SkorerRonaldinho futbolcu değil

Ronaldinho futbolcu değil

09.03.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Ronaldinho  futbolcu değil

Nedir bu? Futbolcu mu, gözbağcı mı?Karşınızda olduğunu düşünsenize... Top onda, siz önünde... Yüzünden eksik olmayan tebessümüyle önce bacaklarına atmış derecelik bir açı veriyor. Bu kadar ayrılmış iki ayağından soluyla yerçekimine karşı koyarken, sağ ayağı bir ahtapotun kolu gibi dolanıyor topun etrafına... Tarak kemikleriyle sağa doğru açmaya devam ediyor. Bacaklarının açısı yetmiş oluyor belki. Topu samur fırça gibi iten ayak, aynı yumuşaklıkla öbür yanına geçip bu kez aksi yöne doğru ivmelendiriyor meşin yuvarlağı. Siz Newton'a lanet okurken o topu alıp gidiyor.Ayak dediğin ancak görüş açısı kadar yere şut atar değil mi? Adam sırt sırta yapıştırılmış iki kişi sanki... Öne koşarken geriye oynuyor. Zırt diye bir şut gelebiliyor gittiği yönün tam tersine. Vursan denk getiremiyorsun. İtsen düşüremiyorsun. Son maçta Chelsea defansında beş kişiden üçünü sola yatırıp diğer ikisinin algılama saliseleri dolmadan topu ağlara gönderiyor. Üç kişi... Üçü de iskambil kağıdı gibi sola devrilirken, arkadaş sağdan geçiyor ve kameraların tespit edemediği bir süratle yerden söktüğü ayağıyla şut çekip gol atıyor.Yasaklanmalı futbol oynaması... Çünkü en iyi futbolcu bile gölgede kalıyor o sahadaysa. Herkes, Ronaldinho şovun figüranları haline geliyor. İşin içine haksız rekabet giriyor. Sihir karışıyor. Zaten futbolcu değil Ronaldinho!.. O futbolcuysa bizim "ultra" Süper Lig'dekilerin yüzde doksanı ne acaba?Bıraksın bu işleri... Barcelona maçlarını seyreden bizim ve bizim gibi ligi olan ülke sakinlerinin morali bozuluyor sonra. Ronaldinho'nun futbol oynaması yasaklanmalı... Sevgili Cemal Ersen haberi yazmış; bir de başlık atmış "kulüplere tarihi jest" diye...Maliye, en çok 2005 yılı hesaplarını inceleyecekmiş kulüplerimizin... Daha gerisi?Öküz içti, dağa kaçtı, dağ yandı. Varsa vergi mergi kaçıran, anasının ak sütü gibi helal olsun yani.Cemal kibarlık etmiş... Bunun adı jest değil, "Yağma Hasan'ın Böreği". Araziler Hazine'den, vergiler Maliye'den, kırk yılda bir başarı falan olursa ödüller de Devlet'den...Neden? "Kamu yararına derneklerin düzenli bir mali yapıya kavuşması için"!..Ne kadar asil bir gerekçe değil mi?.. Gerçi TOBB başkanı sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun bir kere ağzından kaçırıp "toplu çullanma" karşısında bir daha tekrarlamama kararı aldığı gibi; "hukuka aykırı", ama olsun. Bu ülkeye döviz getiren sanayici, ömür boyu eşek gibi çalışan işçi, beyin damarlarını çatlatan sanatçı, insanlığa bir dirhem katmak için kafa patlatan düşünce adamı falan bir türlü giremiyor bu "kamu yararına" klasmanına... Lakin futbol kulüplerinin hepsi o yüce noktada.Hakikaten kamu yararına mı yaptıkları işler?.. Orası tartışılır. Hatta, kavgalı tribünlere, gaz bombalı sokaklara, zehirli demeçlere bakarsanız, çok tartışılır. "Ülke reklamı yapıyorlar" derseniz, tartışılmadan reddedilir son yıllarda...