Şahane maç oldu. İki takım da hücumu düşündü, iki takım da futbolda savunmanın olduğunu hiç aklına getirmedi. Ve maçtaki gol sayısı altı, girilen pozisyon sayısı 15.
Beşiktaş hiç öne geçemedi. 1-1’i yakaladılar, tekrar yediler. Maç başladığında oyun sanki Beşiktaş’ın lehine gelişiyordu ama çabuk geriye düştüler. Beraberliği sağladılar, şöyle nefes almadan yeniden yediler. Ardından ikinci yarı 10 kişi kaldılar. Fark ikiye çıktıktan sonra Holosko ile ümitlendiler ancak 4. gol gelince maç bitti.
Galatasaray takımının 4-2 öndeyken iki tane pozisyon vermesi, defans olarak ne kadar düşündürücü ise Beşiktaş’ın da oyunun her dakikasında yetenekli oyunculardan sürekli çalım yemesi düşündürücü. Beşiktaş’ın tam savunmacı diyeceğimiz dört oyuncusu vardı. Diğerleri savunma yapmak istiyor ama beceremiyor. Mesela Holosko defansa yardım edeyim derken penaltı yapıyor. Aynı şekilde Uğur da.
Beşiktaş fikstür avantajını çok düşünüyor ama önünde tek rakip olmadığını düşünemiyor. Galatasaray uzun haftalardır pozitif futboluna devam ediyor ama öne geçtikleri zaman konsantrasyon probleminden rakip kim olursa olsun pozisyon veriyorlar. Ciddiyken çok dikkatliler.
Cüneyt Çakır iki penaltıda da haklıydı. Delgado Türkçe bilmediği için atıldı. Çakır oyun içerisinde kartlık bol pozisyon olmasına rağmen hiç elini cebine götürmedi. Sonuçta yükseliş içindeki Galatasaray düşüşdeki Beşiktaş’ı yendi.