Aslında maçın özeti şurada yatıyor; Beşiktaş'ın 17 tane korner atışı var. Yani maçın hemen hemen tek kale geçtiği ortada.
Beşiktaş yeni oyun düzeni ile taktiksel bir kimlik değiştirdi. Cisse'nin yokluğunda herkes Uğur İnceman'ı beklerken bayağı ofansif oyuncularla çıkmıştı Mustafa Denizli. Tello, Ekrem, Delgado, Holosko, Nobre, fırsat buldukça hücuma destek veren Ali Tandoğan, İbrahim Üzülmez. Bu tabloda Galatasaray maçından akıllarda kalan Bursaspor'un hücuma çabuk çıkışları yine tehlike yaratır mı düşüncesi oluşsa da, Beşiktaş savunmasının göbeğinde oynayan Gökhan Zan, İbrahim Toraman ve Zapotocny'in müthiş dikkatli oyunları buna izin vermedi. Bursaspor maç boyunca bir keze pozisyona girebildi. Savunma ne Gökhan'ı, ne Sercan'ı döndürdü. Hatta dönüşümlü olarak Yusuf'a yakın oynadılar, o tehlikeyi de önlediler.
Bu üç oyuncu görevlerini fazlasıyla yapınca iş öndekilere kaldı. Atılan 17 kornerin 4-5 tanesi üst üste olsa da Beşiktaş'ın duran toplardaki eksikliği bir kez daha ortaya çıktı. Günümüz futbolunda duran topun önemi çok. 17 sayısı da bir hayli yüksek.
Hücumda etkisiz
Beşiktaş'taki heyecan, istek, konsantrasyon kusursuz. Savunma üçlü oynamaya yeni olsa da çok iyi organizeler ama hücumda bunu söylememiz mümkün değil. Hücum organizasyonlarında sıkıntı var. En büyük sıkıntı da kaybedilen puanları düşününce Kayserispor maçında en iyi oyuncular rakibin iki stoperi. Yine Sivasspor'un en iyi oyuncuları stoperleri. Dün de Bursaspor'un en iyileri stoperler; Ömer ve İbrahim. Beşiktaş'ın hücum organizasyonlarında rakibin göbeğini mutlaka gezdirmesi lazım. Bu kadar isteğe rağmen, bu kadar duran topa rağmen, hemen hemen 75 dakika tek kaleye rağmen pozisyon azdı.
Bursaspor bu maça farklı hazırlanmış. Önce yenilmemeyi düşünmüşler ve sadece mücadele ettiler.
Sahanın zemini bir rezaletti. Ama Kuddusi Müftüoğlu bir o kadar mükemmeldi. Psikolojik olarak maça iyi hazırlandığı belliydi. Tansiyonun oyun içinde düşmesini sağlayan birinci etkendi.