Skorer Tavşan ve kaplumbağa

Tavşan ve kaplumbağa

11.09.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Tavşan ve kaplumbağa

Telegol'de Cem Papila bu haftanın doğru söyleyeni olarak diyor ki: "Cuma günü arabamla Zonguldak'a giderken radyoda bir spor kanalını açtım. Çok değerli bir eski spor yorumcusu diyor ki; rakip Malta. Türkiye'ye yerleşmiş bir laf vardır, bir oyunu oynarken, bir kare kurduğun zaman, ne der insan karşısındakini çok zayıf görüyorsa? Rakip Malta... Böyle bir bilinç yerleşmiş. Bu bilinç yüzünden motive olamıyoruz; ama spor yorumcusu 'Ya rakip Malta. İşte bir tanesi itfaiye eri, bir tanesi marangoz, bir tanesi kasap... Kaleci de komiymiş... Biz otele gittiğimizde, bizim çantalarımızı taşır' diyor. Böyle baktığın zaman olaya, ister istemez bu halkı da, oyuncuları da etkiliyor ve motive olamıyorsun. Hepimiz böyle bakıyoruz: Rakip Malta..." Türkiye, Malta'yla berabere kalınca ortalık iyiden iyiye karıştı Başarıya Tapan Medya Mahallesi'nde. Çünkü bu topraklarda başarı, ama daha fazla başarı en geçerli akçedir. Ki medya da bundan muaf değildir. Başarılıysan problem yoktur. Ama ya bir yanlış yaparsan... Yere göğe sığdırılamayanlar yerden yere vuruluyor şimdi... Çünkü rakip Malta!!! Öğrendiğim ilk masallardan biriydi, Tavşan ve Kaplumbağa masalı... Hani "Tavşanın birisi çok övünüyormuş "Bu ormanda benden hızlı koşan yoktur" diye. Kaplumbağa da bir gün "O kadar böbürlenme, kendine de o kadar güvenme. Ben senden daha hızlı koşarım. İstersen yarışalım" demiş. Tavşan kaplumbağanın bu sözlerine kahkahalarla gülmüş, ama yarışı kabul etmiş. Tavşan çok hızlı başlamış yarışa. Ama biraz ileriye gidince bakmış kaplumbağa hiç görünmüyor. Yatmış bir ağacın dibine uyumuş. Uyandığında, bakmış ki kaplumbağa yarışı bitirmek üzere. Tavşan koşmuş, fakat kaplumbağa bitişe ondan önce ulaşmış... Kaplumbağa tavşana "Hiçbir zaman böbürlenme, kendini başkalarından üstün görme. Sen, uyudun. Ben çalışarak seni geçtim" demiş ... Bir varmış, bir yokmuş... Aylar önce "biz finallere gittik, kesin" diyenler içindi bu masal... Evet rakip Malta'ydı... Malta'yı küçümseyenleri ve Milli Takım'ı yerden yere vuranları eleştiren Serhat Ulueren -ki programın başında kendisi de onlardan biriydi, devamında sağduyulu olmaya karar verdi-, Gökmen Özdenak'ı eleştiriyor sözde... "Yarın Macaristan'a 3 tane, 4 tane attığımız zaman ne diyeceksiniz o zaman". Malta'yı küçümseyenleri eleştiren Ulueren'e bak! Macaristan'a 4 atmak! Atar mıyız, belki... Ama tavşan ve kaplumbağa hikayesini unutmamak lazım... Macaristan'a 4 atmak! Yine Telegol'den devam ediyoruz... Malta maçında Emre, gayet normal bir ikili mücadelede kendini yere bırakıyor, hakem faul veriyor...Adnan Aybaba: Emre'nin yaptığı akıllı işi. Bir profesyonel oyuncunun bunu düşünmesi akıllı işi.Cem Papila: Hakem yerse akıllı işi.AA: Yedi işte hakem. Bize faul verdi......AA: Emre iki önemli iş yaptı, faul