Skorer Trabzonda UCL!

Trabzonda UCL!

21.04.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Trabzonda UCL

İlk yılını farkında olmadan kaçırdık. UEFA, 1992den beri düzenliyor Şampiyonlar Ligini... Bu organizasyonda ilk tur eleme maçlarını Beşiktaş, İsveç temsilcisi Göteborgla oynadı, elendi. Ama o yıl, medyamızın tamamı, organizasyonu eski adıyla "Şampiyon Kulüpler Kupası" olarak sundu kamuoyuna. 1993te Galatasarayın 3 - 3lük Old Trafford beraberliğinden sonra Manchester Unitedı İstanbulda 0 - 0la elemesi, Türkiyeyi yepyeni bir heyecan atmosferine taşıdı. UCL (Uefa Champions League), bugün dünyanın en başarılı, en seçkin ve de en bereketli spor organizasyonlarından biridir. Avrupadaki başarılı uygulama, öteki kıtalara da örnek olmuş, futbolun gelişmesine, uluslararası rekabet ortamına yepyeni bir ivme kazandırmıştır. Lig organizasyonu, UEFAnın kurduğu bir şirket tarafından gerçekleştirilmekte, yayın haklarından oluşan havuz, başarı oranına göre kulüplere büyük paralar kazandırmakta, Avrupanın en iyi hakemleri bu ligde düdük çalmakta ve her stat, maçlar başlamadan önce belirlenmiş standartlara uygun hale getirilmekte, özel protokol kuralları uygulanmaktadır. Şampiyonlar Ligine katılmayı elemeli ya da elemesiz garantileyen her takım, peşin bir "hoşgeldin" parasıyla - 4,5 milyon İsviçre Frankı - karşılanmaktadır. Başarısına ve organizasyona katkısına göre bu para 25 milyon Franka kadar yükselmektedir (Borrusia Dortmundun rekoru). Şampiyonlar Liginde eleme stresinden kurtularak dörtlü gruba katılıp en az altı maç oynama hakkını kazanan kulüpler bir yandan gelirini arttırmakta, bir yandan da daha iyi futbol için motivasyon kazanmaktadır. O ligde antrenörler de, futbolcular da global bir arenaya çıktıklarının farkındadır. Başarılarıyla piyasalarını da kariyerlerini de geliştireceklerini bilirler. O nedenle özellikle yabancı futbolcu transferinde Şampiyonlar Liginde yer alan bir kulüp olmak, başlı başına bir cazibedir, tercih konusudur. Bereketli kupa UCLde ülkemizi Üç Büyükler temsil etti bugüne kadar... Fenerbahçenin grup maçlarını puansız bitirdiği talihsiz 2001 - 2002 sezonu dışında üç kulübümüz de, en azından kendi tarihlerine geçecek bir ya da birkaç önemli galibiyetin tadını aldı. Taraftarları, futbolseverler farklı ve renkli bir heyecan yaşadılar. Galatasaray, çeyrek final başarısı göstererek rekabete uluslar arası derinlik katttı.Bizim futbolumuzda bu yılın en önemli olayı, Trabzonsporun fırtınalı ve dalgalı bir sezonun sonunda şampiyon adayı olarak zirveye tutunması, en azından Şampiyonlar Ligini garantileyecek bir şans yakalamasıdır... Medyada özellikle başarısızlıklar ve hayal kırıkları gündem oluşturduğu için, Trabzonspor zirve gündeminin uzağında kaldı aylarca... Kimi zaman yok sayıldı, kimi zaman da bir çok nedenle yarışı taşıyamayacağı hesaplandı.Kolay değil... Hem yönetim kaosları yaşayıp bundan selametle çıkıp Atay Aktuğ gibi gerçek bir spor adamını başkanlığa getireceksiniz, hem de sezon boyunca üçüncü hocayı - Ziya Doğan - göreve davet edip iki transfer operasyonuyla - Tolga ve Volkan - aksaklıklarınızı giderip Gökdeniz - Fatih Tekke ikilisini en verimli dönemlerine taşıyarak müthiş bir galibiyet serisi yakalayacaksınız. Bir