Biz eski futbolcular haftada bir toplanıyoruz. Dönemimizin en iyi oyuncuları bunlar. Halı sahada maç yapıyoruz. Rakip bizim ayarımızda değilse zorlanıyoruz ama sonuçta yeniyoruz. Ama öyle dakikalar oluyor ki, nefis goller atıyoruz. Küçücük sahada, dar alanda ben arkadaşıma veriyorum, o başkasına. En son bir oyuncumuz aradan çıkıp golü atıyor. Hem keyif yapıyoruz, hem de gollere güzellik katmaya çalışıyoruz. Saha büyük olsa bunları yapmak mümkün değil, daha doğrusu bu halimizle yapamayız.
Ama Galatasaray takımında, Mehmet Güven ve Mehmet Topal’ın önündeki dörtlü; Lincoln, Arda, Nonda, Baros, oynarsa Kewell, Lincoln’ün önderliğinde bizim halı sahada yaptıklarımızı o büyük sahanın tehlikeli bölgesinde, yani ceza sahası civarında rahatça uyguluyorlar. Hem zevk alarak, hem de sonuca vararak. Bu arada bir fark daha var tabii. Biz oynamak için 150 YTL ödüyoruz (Rıdvan, Oğuz, Metin, Tanju, Rıza, Sergen, Hakan Ünsal oynuyor diye indirim de yapmıyorlar), onlar para da ödemiyorlar.
Gençlerbirliği öne geçti. Tam Galatasaray savunması orta sahaya çıkacak, risk alacakken Lincoln devreye girdi. Bir forvet gibi savunma arkasına koşu yaparak durumu 1-1’e getirdi. Ardından Baros ve Arda; skor 3-1. Geçen haftaki Ankaragücü maçının hemen hemen aynısı. Hatta oyunun son bölümü de aynı. Geçen hafta Ankaragücü 3-4 pozisyon buldu, Gençlerbirliği de. Acaba buna Galatasaray mı izin veriyor sorusu da aklımıza geliyor.
Halis Özkahya benim geçen yıl özellikle en beğendiğim hakemdi. Di, diyorum... Bence MHK, Ankaragücü - Fenerbahçe maçından önce onu görevden alarak kendisini bitirdi. Hatırlayalım; daha sonra iki maç yönetti. Kayseri maçı facia. Bu maçta aldatmadan Burhan’a sarı, Baros’a yok. Hem de Baros’u iki kez es geçti. Hem aldatma, hem de elle oynama var. Son bölümde bu kez itiraz etti. Hakem kart göstermesin diye adeta susması için ricada bulundu. Israr edince mecburen sarıyı gösterdi. Yapma Halis hoca. Seni biz geçen yılki gibi görmek istiyoruz. MHK de ders almalı. Hakemi maçtan alırsan böyle güvenlerini kaybediyorlar.