Açıkcası dün akşamki kadar temposuz bir maç hiç görmemiştim. Maçta ne güzel bir, hareket ne güzel bir organizasyon vardı
Ligin ikinci yarısında maçlar genelde tempolu ve zevkli geçiyordu. Takımlar iyi ya da kötü oynuyorlardı ama tempo hep yüksekti. Açıkcası dün akşamki kadar temposuz bir maç hiç görmemiştim. Maçta ne güzel bir hareket, ne güzel bir organizasyon vardı.
Goller deseniz zaten bir garipti. Fazla korner atışı da olmadı. Galatasaray maçın başında bulduğu iki sürpriz golden sonra ataktan sonra Konya deplasmanındaki gibi skoru korumayı tercih etti. Bülent Korkmaz 2-0 olunca önce Aydın’ı sonra Kewell’ı çıkarıp Mehmet Güven ve Volkan’ı alarak oyunu tamamen yarı sahasında kabullendi. Perşembe günü Hamburg ile oynanacak önemli maç nedeniyle Arda dinlendirildi, Baros ve Kewell erken çıktı.
Galatasaray gibi takımlar iki farklı öne geçtiklerinde çok rahat kontratak yapmaları gerekiyor. Ancak bunu ne Konya’da, ne de Bursa önünde göremedik. Galatasaray seyircisi Bülent hocadan sonra hep yüreği ağzında maç izliyor. Çok pas yapan Galatasaray’dan eser yok, hızlı hücuma çıkan Galatasaray’dan eser yok. Hele Arda da olmayınca ileride top tutacak kimse kalmadı. Kewell, Nonda ve Lincoln fizik olarak yetersiz kalınca kolay maç zora girdi. İki bek Hakan Balta ile Serkan Kurtulmuş rakip yarı alana geçmedi desek yeridir. Bu da takımın ileride çoğalmasını engelledi. Kısacası rakiplerine karşı bu kadar mahkum oynamak ilerisi için Galatasaray adına endişe verici sinyaller.
Bursaspor, İstanbul’da izlediğim en vasat takım görüntüsündeydi. Ne kontratak yapabiliyor (burada Galatasaray’ın sahasında kalması önemliydi), ne de hücum organizasyonu. Zaten attığı gol de duran toptan oldu. Açıkcası çok şeyin yazılacağı bir maç değildi.
Hakem İlker Meral hata yapmadı. Zaten hata yapmasını gereken bir pozisyon da olmadı.