmesi Beşiktaş’ın iştahını daha da kabartmıştı. Zaten iştah konusunda pek problemi olmayan Beşiktaş, sahaya çıkmadan alınan sonuçlardan sonra daha da agresifleşti, tempolu oynadı.
Aslında gole kadar bu temponun getirmesi gereken pozisyonları bulamadı. Ama “bugün ben bu üç puanı alacağım” izlenimi bırakmıştı zaten. Eskişehir fizikli bir takım. En uçta Youla’yı bırakıp, arkasından iki oyuncuyla sürpriz ataklar yapmak istediler ama bunu başaramadılar.
Beşiktaş hep üçlü oynayacak diye bekliyoruz. Muhtemelen Ümraniye’de de 3-4-3’e göre hazırlanıyorlar ama rakibin durumuna göre oyuncular pozisyon alıyor. 1. dakikadan itibaren iki kişi kaldılar savunmada. İbrahim Toraman ve Zapotocny, onların önündeki üçlü, geride Sivok, sağda Ekrem, solda İbrahim Üzülmez. Onların önünde Cisse ve Delgado. Üçlü forvetin sağında Holosko, solunda Tello, en uçta Nobre. Aslında 2-5-3 de diyebiliriz. Sadece 2-0’dan sonra Youla’nın yanına bir forvet daha yaklaşınca Sivok geriye gelerek tekrar üçlüye döndüler son bölümde.
Riskli gözükse de öncelikle öndeki oyuncuların arkasında libero gibi oynayan Sivok’un temposu Eskişehirspor hücumlarını başlamadan bitirdi. Beşiktaş takımında İbrahim Toraman ile Zapotocny çok riskli oynayan bir takımda dikkatli ve iyiydiler. Takımın Cisse ve Delgado dışında kötü oynayan oyuncusu yoktu. Ama 11 kişide 2 kötü bile galibiyet için yeterli oluyor. Mustafa Denizli önce Tello’yu, ardından kart sınırındaki Nobre’yi çıkararak Fenerbahçe maçını yaşamaya başladı bile.
Hüseyin Göçek gördüğünü çalan bir hakem. Hata da yaptı ama, adil maç yönetti en azından.