Sıfırdan zirveye!

ÜMİT AVCI

Obradovic yönetimindeki ilk sezonunda Beko Basketbol Ligi’ni şampiyon bitirse de, Avrupa’da hüsran yaşayan Fenerbahçe Ülker, yeni dönemde daha yüksek hedefler peşinde koşmak için kolları sıvadı, ilk transfer bombasını Euroleague şampiyonu Maccabi Tel Aviv’den Rick Hickman ile patlattı.
Aslında 3 sezon öncesinde adı çok da duyulmamıştı Amerikalı guardın, çünkü Avrupa kariyerine fazla takip edilmeyen Macaristan Ligi’nde başlamış ardından da Romanya, Almanya ve Finlandiya liglerinde basketbol oynamıştı. Özellikle Almanya’nın ardından Finlandiya’ya transfer oluşu, ardından İtalya İkinci Ligi’ne gidişi, onu vasat bir kariyere doğru sürüklüyordu ki, Casele formasıyla MVP seçilip İtalya Birinci Ligi’ne sıçraması, skorer kimliğini Scavolini’de de yansıtarak, sayı krallığında ikinci sırada yer alması, dev ekiplerin de dikkatinden kaçmamıştı.

Zaten o dev ekiplerden Maccabi’ye geçişi de Hickman’ın hayatındaki dönüm noktasıydı. İki sene boy gösterdiği Euroleague’de sayı ortalamasını çift hanelere çıkararak takımının başarılarında önemli rol oynadı. Hele ikinci senesinde Rice ile kurduğu ortaklık guard rotasyonunda İsrail ekibinin rakiplerine büyük üstünlük kurmasını sağlamış ve şampiyonluğun kapısını açmıştı.

Euroleague’de takımlarımıza karşı da defalarca oynayan Hickman, potaya güçlü bir şekilde penetre edebilen, şutu riske edilemeyecek kadar iyi olan bir guard. Ancak en önemli eksiği, asistten çok skoru düşünmesi. Bu özelliği ile bakıldığında McCalebb’in şutu olanı gibi. Yani Fenerbahçe’nin aradığı saf guard açığını kapatması kolay değil.

Saf guard hâlâ yok
Yine de Obradovic’in oyuncularına tanıdığı serbestlik içinde kendi şutunu da yaratma konusundaki yeteneği ile çok faydalı olacaktır.
Bo McCalebb’in şutunu riske eden savunmalar, aynı riski Hickman’a karşı alamayacakları için bu diğer kısaları da rahatlatacak, yardımları azaltacaktır. Ancak bir kez daha vurgulayalım. Fenerbahçe’de saf guard eksikliği var ve bu transfer onu kapatmamıştır.