Birbirlerine bugüne kadar üstünlük kuramayan iki takım dengeyi sarsmadı. Zaten sahadaki oyuna bakıldığında aralarında bir fark da yoktu
Sezonun ilk maçları için “zor olur” derler. Ancak baktığımızda İstanbul Büyükşehir Belediye ile Beşiktaş 5. kez karşı karşıya geliyor. Bundan önceki iki maç berabere bitmiş, birer kez taraflar kazanmış. Attıkları ve yedikleri de aynı.
Bir tanesi 106 yıldır mücadele ediyor, diğerinin üçüncü sezonu. Bir tanesi geçen yılın şampiyonu, diğeri son üç haftada küme düşmekten kurtulmuş. Oyunu izliyoruz iki takım arasında hiçbir fark yok. Beşiktaş’ın gol pozisyonlarında iki fazlası var. Hoş Belediye’nin hiç yok ya...
İkinci bir ayrıntı; Avrupa’da da ligler başladı. Maçı izlerken göz ucuyla da dün başlayan Bundesliga’daki Wolfsburg - Stuttgart karşılaşmasına bakıyorum. Tribünler tamamen dolu. Merak ettim, Alman İkinci Lig’indeki maçlara baktım, onlarda da iğne atsan yere düşmez. Bizde geçen yılın şampiyonu sezonu açıyor, hem de çok kaliteli yeni transferleriyle, tribünlerde altı bin kişi sayamazsınız. Ne yazık ki Türkiye’de stat seyircisi yok.
Beşiktaş, Belediye karşısına Fenerbahçe maçındaki savunma ve orta sahası ile çıktı. Tek fark Bobo’nun yerine Hosolko ilk 11’deydi. Bir de mecburiyetten cezalı kaleci Rüştü’nün yerine Hakan görev aldı. İlk 15 dakika bol faullü geçti. Oyun bir türlü tempo kazanmadı. Fink ile öne geçen Beşiktaş beş dakika idare edemeyince Belediye ilk atağında beraberliği sağladı. Bu yüzden oyun disiplininden kopacak bir pozisyona düşmedi.
İkinci yarıda kanatlardaki oyuncuları değiştirdi Denizli. Nihat ve Bobo’yu oyuna aldı, Holosko ile Yusuf’u çıkardı. Beşiktaş ilk yarıda olduğu gibi yine son 20 dakikada baskı kurdu ama net pozisyona ulaşamadı.
Kaldı ki Beşiktaş çok fazla duran top kullanan bir takım. Çizgiye yakın yerlerden faul ve korner çok atıyor. Üstelik uzun bir takım. 1.80’nin altında bir Tello var. O da duran topları kullanıyor zaten. Denizli’nin bu sorunu gidermek için takımı daha çok çalıştırması gerekiyor anlaşılan. Beşiktaş’ın geliştirmesi gereken ikinci eksiği de telaşı. Oyuncular çok panikler. Daha sakin oynamayı öğrenmeliler.
Sonuçta Beşiktaş hiç de beklemediği puanlar kaybetti. Belediye için ise büyüklerden aldığı her puan bu ligde kârdır.
İbrahim Akın yorulana kadar hayatının en iyi maçlarından birini oynadı. Ve müthiş bir gol attı. Önce ceza alanı içinde topu düzeltti, ardından Ernst’i yatırdı, Yusuf’u kendi silahıyla avladı - bacak arası - ve Ferrari’nin yanından çok klas vurdu.