yandan UEFA kriterlerine uygun yapılanma için genç ve yetenekli uzmanlarla sessiz ve derinden çalışmalar yaparken öte yandan kentteki bölünmüşlüğü, taraftar gerginliğini yok edip huzur ve güven ortamı oluşturacaksınız. Bunların hemen hepsi Üç Büyüklerin özlediği ama onca çabaya rağmen gerçekleştiremediği hayallerdir. Yılın olayı Yattara gibi sezonluk maliyeti ancak 160 bin doları bulan bir top cambazını da takım disiplinini örselemeden kullanarak yola devam etmek az başarı değildir.Trabzonspor, ligimizin gergin ve kirlenmiş ortamında yeniden taze ve temiz bir örnek oluşturuyor. Şampiyonlar Ligi, Avrupada ulaşabildiği en doğu noktasına geliyor. Bu ortamın, öteki kulüplerimizi de motive edeceğine inanıyorum....Belki de dolarları repoya yatırıp oyuncu satışını başarı olarak görmeye - para kazanmaya önem veren hedefsiz yönetim anlayışları da Trabzon örneği ile değişebilir...Değişir mi ? Ne dersiniz ? Örnek oldu Pazar günü İnönü Stadında son yılların en dramatik derbisi oynanacak. Beşiktaş da Fenerbahçe de kaderlerini doğrudan etkileyebilecek bu maça sezonun belki de en sorunlu halleriyle çıkacaklar. Maçtan çok psikoloji savaşı... İki takımın hocalarına da futbolcularına da kolaylıklar diliyorum.Daumun Fenerbahçede özellikle oyuncu seçimi ve taktik tercihleriyle ilgili hataları Fenerbahçenin endişelerini arttırıyor. Beşiktaşta Lucescunun dört adamının - Tayfur, Emre, Ronaldo ve Ahmet Hassan - yokluğu başlı başına sıkıntı. Lucescunun son derbisi Elbette iki teknik adam da bu zor savaşı kazanabilmek için ellerinden geleni yapacaklar.Burada Lucescu için özel bir not düşmek gerekiyor. Rumen hoca, şampiyon oldukları takdirde gideceğini, şampiyonluğu kaçırmaları halinde de kalacağını söylüyor...CNNde İhsan Topaloğlunun usta sorularına verdiği yanıt, hele şu derbi maç öncesinde her türlü yoruma açık...Bildiğim kadarıyla bu derbi, Lucescunun son derbisi olabilir... Herkesin olduğu gibi, Beşiktaşın da bir B planı var elbette. Ama bunları şimdiden konuşmak özellikle Lucescunun kaçınması gereken bir davranıştı. Derbiden sonra daha derinden değerlendiririz. B planı Hakan Şükürün Telegolde konuk olarak yaptığı konuşmaları ilgiyle dinledim. Her şeyden önce kulüplerimizin sporcularının bu tür programlara katılmasına daha hoşgörüyle bakmasını, Hakan örneğindeki gibi izin vermesini, kısıtlayıcı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Basın ve TV ile kurulacak iletişim, en azından sporcuları daha doğru anlamamıza yardımcı olabilir. Hakanın o ortamdaki konuşmaları içinde "Trabzonsporun şampiyon olmasını isterim" biçiminde bir tercih belirtmesi, bence doğru olmayan bir davranış biçimiydi. Özellikle Hakan Şükür açısından. Başarısıyla ulusa malolmuş bir futbolcunun, kendi takımının bulunmadığı bir rekabet ortamında Fenerbahçe ve Beşiktaşı dışlayarak Trabzona sempati mesajları vermesi, kırıcı ve itici bir davranıştır. Kaldı ki ortada henüz oynanmamış bir Trabzonspor - Galatasaray maçı da var. O maçtaki her türlü hareketini her türlü tartışmaya açabilecek bir beyan, Hakanı da sıkıntıya sokar, formasını taşıdığı kulübünü de..Hakan da tüm futbolcular da konuşmalı... Ama sözün nereye varacağını da iyi hesaplamalı! agokce@milliyet.com.tr Yapma Hakan!

Yazarlar