Zor başlayan, sert başlayan maçı Fenerbahçe takımı oyunun devamında daha yürekli oynayarak hak ederek kazanmayı başardı
Oyunun başında hiç beklemedik şekilde sert bir rakip vardı Fenerbahçe’nin karşısında. Top Fenerbahçe’ye geçtiği anda hemen hemen bütün Diyarbakırlılar herkese yakındı. Rakip adam adama oynuyordu. Fenerbahçe takımı klasik düzeninde mücadele ederken Semih, Alex’in bölgesindeydi. Top Fenerbahçe’ye geçtiğinde de Tolga Semih’e yapışıyordu. Diyarbakır takımı sert oynayınca Fenerbahçe’yi sindirdi. Ürkek ve korkak oynadılar.
Golü yedikten sonra bile toparlanamadı Fenerbahçe. 30 saniye içinde önce direk sonra Gökhan’ın, ardından Volkan’ın çıkardığı pozisyon futbolculara “ne oluyor” dedirtti. Daha dirençli, kora kor oynamaya başladılar. Kısacası savaştılar. Tabii bu da yetmedi. Bu kez Diyarbakır’a göre çok farklı olan pas trafiğini, yardımlaşmalı olarak yapmaya başladılar.
O kadar kısa pas yaptılar ki, oyunun devamında Diyarbakır takımını yordular. İlk yarının sonuna doğru atılan gol hakikaten bence “yılın golü 3. hafta atıldı” diyecek kadar güzeldi.
Roberto Carlos ikiye birlerle geldi. Takımın sol bekinin golü atan sağ beke pozisyonu bıraktığı bir gol izledik. Aynı metrekare içinde hem sağ bek, hem sol bek vardı.
İkinci yarı Fenerbahçe oyunun üstünlüğünü tamamen ele aldı ve hiç pozisyon vermedi. Yine çok pas yaparak ve öne doğru oynayarak - ki bu seneki en büyük gelişme bu - üst üste golleri buldular. Sayısız pozisyona da girdiler ve iki topları direkten döndü. Zor başlayan, sert başlayan maçı Fenerbahçe takımı oyunun devamında daha yürekli oynayarak hak ettiği şekilde kazanmayı başardı.
Maçın en iyi oyuncusu Gökhan Gönül idi. Ona Emre Belözoğlu da eşlik etti. Lugano henüz hazır değil. Bu sahada çok belli oluyor. Ama 1-0’dan sonra sahada mücadele etmeyen oyuncu yoktu. Ve özellikle son bölümlerde Kazım müthiş işler yaptı.