kazandırdı.Selçuk Yula: Faul yok ki bunlarda, neyi kazandırdı anlamadım...AA: Kazandırdı olsun...CP: Hakeme yedirdi ya!AA: Olsun...Serhat Ulueren: Adnan, yarın rakibe verir hakem. Ondan sonra hakeme ne diyeceksin? Bugün sana, yarın başkasına olursa...Gökmen Özdenak: Marsilyalı oyuncu 2 kere kendini atsa ne diyeceksin? Bir de gol olacaklar... Sonra burada feryat edeceksin, ben de senin üstüne atlayacağım...Seviye yerlerde... Anafikir; "sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma!"Emre'nin yaptığı akıllı işi değil Aybaba! Emre'nin yaptığı terbiyesizlik... Emeğe saygısızlık... Bu topraklarda dürüstlük enayilik olarak algılandığı için, kurnazlık yapıp yolunu bulanlar akıllı ilan edildiği için, zamanında "Benim memurum işini bilir" diyen başbakanlar olduğu için, biz yıllardır Şükrü Gülesin, Şeref Bey, Baba Hakkı, Aykut Kocaman ve uzak diyarlardan Fowler efsanelerini anlatıyoruz... Birileri daha çıksın diye umut ederken, payımıza hep hayal kırıklığı düşüyor... Ne çare? Akıllı(!) Emre, uyanık(!) Aybaba! Sayın Başkanım, Beşiktaş ne zaman bir dünya kulübü haline gelecek? Bir Chelsea gibi, bir Liverpool gibi, bir Barcelona gibi... Kırmızı kar yağınca! Dikkat ederseniz Fenerbahçe ile ilgili yazılarımın bağlantılarında sizlere "Şayet kahvaltıdaysanız şöyle köşenize kurulun, bir yandan demli çayınızı höpürdete höpürdete içerken, öte yanda Fanatik gazetenizi zevkle okumanızı" öneriyorum. Sihirbaz Alex'in nefis bilekleriyle attığı çalımlar, verdiği paslar ve ağlarla buluşan gollerini keyifle izlerken, dünya starı Roberto Carlos'un büyük futbol ustalığını, müthiş şutlarını, herşeyin ötesinde de yerli Alex'imiz Tümer'in şahane paslarının sonunda kazanılan maçların keyfini yaşamanızı öneriyorum. ıÜüOlay şayet akşam saatlerinde gerçekleşiyorsa, çilingir sofranızı kurmanızı, bu kez kesenize göre Allah ne verdiyse yiyeceklerinizi sergilerken, bir-iki kadeh de o meretten parlatmanızı, tabii arada da TRT'de Akşam Sefası'nı yine zevkle izlemenizi tavsiye ediyorum. Hepsi ne için? Sadece ve sadece sizlerin futbol aşkına zevk katmak için. Büyüklerimiz ne der? "Gez, görüş, eğlen, sıkılma zevke bak; bir gelir insan cihana durma çak" Hulki Bey Amca'dan öğütler: Galatasaray, karşısında dişli bir rakip buldu: Vestel Manisaspor... Önce onlardan bahsedeyim; Genç bir kalecileri var. Adı Ufuk.. Bir kaleci için ne gerekiyorsa her şey var onda. O'nu takip edin... Ediyoruz Abi! Teknik adam değilim; ama bin senedir de bu işin içindeyim. Yaş kaç? Neyse artık ben de modaya uyacağım ve "Zico çeksin gitsin. Bu adam futbolu bilmiyor. Zaten Fenerbahçe'yi 100. yılda da rezil etti'' diyeceğim. Yani herkesin istediği şeyleri yazacağım. Ve Fenerbahçe teknik adamlarını savunan bir adam olarak ortadan çekileceğim. Onları kaderine terk edeceğim. Benden bu kadar. Aaa, lütfen ama! Hakan Şükür'ü klonlamak lazım... Aman, aman diyeyim ben sana! yakantop@gmail.com

Yazarlar