Ekran başındaki Fenerbahçeliler dün akşam aklını yemiştir herhalde. İçlerinden “Sezon başından beri bu takım bizi kahrediyordu. Nasıl bir anda böyle değiştik” demişlerdir.
Bu sözleri oynadıkları iyi futbol için söylemiyorum, bunun dışında ortaya konan inanılmaz arzu, istek ve bloklar arasındaki kusursuz iletişimden bahsediyorum. Antalyaspor 10 kişi kaldığında değil, 11’e 11 oynarken de ezici bir üstünlük kurdu Fenerbahçe rakibine. En az 10 pozisyona girdiler, iki gol attılar.
Bekler hücumda, stoperler hücumda, orta saha hücumda. Müthiş bir pres ve rakibe verilen sadece tek pozisyon. Sanki Antalyaspor ile özel bir problemi varmış gibi oynadı futbolcular. İnanılmaz bir tempo vardı. Tabii ki rakipler önemli. Antalya bir Kiev değil. Ancak aynı takımın üç gün içinde bu kadar değişmesi şaşırtıcı. Kötü anlanda söylemiyorum ama sanki şırınga verdiler hepsine. Hepsi o kadar çabuklaşmış ki, sihirli bir değnek dokunmuş gibi.
Antalya takımının bu Fenerbahçe karşısında yapacağı hiçbir şey yoktu. Tarihi bir farktan kurtuldular. Yoksa Mehmet Özdilek yönetiminde ilk kez kaybeden Antalyaspor hücumu düşünen, organize bir takım. Ancak istediklerini yapmalarına izin vermedi Fenerbahçe. Açıkcası Kiev yenilgisinden sonra böyle bir takım ve böyle bir futbol beklemiyordum. Fenerbahçe dünkü oyununun yüzde 70’ini her maç sahaya koysa ligin en büyük favorisi olur.
Hakem Bülent Yıldırım, Güiza’ya yapılan penaltıyı vermedi. Volkan’ı direkt atması lazımdı. Antalya’nın golünde yanlış bayrak vardı.