SkorerSEBA EFSANESİ

SEBA EFSANESİ

06.03.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

SEBA EFSANESİ

SEBA EFSANESİ



SEBA EFSANESİ


Beşiktaş’ın Hakkı Yeten, Voleci Şeref (Görkey), Kemal Gülçelik, Ali İhsan Karayiğit, Süleyman Seba, Vedii Tosuncuk, Eşref, Hüseyin, Şükrü Gülesin gibi yıldızlarıyla 1930’lu yıllardan başlayıp 1950’lere kadar sergilediği efsanevi başarı dönemi, profesyonelliğin fiilen başladığı 1951’den itibaren sarsıntılar geçirdi.
Doktor Vedii Tosuncuk, futbolun amatör spor dallarından biri olmaktan çıkıp, meslek haline dönüşmesini gülerek anlatıyor: "Bir gün Sadri Usuuğlu çağırdı hepimizi. Masanın üzerinde kağıtlar. (Hadi imzalayın şunları) dedi, imzaladık. Kağıtta ne yazıyor, neyi imzaladık, anlayamamıştık. İmzalar bitince kestirip attı: (Hepiniz profesyonel oldunuz!).
Elbette başarılar devam ediyordu. Ancak aşılması gereken zorluklar çoğalıyor, saha içindeki rekabetin yanı sıra transfer yarışında da geri kalmamak gerekiyordu. Transfer paraya dayanan bir etkinlikti. Her kulüp gibi Beşiktaş’ın yönetimi de para bulabilmek için bilinen borçlanma yöntemlerine başvurdu. Kulüp yönetimlerinde para kaynaklarını harekete geçirebilecek siyasetçilerin işbaşına geldiği görüldü. 1959’da Orhan Şeref Apak Federasyonu, tarihi bir karar alarak bugünkü Süper Lig’i, o günkü adıyla Milli Ligi başlattı. İlk şampiyon Fenerbahçe idi. 1959 - 60’da Beşiktaş ipi göğüsledi. 1966 - 67’de Spajiç’in antrenörlüğünde ikinci ve üçüncü şampiyonluklarını kazanan Beşiktaş, 1982’ye kadar 15 yıl süre ile şampiyon olamadı. Kulübün yaşadığı bu zor dönemde taraftarlarının Beşiktaş’ın hemen her maçında tribünleri doldurması, takımın aldığı sonuç ne olursa olsun, sürekli desteklemesi, sporumuzun unutulmaz örneklerindendi.

Alt yapı devrimi
1975 yılında Mehmet Üstünkaya’nın başkanlığındaki Beşiktaş yönetimi, sık sık hayal kırıklıkları yaratan ve kulüp bütçesini zorlayan yerli - yabancı oyuncu transferine bir alternatif olarak uzun vadeli, sabır gerektiren bir yatırıma girişti: Özkaynak düzeni ya da alt yapı.. Teknik Direktör Gündüz Tekin Onay’ın hazırladığı, Serpil Hamdi Tüzün’ün sorumluluğunu üstlendiği, Sanlı Sarıalioğlu ve Adnan Dinçer’in de görev aldığı bu yeni organizasyonda Beşiktaş 12 - 14 yaşındaki çocukları seçecek, eğitecek ve profesyonel A takımında yer alacak biçimde yetiştirecekti. Başlangıçta çoğu kimsenin dudak büktüğü bu yatırım, sabırlı ve ısrarlı uygulamalarla gençler liginde şampiyonluklar kazandırdı Beşiktaş’a. O kadrolardan yetişen Fuat, Süleyman, Ziya, Ercan ve Fikret gibi gençlere sonraki yıllarda Haluk, Kenan, Rıza, Feyyaz, Sinan, Ali, Gökhan, Turan gibi kısa zamanda parlayan yıldızlar da katılır.
1982’de Eskişehir’de oynanan dramatik maç 15 yıllık şampiyonluk hasretini bitirir. Beşiktaş, Ziya’nın golleriyle 2 - 0 öne geçer, olaylar çıkar, maç tatil edilir. Yönetmeliklere göre Beşiktaş 3 - 0 hükmen galip ilan edilerek şampiyon olurken, Eskişehirspor da 2.lige düşer. 1986’da Stankoviç’le, 1990, 91, 92’de Gordon Milne ile 1995’te Daum’la lig şampiyonluğunu kazanan Beşiktaş; Fenerbahçe ve Galatasaray’la arasındaki rekabet dengesini korur, Trabzonspor’u da geride bırakır.