***Yine de vergi konusunda uzmanlaşmış Kulüpler Birliğimiz, gitmiş Ankara'ya, çıkmış Maliye Bakanlığı'na, geçmiş müsteşar sayın Hasan Basri Aktan'ın karşısına ve rica minnet, tatlı dille bağlamış işi..."Aman geriye doğru defterlerimizi incetme"!Yahu ihbar gibi bir şey bu... Emniyet Müdürlüğü'ne gidip "Lütfen benim parmak izimi almayın" demekten bir farkı yok. Nedir senin ayrıcalığın?"Kamu yararınayım"...İyi o zaman, vergi kaçır ve kamuyu biraz "zarara" sok, ödeşelim!Devam edin. Bu memlekette sizin oynadığınız kalitesiz futbol uğruna ölmeyi göze alan bu kadar adam varken, vergi verirseniz safsınız zaten. ***Hazır "kamu yararı" lafı açılmışken, geçen gün konuştuğum Haydar Doğan'ın bir ricasını aktarayım. Belki tanımazsınız, ama Haydar Doğan geçen yüzyılın son döneminde yetişmiş en büyük Türk atletlerinden biridir. Şu anda Tunceli'de Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü gibi bir "kamu" görevindedir. Taşın suyunu çıkartmaktadır bir damla spor için. Bir nesli terörde doğup, terörde buluğa ermiş hemşehrilerini tekrar sporla tanıştırmaya çalışmaktadır. "Kamu yararına" büyük kulüplerimize gücü yettiğince ulaşmaya çalışmakta ve hiç olmazsa bir futbolcunuzu bir günlüğüne Tunceli'ye gönderin de, buradaki gençlerin dikkatini çekelim, "yok sayılmıyorsunuz" duygusu verelim diye yırtınmaktadır. Bilemiyorum, bu kamu yararına bir iş midir ve şayet bu davet kabul edilirse Tunceli'nin harcayacağı ağırlama parasının vergisi, hangi yüzdededir...Komik bir ülke burası. Kamu yararına!.. Mitolojide kötülüklerin yeryüzüne yayılması Pandora'nın kutusunun açılmasıyla başlıyor. O güne kadar yeryüzünde mutlu yaşayan insanoğlunu acıya ve kedere boğacak her şey dünyaya saçılıyor. Romanya futbolunda Pandora'nın kutusunu, Bratu'nun Galatasaray'a transferi sırasında aracılara giden milyon dolarlar aralıyor. İddia o ki, Galatasaray'a maliyeti 2 milyon 700 bin dolara mal olan Bratu için kulübü Rapid Bükreş'e ödenen rakam sadece 630 bin dolar. Müfettişler kalan 2 milyon doların peşine düşüyor. Kopenhag'da son penaltı atışıyla Galatasaray'a UEFA Kupası'nı kazandıran Popescu, köşeye sıkışınca menajer olarak transferden 1 milyon dolar aldığını itiraf ediyor. Türkiye'ye birçok futbolcu getiren, diğer aracı Becali'nin lisansı iptal ediliyor. Ancak geri kalan 1 milyon doların akıbeti hâlâ bilinmiyor. Başka ülkede yaşansa kulübün yönetim mekanizması kökten sorgulanacak olan bu gelişmeler karşısında, borç içinde kıvranırken 2 milyon doları Pandora'nın kutusuna gömülen Galatasaray ne yapıyor? Üç maymunu oynamayı tercih ediyor. Günler geçiyor, kulüpten ne açıklama geliyor, ne transferde sorumluluk alanların esamesi okunuyor, ne de zarara uğratılmış hakları için Romanya federasyonuna başvuru yapılıyor. Birileri "lise etiği "ni sınıflardaki sükunetle sınırlı kabul ediyor. * EG'nin notu: Ters Köşe'nin bu köşesini genç, ama tecrübeli meslektaşım Cevdet Ergun yazdı. Cevdet, Ediz, Mustafa, Levent, Afşın, bunlar her haberin içinde ve her vitrinin dışında editör arkadaşlar. Derya gibi çocuklar. İstiyorum ki, düşüncelerini, analizlerini arada sırada sizlerle paylaşsınlar. Benim elimden gelen bu kadar. Bu köşeler bize aileden miras kalmadı. eguven@milliyet.com.tr Liselilerin sessizliği*