Süper kazanımlar
1984’de kulübe Akaretler’de yeni bir bina yaptıracağı sözünü vererek arsa sahibi ile imzaladığı satış sözleşmesini delegelere gösteren Süleyman Seba başkanlığa seçilir. 2000 yılına kadar efsanevi Seba dönemi yaşanır Siyah-Beyazlı kulüpte. Süleyman Seba va arkadaşları beş lig şampiyonluğu olmak üzere 21 kupa ile altın çağını yaşatırlar Beşiktaş’a. Sportif başarılarının yanı sıra kulüp tarihinde yer alacak önemli kazanımlar da elde ederler. Bu dönemde Beşiktaş Akaretler’de modern kulüp binasını kazanır. Yandaki arsaya iki gökdelen yapılır, birinin sahibi olur. Fulya arazisi devletten alınıp, Beşiktaş’ın tapulu malı olur. Beşiktaş Koleji açılır. Ümraniye’de orman içinde bugünkü Nevzat Demir tesislerinin yer aldığı arazi tesis edilir. Aynı bölgede Beşiktaş Üniversitesi için büyük bir bölüm ayrılır. Ne var ki, son yıllarda yükselen sportif başarı arzuları, Seba’nın bu hizmetlerini gölgeler. Galatasaray’ın Avrupa’daki başarıları ile içeride peş peşe kazandığı şampiyonluklar Beşiktaş taraftarlarında takımın yenilenmesi ve aynı başarılara ortak olması isteklerini arttırır. 1990’lı yıllarda kazanılan şampiyonlukların yarattığı olumlu hava nedeniyle kadronun yenilenememesi gün geçtikçe artan sorunlar doğurur. Takımın efsane futbolcuları Metin, Ali, Feyyaz, Recep ve Gökhan bugün de hatırlanabilecek nedenlerle başka kulüplere giderler. Kaptan Rıza jübile ile futbolu bırakır. Kulüp tarihinde bir orta saha oyuncusu olarak attığı 143 golle rekor kıran Menmet Özdilek (Şifo) ve arkadaşlarının çabaları şampiyonluk için yetmez. 2001’de Özdilek de unutulmaz bir jübile organizasyonuyla futbola veda eder. Bu organizasyonun topluma örnek oluşturan yanı, 2 trilyon lirayı aşan jübile gelirinin tümüyle Türk Eğitim Vakfı Gönüllüleri’ne aktarılmasıdır.

Bilgili dönemi
Süleyman Seba 2000 yılında başkanlık dönemini önceden açıkladığı gibi kapatır. Kongre Serdar Bilgili ve arkadaşlarını göreve getirir. Bilgili’nin ilk iki yılında Scala ve Daum ile yaptığı teknik direktör seçimleri de, oluşturduğu futbol kadroları da hayal kırıklığına neden olur. Ancak, Lucescu’nun takımın başına geçirilmesi ve oluşturulan yeni kadro bugün tanık olduğumuz başarı trendini yakalar.


Avrupa kupaları, Beşiktaş tarihinde henüz özlenen parlak sayfaları oluşturamamıştır. 1958’de Real Madrid’le başlayan Avrupa macerası sık sık yaşanan hayal kırıklıklarıyla sonuçlanmıştır. Beşiktaş kupalara ilk katılışından sonra (1958), 1986’ya kadar tüm rakiplerine elenmiş, 28 yılın sonunda Dinamo Tiran’ı (Arnavutluk) eleyerek ilk başarısını elde etmiştir. Bunun en önemli nedeni, Real Madrid başta olmak üzere hemen her dönemde Ajax, İnter, Dortmund, Dinamo Kiev gibi devlerle karşılaşması ve bir deneyim süreci oluşturamamasıdır. Malmö (2 - 2), Auxerre (2 - 2), Valeranga (3 - 3) beraberlikleri de herhalde hiç unutulmayacaktır. Beşiktaş tur atlayabileceği bu maçların ilk yarılarında farklı galibiyet umuduyla soyunma odasına gitmiş, ama ikinci yarılarda yediği peş peşe gollerle hayal kırıklığı yaşamıştır.

Steagul şoku
1974’de Romen Steagul Roşu’ya İstanbul’da 2 - 0 yenmiş, rövanşta son üç dakikada üç gol yiyerek tarihi bir şokla elenmiştir. 1996’da Rasim Kara yönetiminde UEFA kupasına katılan Beşiktaş, ilk kez peş peşe iki takımı eleyerek 3. tura yükselmiş ve Valencia eşleşmesinde kupaya veda etmiştir. Şampiyonlar Ligi’nde Barcelona ve Paris SG galibiyetleri devamlılık kazanamamıştır.
Beşiktaş tarihinin güzel bir rastlantısıyla 2003’de hem 100. yılını kutlamakta hem de yıllardan beri kıramadığı kabuğunu kırarak UEFA kupasında çeyrek final başarısının coşkusunu sürdürmektedir. Gönüllerde elbette UEFA kupasını Türkiye’ye getirme heyecanı vardır. Futbolla yoğunlaşan Beşiktaş başarıları, ne yazık ki, öteki spor dallarında aynı zenginlikte yaşanamamıştır. Örneğin, Beşiktaş basketbolda sadece iki kez şampiyon olmuştur. Yine de, hemen her alanda yetiştirdiği sporcularla haklı bir gururun sahibidir. Beşiktaş’ın 100 yıllık yaşam macerası tüm gerçekliği ile sürmektedir. Bu macerada başarı, hezimet, coşku, hayal kırıklığı, heyecan, mutluluk ve üzüntüler iç içe geçmiştir. Bu büyük maceranın en büyük bölümü herhalde umuttur.
Tıpkı yaşadığımız hayat gibi...
Tıpkı Beşiktaş gibi...
Tüm gerçekliği ve çelişkileri ile siyahbeyaz...
Hayat bu, Beşiktaş bu... Ne kadar sevilse az!

SON
































EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler